Kıymetli Cuma'nın Anlamına Bilgi ve Emeklerinle Renk Kattığın İçin Çok Çok Teşekkür Ederim Değerli Arkadaşım, Bu Güzel Paylaşımlarının Devamını Dilerim. Hamd ve Sena İle...
FARE KAPANI (Lütfen Sonun Kadar Okuyunuz)
Evin minik faresi,
duvardaki çatlaktan bakarken
çiftçi ve eşinin mutfakta bir paketi açtıklarını gördü.
Kendi kendine:
-"İçinde hangi yiyecek var acaba ?" diye düşündü.
Bir süre sonra gördüğü paketin bir fare kapanı olduğunu
anladığında yıkılmıştı.
-"Evde bir fare kapanı var!, evde bir fare kapanı var!"
diye bağırarak telaşla bahçeye fırladı.
Minik fareyi telaş içinde gören tavuk, umursamaz ve bilgiç
bir tavırla başını kaldırdı ve gıdakladı:
-"Zavallı farecik...Bu senin sorunun benim değil. Bana bir
zararı olamaz küçücük kapanın" dedi.
Tavuktan destek bulamayan farecik bu sefer telaşla domuzun
yanına koştu ve,
-"Evde bir fare kapanı var!, evde bir fare kapanı var!" diye
adeta çırpındı.
Domuz anlayışla karşıladı ama,
-"Çok üzgünüm fare kardeş ama dua etmekten başka yapacağım bir
şey yok. Dualarımda olacağından emin ol" dedi.
Minik fare çaresizlik içinde ineğe döndü ve ,
-"Evde bir fare kapanı var, evde bir fare kapanı var!" dedi.
İnek ;
-"Bak fare kardeş, senin için üzgünüm ama
beni ilgilendirmiyor." dedi.
Sonunda farecik, başı önde umutsuz şekilde eve döndü. Çiftçinin
fare tuzağı ile bir gün tek başına karşılaşmak
zorunda olduğunu anladı.
O gece evin içinde sanki ölüm sessizliği vardı.
Minik farecik aç ve susuzdu. Tam yorgunluktan gözleri
kapanacaktı ki birden bir ses duyuldu.
Gecenin sessizliğini bölen gürültü,
fare kapanından geliyordu.
Çiftçinin karısı, ne yakalandığını görmek için yatağından
fırladı ve mutfağa koştu.
Karanlıkta kapana, zehirli bir yılanın kuyruğunun kısıldığını
fark edememişti.
Kuyruğu kapana kısılan yılanın canı yanıyordu ve aniden
çiftçinin karısını ısırdı.
Çiftçi, karısını apar topar doktora götürdü.
Doktor, zehiri temizledi sardı. Çiftçi karısını eve
getirdi, yatırdı. Karısının ateşi yükseldi ve bir türlü
düşmüyordu. Kadıncağız ateş ve ter içinde
kıvranıp duruyordu.
Böyle durumlarda taze tavuk suyunun gerekli olduğunu herkes
bilir, çiftçi de bıçağını alıp bahçeye koştu.
Karısı taze tavuk suyu çorbasını içti, biraz kendine geldi.
Karısının hastalığını duyan komşular ziyarete geldiler.
Onlara ikram etmek için çiftçi domuzunu kesti.
Çiftçinin karısı gittikçe kötüye gidiyordu.
Yılan, belli ki çok zehirliydi. Birkaç gün sonra
çiftçinin karısı iyileşemedi ve öldü.
Cenazesine çok sayıda kişi gelince hepsine yeterli et
sağlamak için çiftçi ineği mezbahaya yolladı.
Fare tüm bu olanları büyük üzüntü ile duvardaki deliğinden
izledi. Birisi, sizi ilgilendirmediğini düşündüğünüz
bir tehlike ile karşı karşıya ise hepimizin aynı
tehlikede olabileceğini hatırlayalım. Hepimiz yaşam denilen bu
yolculukta yer alıyoruz.
Diğerimiz için bir gözümüzü açık tutmalı ve
diğerlerini cesaretlendirmek için çaba
harcamalıyız.
Okuyan Değerli Dostların Güzel Gözlerine Sağlık...
Hayatımızda Bir Çok Şey Güllerin Efendisini Anlatır, Bu Efendimizi Anlatan En Güzel Şeylerden Biri'de Gül'dür, Gül İle Güllerimizin Efendisini Anlatan En Güzel Şiiri Sunan Değerli Arkadaşıma Yürekten Teşekkür Ediyorum...
