DermanAbi

DermanAbi

Üye
18.11.2004
Çavuş
1.805
Hakkında

#06.05.2006 18:14 0 0 0
  • Dervişlerin ve Derviş Düşüncelerin, Anlayışların Yürekten Eksik Olmaması Dileğiyle. Ellerine Yüreğine Sağlık Güzel Arkadaşım. Çok Güzel Bir Mesaj...
#06.05.2006 18:07 0 0 0
  • Konu: Kinali Ali
    Teşekkür Ederim Güzel Arkadaşım... Ellerin Dert Görmesin...
#06.05.2006 18:03 0 0 0
  • Emeğine Yüreğine Sağlık Güzel Arkadaşım. Okuduklarımın içinde En Çok Etkilendiğim Bir Yazı. Allah Acı Vermesin...
#06.05.2006 18:02 0 0 0
  • Korkuyorum çünkü evliyim


    Neden korkarız? Eşimizin bize ihanet etmesinden, aldatmasından, sevmeyeceğinden, bıkacağından, bize fiziksel veya ruhsal şiddet

    uygulamasından ve daha nice şeylerden.Korku deyince akla, güç geliyor. Yani güçlü kişinin diğerine yaptığı veya yapacağı şiddet. Evet

    doğa, erkeği fiziksel güç olarak karısından daha kuvvetli yapıyor. En çelimsiz erkek bile kadından daha güçlü ve dayanıklı oluyor. Tabii

    dünyanın neresine giderseniz gidin, güç bir yerde zayıfı eziyor. Anne kocasından dayak yerse, o da çocuğunu eziyor;

    çocuk da belki küçük kardeşinden alıyor hırsını. Bu bir tabiat kanunu. Ama biz töreler, adetler, görgü, eğitim, mantık, terbiye ile her

    zaman bu orman kanununu uygulamıyoruz. Uygulayanlar, karşılığında nefret, korku, hınç, kin gibi duygular elde ediyor. Diyalog kurun

    Yalnız o kadar mı? Eziklik, yalnızlık, güçsüzlük, saygısızlık, insanlık onurunu hiçe saymak ve daha binlerce hususu da eşe veriyorlar.

    Kendini zavallı hisseden, inisiyatifini kullanamayan, diyalog kuramayan kadın bu evliliğe nasıl katkıda bulunur? Yağmur eken fırtına biçer

    misali fiziksel korku ile yoğrulan bir evlilikten ancak nefret çıkar. Zaman zaman korkularımıza şüphe de karışır. Ya eşimiz bizi artık

    sevmiyorsa, ya hayatında biri varsa, ya bizi güzel, akıllı, yakışıklı bulmuyorsa, bizden memnun değilse diye korkarız. En mühimi de bizi

    terk edeceğini sanırız. Bu sebepten de devamlı korku, endişe içinde huzursuz oluruz. Çoğu zaman, bu tip korkulara neden kapıldığımızı

    pek kestiremeyiz. Acaba niye bizi güzel-yakışıklı bulmuyor olabilir, gözleri mi şaşılaşmıştır? Veya biz mi yaşlanıyoruz, şişmanlıyoruz,

    kendimize artık bakmıyoruz, kılık kıyafetimizi pek önemsemiyoruz, hijyen deseniz hak getire. Yemek kokan bir kadın, ter kokan bir erkek,

    dağınık saç baş karşılıklı olarak şahıslara ne hissi verir?

    Kabahat kimde?

    Boşlanmış, önem verilmemiş, değerli bulunmamış hislerine kapılan eşler belki de hakikaten gözlerini dışarı kaydırır. Doğrusu korkmakta

    haklısınız. Ama kabahatin hepsi karşınızdakinde mi? Buna bizim katkımız ne kadar? Korkacağımıza, tedbirimizi alsak, en azından kendi

    yönümüzden kapasitemizi zorlasak? Eğer eşimizin bizi artık sevmediğinden şüpheleniyor veya acabalarla hayatımızı karartıyorsak,

    korkmakta haklısınız. Bu tip olmayan bir şey için, karamsar, şüpheci, itham edici olmak karşı tarafı bezdirir. Durmadan onun sizi sevip

    sevmediğini sormak, bıktırana kadar telefon etmek veya mesaj atmak; sonra da eve gelince, eksiklik duyduğunuz konularda onu

    sorgulamak veya dırdır yapmak yahut habire suçlamak... Bence burada bir duralım ve düşünelim. Bu yaptığımız bizi nereye götürür,