"Allah`im! Sen bu anda buradaki tüm daglari görürsün. Bu daglar üzerindeki her bir taşi ve yapragi bildigin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama yardim et."
Patikalardan yürüyerek aşagi indiler. Aşagi indiklerinde, tirmanmak üzere oraya dogru gelen yeni bir grup gördüler. Içlerinden biri "Aranizda lens kaybeden var mi?" diye bagirdi...
Bu Mesaj Çok Şeydir, Ancak Böyle Küçük Mucizeleri İnanarak ve İman Ederek Yaşamak Daha Doğru ve Güzel. Bu Kıymetli ve Anlamlı Paylaşımın İçin Çok Teşekkür Ederim Güzel Arkadaşım...
Teşekkür Ederim Bu Kıymetli Paylaşımın İçin, Ve Bir Daha Ki Sefere Sunmuş Olduğun Resimlerin Üzerinde Adres Olmamasına Dikkat Edersen Sevinirim. Kural Geregi Bunu Belirtmek Zorundayım. Ancak Bu Resmi Maneviyatı Açısından Kalması Uygun Olur. Teşekkür Ederim...
Peygamber Efendimizin İsminin Anıldığı Her Güzel Değerlidir, Her Değerli Güzeldir, Bu Güzelliği Sunan Güzel Arkadaşıma Yürekten Teşekkür Ederim, Güzel Paylaşımlarının Devamını Dilerim...
Sen aczden ve şerikten münezzeh ve mukaddessin. Senden başka ilâh yok ki bize imdad etsin. El-aman, el-aman! Bizi azap ateşinden ve Cehennemden halâs et, tüm Ümmetimiz, Ben bu Kıymetli Duayı Bir Sonraki Pek Kıymetli Arkadaşıma Armağan Ediyorum. Ayrıca Çok Değerli ve Hanımefendi CanımArkadaşım Gülcan'dan Allah Razı Olsun, sıcacık Kalbine Cefa Gelmesin...
Hamd ve Senalarım İle...
Karanlık sanma ki ebede gider
Birgün güneş doğar ağlama anne
Çok Değerli Güzel Arkadaşım Emeğine Yüreğine Sağlık...
Bu Değeri En İyi Anneler Bilir ve Biliyorum ki; Sende Bir Annesin, Meyvesi İçin Çarpan Kalbin Sıkıntı Görmesin... Teşekkür Ederim...
"Arkadaş kalalım..." sözü, her ayrılık konuşmasının bir numaralı süsüdür. Üstelik insanlar bunu yetişkin olmakla, olgun olmakla da özdeşleştirir oldu. Bana sorarsanız kazın ayağı öyle değil. Eski sevgilinizi hayatınızdan çıkarmadan normal bir yaşam sürdüremezsiniz. İki dakika delikanlı olmak lazım hayatta.
Her ne kadar herkesin, özellikle de "ayrılalım" diyenlerin ortak dileği olsa da, ayrılıklar genellikle pek eğlenceli şeyler değildir ve çoğu zaman kanlı geçer. Köprüler atılır, cephanelikler uçurulur, eşyalar kolilere doldurulur, mektuplar kuryeyle geri yollanır v.s. Elimizde genellikle bir kalp kıran, bir de kalbi kırılan vardır. Kalp kıran taraf, uzun zamandır ağzından çıkarmaya çalıştığı bakladan kurtulmanın sevinciyle alemlere tsunami (dev dalgalar) gibi akarken, kalbi kırılan ise haftalar, aylar boyunca acılara boğulur, arkadaşlarının beynini ütüler, ailesiyle yaşıyorsa aile fertlerinin sinir sistemlerini zedeler. Birlikte bir sürü güzel şey paylaştığınız biriyle ayrılmak çok zor iştir nitekim.
Bu arada ayrılık konuşmalarının hemen hemen tamamında "hayatından çıkmak istemiyorum", "arkadaş kalabilir miyiz", "sen mükemmel bir insansın, seni kaybetmek istemem" gibi dünya populasyonunun hemen hemen tamamı tarafından kullanılmaktan aşınmış laflar sarf edilir. Bunlar bazen karşındaki kendini iyi hissetsin diye başvurulan titrek iyi niyet sözleri, bazen son derece içten gelen birer dilek, bazen de terk edilen kişinin sağladığı her türlü avantajdan bir şekilde faydalanmaya devam etmek için sapılmış yan yollardır. Ama gerçekte insan eski sevilisiyle arkadaş kalamaz. Tabii ki istisnalar vardır ama bunlar adı üzerinde birer istisnadır ve herkesin bildiği gibi istisnalar kaideleri bozmaz...
O sizi hiç Geçmez ki...
Dediğim gibi, "terk eden" kişi, daha önce de bahsettiğim gibi "sen bana fazlasın, seni hak etmiyorum ama hayatımdan çıkma, ne olur arkadaş kalalım gibisinden" şeyler söyler. Bu sayede sanki her "terk eden" bir bulunmaz Hint kumaşıdır da, terk ettiği sevgilinin hayatında kalmasına izin vererek sevap işlemektedir. O kadr da kötü değillerdir, hatta oldukça hoş insanlardır filan. Böylece artık hayatlarına gönül rahatlığı içinde devam edebilirler. Hem arada eski sevgiliyle içilen bir kahvenin tadına doyulmaz, hem belki içilen sadece kahve de olmaz. Ama gidenin, giderken koparttığı yerlerin yarası sızlamaya devam eder. Enkaz halinde bırakıp giden "terk eden"in ettiği iki telefonla, bir e-mail o kadar da nefis şeyler değildir.
Birbirinizi Çıplak Bile Görmüşsünüzdür Belkide...
İnsanlar arkadaşlarıyla sevişmez diye bir kural yok. Hatta erkek ve kadın dergileri fuckmate diye bir şey keşfedip, bir iki yıl önce zafer sarhoşluğuyla kendilerinden geçtiler bile. Ama kim ne derse desin, biriyle seks yapıp akabinde ölene kadar cool kalmak her babayiğidin harcı değildir. En az bunun kadar zor olan bir başka husus ise, derin ve yoğun bir ilişkiyi tekrar sıradan ve yüzeysel hale getirmektir. Kafanızın içinde karşınızda oturan insanın çırılçıplak hali varken ona bir zamanlar duyduğunuz susuzluğun tekrar ortaya çıkması kadar doğal bir şey olamaz. Onun yanınızdan kalkıp, kapıya doğru süzülüşü, sevişirken yüzünün zevkten aldığı şekil, onla sevişirken onun en zevk aldığı ve en dayanamadığı şeyi ona yaptığınızda vücudunun zevkten titreyişi, yaptığınız bir şeyden utandığı zaman yüzünün ne kadar tatlı kızardığı, kokusu, sesi, sizi asla terk etmez. Onun için de, bir zamanlar birlikte yaptığınız, ikinizin vücudunun birbirine kenetlendiği şeyin halı saha maçı değil de seks olduğunu kabul etmeli ve kaçınılmazdan kaçınmaya çalışmamalısınız.
Ona Açılamazsın...
Arkadaşlarınıza sırlarınızı anlatabilmeli, yaşadıklarınızı söyleyebilmeli, sıkıntılarınızı paylaşabilmelisiniz değil mi? Peki eski sevgilinize, geçen gece nasıl bir hatunla birlikte seviştiğinizi anlatabilir misiniz? Ya da önceki akşam sinemada gördüğünüz herifi ne kadar arzuladığınızı. Bunu yapsanız bile muhabbet olsun diye değil büyük ihtimalle canını acıtmak için yaparsınız. O zaman da bu iş arkadaşlıktan çıkar ve sidik yarışına döner.
Arkadaş kaldığınız eski sevgilinize anlatabileceğiniz şeyler tabii ki vardır ama, yeni biriyle karşılaşma durumu her zaman biraz kıllı haller yaratır. Bir de işin içinde karizmayı kollamak ve korumak var tabii. Geçen gece nasıl da ekildiğinizi ya da terk edildiğinizde içinizin nasıl da acıdığını anlatabilecek misiniz bakalım? Ben sizin yerinize cevap vereyim. "Hayır!"
Bu arkadaş kalma işi daha çok sevgilinizin bir şekilde yanınızda olmasını ve hayat sarpa sardığında sizi rahatlatabilecek bir güvenlik telefonunun cebinizde durduğundan emin olmanızı sağlayan bir şeydir aslında. Arada sırada arayıp nasıl olduğunu sorar ve nasıl olduğunuzu söylersiniz. Ama anlattığınız ve dinlediğiniz haller genellikle gerçek haller olmaz. Bu da bir arkadaşlığı, özellikle de sevgili olmuş biriyle paylaşılması gereken kadar yakın bir arkadaşlığı taşımayı iyice zorlaştırır.