    evliliğimizi ne kadar sarsar? Biraz empati yapalım yani karşı tarafın yerine kendimizi koyalım. Acaba eşimiz ne yaparsa, biz onu artık

    sevmemeye başlarız? Bıkkınlık hissine nasıl kapılırız? Bizi ne bunaltır? Aşırı sevgi, aşırı beklenti, aşırı baskı, kıskançlık, gereksiz dırdır

    veya öfkeli lüzumsuz çıkışlar, ağlama nöbetleri bıktırır, sıkar. Evet böyle devam ederseniz korkmakta haklısınız. İşin fenası bütün bunlar,

    bir de eşleri birbirinden ayrı yatmaya veya flörtü, seksi azaltmaya başlarsa, işte şimdi cidden korkmakta haklısınız. Ne yazık ki, biri

    diğerini derken, kendinizi ciddi sorunlarla sarılmış bulursunuz.

    Pişman olmayın

    Vücuttaki bir kesik gibi, zamanında ilaç, merhem vs. koymazsanız; oradan mikroplar kolayca içeri dalar. İhanete, aldatmaya, önce kafada

    ve düşüncemizde başlarız. Herkes bir dereceye kadar egoisttir. "Niye çekeyim" "Yeter artık bıktım, usandım" diyen kendini başka

    dünyalara bakarken bulur. Ne oluyor demeden de, sonradan pişman olacağı ilişkiler içine bile girer. Cidden korkmakta haklısınız. Eşiniz siz

    anlamadan derdine çare bulmaya başlamış veya başlatılmıştır. "Zararın neresinden dönülse kârdır" deyip onu geri kazanmayı

    deneyebilirsiniz. Psikolojik destek, iplerin nerede gevşediğini, kopartmadan nasıl tamir edebileceğinizi, size buldurtacak, sizi geriye

    sararak nerede, ne zaman, nasıl buralara geldiğinizin muhasebesini yaptıracaktır. Tabii burada bir alternatif de hâlâ akıllanmayıp

    efelenmek, ne hakla, bu bana nasıl yapılır demek, evi terk etmeye kalkmak, yardım alacağına işi bildik yöntemlerle halle çalışmak da

    vardır. Netice ya devam ya tamam!!! Karar sizin...

#06.05.2006 16:44 0 0 0
  • Erkeklerin sıcak bir aile, düzenli bir hayat, toplum baskısı, belki de ütülü bir gömlek için evlendiği düşünülür, peki kadınlar neden evlenir?
    Bu sorunun yanıtını, Erkekler Neden Evlenir? adlı ilk kitabı kısa sürede 5. baskıya ulaşan ve sonrasında telefonları susmak bilmeyen bir psikolog verecek.

    Kendisine gelen danışanlarından yola çıkarak erkeklerin evlilik sorunlarını yazan psikolog-yazar İlkim Öz, şimdi de kadınların neden evlendiğini anlatmak için daktilosunun başına geçti. Öz, yaz aylarında yeni kitabını da okurla buluşturmayı hedefliyor. İlkim Öz, ilk kitabın büyük ilgi gördüğünü, çiftlerin aynı sorunların kendi evliliklerinde de varolduğunu söyleyerek tebrik ettiklerini söyledi.

    Kitapta erkeklerin *insel *rganlarına ilişkin takıntısını ve bu yüzden duydukları üzüntüyü işlediğini hatırlatan Öz, Kitaptan sonra telefonlarım susmadı. Erkeklerin cinsel organından kompleks duyduğu ortaya çıktı. Sorunun kendilerinde de varolduğunu söyleyerek yardım istediler. Bu kadar olduğunu bilmiyordum dedi.

    Yeni kitabında yine danışanlarından yola çıkarak evli kadınların sorunlarını anlatacağını, bir de evlilikten, erkeklerden korkan bekar bir kadına yer vereceğini belirten Öz, Yaşanan sorunlar kadın ile erkek arasındaki farklılıklardan kaynaklanıyor. Çünkü ayrı gezegenlerden geliyorlar, erkekler Marstan, kadınlar Venüsten... diye konuştu.

    KADINLAR CİDDİ DEPRESYON YAŞIYOR Erkeklerin sorunlarını aşabilmeleri için eşlerini, yaşamı ve en başta da kendilerini sorgulamaları gerektiğini ifade eden İlkim Öz, evlilikte her iki tarafın da yaptığı yanlışları şu şekilde sıraladı: Erkeklere sorduğumuzda benim hiçbir korkum yok diyor. Erkeklerin kendisiyle bile yüzleşemediği duyguları var. Erkeklerin en büyük sorunu, sorunu olduğunu kabul etmemek. Kadınların sorunu ise eşlerinin kendini anlamaması, sevgi sözcüğü söylememesi, kavgadan sonra bile seks istemesi. Bir de kayınvalide sorunu var, hala bu devam ediyor. Erkeklere önerim sorunlarını kabul etmeleri, yüzleşmeleri. Kadınların ise evlilikte daha gerçekçi olması lazım. Kadınlar çok ciddi depresyonlar yaşıyor. Kadın, eşim beni sevmiyor diyor. Aslında eşleri onları seviyor, ama gösteremiyor. Kadınların sorunu da bu, evliliğe mantıklı bakamıyor.

    Erkeklerin 20-25 yaşları arasında, şehirli kadınların ise 30 yaşından sonra evliliği düşündüğünü belirten Öz, boşanan erkeğin yeniden evlenme arzusunu da yalnızlık korkusuna bağladı. Öz, sözlerine noktayı şöyle koydu: Kadınlarımız artık evde kalma, yalnızlık korkusunu aştı. Yalnızlık korkusu erkeklerde daha yoğun. Peki kadınlar neden evlenmek ister? Kadınlık içgüdüsüyle diyelim. Kitaba kadar da bu kadar ipucu verelim...
#06.05.2006 16:42 2 0 0
  • Birlikte olduğunuz insanın yalan söyleyip söylemediğini anlamak hiç de zor değil. Beden dilinin inceliklerini öğrenip, iyi bir gözlemci olursanız 'gerçeğe' giden yolu bulursunuz. Psikolojik tekniklerle insanların gerçek düşüncelerini okuyabilen Derren Brown, "Bedenlerimiz değişmez bir şekilde, gerçekte nasıl hissettiğimiz hakkında ipuçları veriyor. Neye baktığınızı bildiğiniz takdirde, herhangi birisinin beden hareketlerinden yalancı olduğunu kolayca anlayabilirsiniz" diyor. "Body Language-Vücut Dili" adlı kitabın yazarı Allan Pease de insanların beden dillerinin gerçek düşüncelerini kesinlikle ortaya koyduğunu iddia edenlerden. Siz de Brown ve Pease'in önerileriyle, sevgilinizin kafasından neler geçtiğini anlayabilirsiniz... El saklama Birisiyle samimi olduğumuz zaman, ellerimizi görünür kılarız ve avuç içlerimiz yukarıya doğru döner. Ama yalan söylediğimiz zaman ellerimizi arkamıza veya ceplerimize saklama eğilimi gösteririz. Erkek arkadaşınızın sizden bir adım geride gitmesi, konuştuğu konudan rahatsız olduğu hakkında bir sinyal olabilir. Burun kaşıma Burun kaşıma, beyaz yalanların klasik işaretidir. Yine de, sevgiliniz sizden gerçekleri saklarken, büyük bir olasılıkla gözlerine, kulaklarına, dudaklarına dokunuyor olabileceğini biliyor muydunuz? Erkekler gerçeği söylemediği zamanlarda elleriyle yüzlerine dokunuyorlar. Bu bedenlerinin, yalanlarına karşı koyuş biçimi. Yutkunma Bedenlerimizin yalanlarımıza bir diğer karşı koyuş biçimi ise boğazımızın işlevlerini yerine getirmesini kısıtlamak. Bu da konuşmayı zorlaştırır, yani eğer birisi yalan söylüyorsa sözcükleri dışarıya çıkarmak için sık sık yutkunur veya dudaklarını yalar. Göz hareketleri İşte yalanı gözlerden yakalama tekniği: Bu konuda yapmanız gereken ilk şey, sevgilinize cevabını bildiğiniz soruları sormak. Birlikte olduğunuz zaman yaptığınız bir şeyi sorun, örneğin "Ne yemiştin" veya "Nereye park etmiştik?" gibi. "Cevabı düşünürken, gözlerinin nereye gittiğini izleyin. Her zaman için bir yönde giderler, bu da onun yöntemidir. Erkek arkadaşınızın konuşması bittikten sonra baktığı yerler, söylediklerinin doğru mu yalan mı olduğu konusunda ipuçları veriyor. Örneğin, aşağı doğru bakma, hisleri açığa çıkaran bir durum. Pek çok insan yalan söyledikten sonra kendini suçlu hissediyor, bu nedenle farkında olmadan, karşısındakinin düşündüklerini kontrol etmek için gözlerini yukarıdan aşağıya süzüyor. Öksürmek Eğer sevgilinize nerede olduğunu sorduğunuzda şiddetli bir öksürük nöbetine yakalanıyorsa, bu iyi bir işaret değildir. Yalandan öksürme, klasik aldatma tekniğidir. Beden yalana karşı koymaya çalışır, öksürmek veya boğazını temizlemek hikaye uydurmak için zaman kazanma şansını artırır. Hızlı konuşma Sevgiliniz tane tane mi konuşuyor, yoksa hızlı mı? Uzmanlara göre, ne kadar hızlı konuşursa, yalan söylediğinden o kadar fazla kuşkulanabilirsiniz. Genel kanıya göre, insanlar hızlı konuştuklarında yalanlarının ortaya çıkmayacağını düşünüyorlar. Nefes alıp verme İşte size süper bir ipucu daha... Yalan söyleyen birinin rahat nefes alamadığını sakın unutmayın. Baskı altında olduğu zaman, karnından nefes almayı bırakıp, göğsünden nefes alır. Gülmek Pek çok insan yalan söylediğinde ilk başta rahatlar. Bunun etkisi sesine de yansır. Yüksek sesle konuşur ve daha neşeli olur.
#06.05.2006 16:37 0 0 0
  • 2 gündür Mümtaz Sevinç'in öldürülüşünü düşünüyorum:
    Bir kadın, az önce birlikte rakı içtiği adamı nasıl uykusunda sırtından hançerleyebilir?
    7 yıldır birlikte yaşadığı adamın kendisinden ayrılmak istemesi ya da kendisini aldattığını söylemesi cinayeti izaha yeter mi?
    Hınç mı, yoksa çaresizlik midir bu?
    "Öldüresiye sevmek" mi?
    Başkasına yâr etmektense Azrail'e teslim etmek mi?