Bu NAsıl Arkadaşlık...
Ayrılıklar genellikle tek kişinin başının altından çıktığından, taraflardan biri terk edene gizli gizli kıl olur. Eski sevgili çok yakın arkadaşmış gibi davranıyor olsa da, genelde gerçekte o kadar da yakın arkadaşınız değildir ve olası herhangi bir yeni ilişkinizin sabotaja uğrama ihtimali çok yüksektir. Üstelik bu sadece benim bildiğim bir şey olmadığından herkes yeni sevgilisini eski sevgilisiyle görüştürmekten kaçar. E, bu nasıl arkadaşlık oluyor o zaman? Dahası, insan eski sevgilisini her zaman kıskanır. Birinden ayrılırken arkadaş kalmayı, hep birlikte olmayı, hayatlardan çıkmamayı filan konuşurken, sizden daha iyi görünen, daha akıllı, daha başarılı, daha zengin biriyle mutluluğun ufuklarına yelken açması durumunda midenizde oluşacak krampları düşünerek konuşun.
Tutku Aşkla Bitmez Diyorum...
Bana inanın. Çok yakından gözlemlediğim bir iki ilişkide olduğu gibi sevgililer düzenli olarak 15 dakikada bir kavga ediyor olsalar da tutku ya da aradaki cinsel çekim oldukça başarılı bir zamk olarak çalışıyor olabilir. Sevgililer ellerini birbirinin gırtlağından çektikleri anda sevişmeye başlıyor, birbirlerine küfretmeyi kestikleri anda aşk sözcükleri fısıldıyor olabilir. Eğer ayrılık sebebi artık birbirinizden hoşlanmamanız değilse, daha çok akli dengenizi ve hatta fiziksel sağlığınızı korumak için başka yol kalmadığından ayrıldıysanız, bir araya geldiğiniz her an, birbirinizin üzerine atlama ihtimaliniz yüksektir. İşte bu noktada da işler kötü kokulu maddelere sarar ki birbirinizden ayrılamadığınız gibi, şiddetle acı ve sıkıntı vermeye de devam edersiniz. Ve yaşadığınız her son defa seksi sizi başladığınız yere geri döndürür.
Yeni Ufuklar...
Yeni ufuklara yelken açmak zor iştir. Özellikle de eski hayatınız hala cep telefonunuzun hızlı arama listesinin iki numaralı tuşunda kayıtlıysa. Terk eden için daha kolay gibi görünse de, bir ayrılığın etkilerinden kurtulmak zor iştir. Sosyal ve duygusal anlamda burnunuzun üzerine her dikildiğinizde eski sevgilinizi ve alışkanlığın hissettirdiği huzuru ararsınız. Belki de insanlar bu yüzden durmadan geri döner ve her döndüklerinde de hayatlarını iyice düğüm ederler.
Eski sevgilinizin hayatınızın bir yerlerinde durmasına izin verirseniz hayatınıza devam etmeyi daha zor bir hale getirirsiniz. Yeni tanıştığınız insanlarla yaşadığınız her düş kırıklığı, açtığınız yeni sayfalarda sizi rahatsız eden her detay, nasıl olsa kaçacak yeriniz olduğu için kısırdöngüye girmenize sebep olabilir. İleri bakamazsınız çünkü arkanızda hayaletler vardır.
Bu arada eski sevgiliyle ilgili iyi şeyleri hatırlamak, yaşadığınız ve değer verdiğiniz bir ilişkiyle ilgili güzel detaylar saklamak iyi bir şeydir. Eski sevgiliyi hayatınızda tutmak hatırlanacak güzel şeylere ciddi bir katkı yapmayacağı gibi, zaten bitmiş bir ilişkiyi iyice balçığa saplamaktan başka işe yaramaz.
Bir ütopyanın parçaları olsaydık, eski sevgililer arkadaş kalabilir ve birlikte oldukları süre içinde çok yakınlaştıkları için çok iyi arkadaş da olabilirlerdi. Ama kıskançlık, acı, tutku filan gibi duyguların var olduğu ve insan doğasının yapmaktan çok yıkmaya yatkın olduğu düşünülecek olursa bunun pek mümkün olmadığı da anlaşılır diye düşünüyorum. Bu yüzden eğer ilişkiniz başlamadan önce çok iyi arkadaş değildiyseniz, tamamen anlaşarak ve birbirinizi kırmadan ayrılmadıysanız, başka insanlarla görüşmenizin ikiniz açısından da hiçbir sakıncası yoksa ve birlikte geçirdiğiniz ve geçireceğiniz zamanın tamamında birbirinize karşı dürüst olmayı başardınız ve başaracaksanız arkadaş kalın bakalım. Yazının başında dedim ya, istisnalar kaideleri bozmaz. Aksi halde arkadaşlığı unutup ileri bakın. Gidenin giderken kopardığı yer hep acır. İlk krizde de yara tekrar kanamaya başlar. Kanama dediğin de adamı dünya şampiyonluğundan eder. Aman diyeyim...