    Bir "aşk cinayeti" haberi de Bodrum'dan geldi önceki gün...
    24 yaşındaki kuaför, 1,5 yıllık sevgilisi kendisini terk etmek isteyince işyerini basmış, "Bana yâr olmadın, seni kimseye yâr etmeyeceğim" demiş ve elindeki tabancayı 21 yaşındaki kadının beynine sıkmış.
    Alından sıktığı kurşunun sevgilisinin sol gözünden çıkmasını izledikten sonra genç kızın yanına diz çökmüş ve aynı tabancayı bu kez kendi beynine dayayarak tetiği çekmiş.

    Peş peşe gelen bu iki cinayet, bana geçen sene Cumartesi Sabah'ta Eylem Bilgiç'in haberleştirdiği bir araştırmayı anımsattı.
    Araştırmayı yapan, Üsküdar İlçe Emniyet Müdürlüğü'nden bir komiser:
    Beyhan Ceylan...
    Komiser Ceylan, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Adli Tıp Enstitüsü'nde yüksek lisansa başlamış.
    Tez konusu olarak da "kadın cinayetleri"ni seçmiş.
    İstanbul'da 2000-2003 yılları arasında işlenen 144 cinayeti inceleyip mağdurların ve faillerin ortak noktalarını ortaya sermiş.

    Sonuçlar çok ilginç...
    En önemlisi şu:
    Cinayeti hemen her zaman kurbanın en yakınındakiler işliyor.
    Yani "katil evde..."
    Kadınları en çok kocaları öldürüyor, sonra sevgilileri...
    Ardından sırasıyla eski koca, çocuk, ana baba, kardeş, akraba, arkadaş geliyor.
    İlk sıradaki cinayet nedeni:
    "Cinsellik..."
    Cinayet mekânı:
    Yaşadığı ev... salon ya da yatak odası...
    Mümtaz Sevinç örneği, bu genellemelerin erkekler için de geçerli olduğunu ortaya koyuyor.
    Günümüz erkeğinin katili de kendi yatağından çıkıyor.
    Katil, eşi ya da sevgilisi olabiliyor.
    Terk etme niyeti cinayete yol açabiliyor.

    Geldik en ilginç sonuca:
    Araştırma, öldürme biçiminin, öldürenin yakınlığına göre değiştiğini de istatistiklerle belgeliyor.
    Buna göre "Kocalar sırttan vuruyor, sevgililer sineden..."
    Neden?
    Araştırmanın danışmanı Doç. Dr. Neylan Ziyalar'a göre bunun anlaşılır bir nedeni var:
    Kadın, kocasına güvendiği için arkasını dönebiliyor ve sırttan vuruluyor.
    Daha az tanıdığı sevgilisine sırtını dönmeyip kendini savunmaya devam ediyor, o yüzden öldürücü yarayı göğsünden alıyor.
    Yani gerçek katili, güvenin rehaveti ya da sevginin cesareti oluyor.

    Beyhan Ceylan şimdi "erkek cinayetleri"ni araştıracakmış.
    Sonucu merakla bekliyorum:
    Erkeklerde durum farklı mıdır acaba?
    En çok, güvenip sırtını döndükleri kadınlar mı hançerler erkekleri?
    Yoksa bir ilişkiden kaçmaya çalışırken mi vurulurlar, sırttan?
    Can Dündar... Okuyan Bilir...
#05.05.2006 15:20 1 0 0
  • İnsanı çileden çıkaran,öfkesini uyandıran bir deneyimdir acziyle yüzleşmek.Kabullenemediği ölçüde kaçar,kaçtığı ölçüde kabullenemez ve kaçabilmek için tek aracı aczini hatırlatan herşeyi , herkesi reddetmektir.Oysa engelli çocuklarda,özellikle de ileri derecede zihinsel engelli çocuklarda hiç rastlayamayacağınız bir duygudur öfke.Onlar her zaman yüzlerinde sınırsızca genişleyen bir memnuniyetle dolaşırlar.Cennete en yakın duranlar onlardır,çünkü acziyetlerinden razıdırlar ve bu Emeklerinden dolayıda çok çok Teşekkür ederim Güzel Arkadaşım...
#05.05.2006 15:13 0 0 0
  • Madem Sevgisizlikten Şikayet Ediyoruz Neden Sevmiyoruz, Madem Anlayışsızlıktan Şikayet Ediyoruz Neden Anlayışlı Olmak İstemiyoruz, Bizlerde Bazıları için Sevgisiz ve Anlayışsız Değilmiyiz. Aslında İnsanın Özünde Vardır Önce SEN Demek...
    Bu Güzel Hikaye İçin Çok Teşekkür ederim Güzel Arkadaşım...
#05.05.2006 14:59 0 0 0
  • Güneş; Dünyanın Farklı Yerlerinde, Farklı Zamanlarda Doğsa da Yaradanı ve Yaradanımız Birdir, Asıl Ben Teşekkür Ederim, Yüreğinin En İnce Yerinden Dökülen Cümle ve Güzel Sözlerin İçin... Hamd u Sena İle...
#05.05.2006 14:26 0 0 0
  • Bekliyorum hâlâ geleceğini
    Gel artık bekletme bitsin bu hasret
    Gözlerime bakıp güleceğini
    Gül artık bekletme bitsin bu hasret

    Hani nerde kaldı verdiğin sözler
    Gönlüm alev aldı hep seni özler
    Hasret mangalında tutuştu közler
    Kül artık bekletme bitsin bu hasret

    Bana ettiklerin elem veriyor
    Yeter artık sabrım sona eriyor

    Emeğine Yüreğine Sağlık Güzel Arkadaşım... Süper Bir Şiir...
#05.05.2006 14:06 0 0 0
  • "İyi bir insan oldugunuz için dünyanin size adil davranmasini
    beklemek,vejetaryen oldugunuz için bir boganin size saldirmamasini beklemek
    gibidir..." (Dennis Wholey)
#05.05.2006 13:36 0 0 0
  • Bu Cuma Açıln Ellerin, Dilenen Dileklerin, Yürekten Geçenlerin, Gözlerin Umutlara, Umutların Gerçeğe Dönüşmesi Dileğiyle, Armağanım Olsun Güzel Dostuma...
#05.05.2006 11:07 0 0 0
  • Konu: Geç Kaldım
    Belki Bir Umuttur Anlatılan, Belide Bir Yaşanmışlık, Belkide Hepsi Birer Düğümdür Boğazda Duran, Olsun Olan Sadece Hasrete Dokunsun, Sevmesini Bilen Ölmesinide Bilir, Ölmesini Bilen Beklemeyide Bilir Elbette, Dostun Hasretini Beklediği Gibi... Yüreğine Sağlık Güzel Arkadaşım...
#05.05.2006 11:06 0 0 0
  • Ben bitmem;
    Biz bitmeyiz gülüm,
    Öyle görünsek de...
    Biten Sadece Zaman, Tükenen Sadece Ümitler Olmasın Sıcacık Yüreğine Sağlık Güzel Arkadaşım...
#05.05.2006 11:03 0 0 0
#05.05.2006 09:50 0 0 0
#05.05.2006 09:47 0 0 0
#05.05.2006 09:45 0 0 0