İnsanın SEvgisi İnsanın Tek Kişisel İmzasıdır, İnsanın Sevilmesi de İnsanın Tek Referansıdır... En Azından Bana Göre...
Bir Damla Suyu Yeryüzünden Yok Edemiyoruz, Ya Buhar Olur Uçar Ya da Toprağa Karışır, Bir Damla Bal Oluşturamaz Ne Bir Teknoloji Ne de Bir Bilim, Bunlarını Düşünebilirsek, ve Yaşamdaki Ekolojik Dengelerin Nasıl İşlediğini Hissedebilsek Anlarız Elbette, Doğadaki Yaradılıştaki ve Ekolojideki Dengeyi. Gel görki.... ve Diyorum ki; İnsan Olmak İçin Orman Olmak Gerekir Gel Görki Dünya Kütüklerin, Sevmek İçin Beyaz Olmak Gerekir Gel Görki Dünya Karaların, Beyazın kaderi kirlenmek, siyahın kaderi suçlanmaktır. Paylaşım ve Özümlemen İçin Çok Teşekkür Ederim Güzel Arkadaşım...
Paylaşıldıkça Azalmayan, Verdikçe Tükenmeyen İki Önemli Şey, Sevgi ve Dostluk, Bunların Güzelliklere Vesile Olması Dileğiyle, Çok Teşekkür Ederim Sana ve Sıcacık Yüreğine, Canım Arkadaşım...
Doğru Olan Ne Varsa, Güzel Olan Ne Varsa Ve İnsanın Özünde Olması Gereken Ne Varsa Çok Güzel Anlatılmış ve Derin Mesajlar İçeren Güzel Özlü Olgular, Allah Gönlüne Göre versin Canım Arkadaşım, Çok Teşekkür Ederim Yüreğine Sağlık...
CanımGüzel Arkadaşım, Bütün Güzellikleri, Kuvvetli Bir Anlayış İle Dile Getirmişsin, Harikasın Her Zaman ki; Gibi, Eline Sıcacık Yüreğine Sağlık. Vicdanın ve Merhametin Paylaşıma Dönüşmesi Dileğiyle; Çok Teşekkür Ederim...
Cenab-ı Hak buyuruyor:
".... Anaya iyi davranın ......." (Nisa Suresi / 36)
"... Anaya iyilik edin" (Enam Suresi /151)
". Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine "of!" bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle. Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: "Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!" diyerek dua et." (Isra Suresi 23-24)
" Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. Önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur...." (Lokman Suresi / 14)
"Biz insana, ana-babasına iyiliketmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et ...." (Ahkaf Suresi / 15
Bir gün Resulullah'a bir kimse gelir ve sorar:
- Benim kendisine hizmet ve ülfet etmeme, insanlar içinde en layık ve en haklı olan kimdir?
Resulullah efendimiz:
- Anandır.
- Sonra kimdir?
- Sonra anandır.
- Sonra kimdir?
Sonra anandır, buyurdular. O zat gene :
sonra kimdir, deyince Peygamber Efendimiz buyururlar:
Sonra babandır.
Bu hadiste, anaya ihsanın üç kere tekrar olunması, ananın evlat üzerinde, babanın üç misli iyilik ve ihsan hakkı oılduğunu ifade eder. Bunlar, hamilelik yorguluğu, doğurma eziyeti, ve emzirme ye karşı sayılabilinir.
Anne'ye günah olan bir şeyi emretmedikçe itaat etmek vacipdir. Hatta onun iznini almadan gönüllü olarak cihada katılmak bile caiz değildir. Hatta Resulullah bu durumda olanları geri çevirmiş izin almalarını istemiştir.
Oğul nafile namaz kılarken, annesi kendisine seslense, ona eziyet vermemek için namazı bozması gerekir. Hatta bazı Şafii alimleri, farz olsun nafile olsun mutlaka namazı bozmak gerektiğini genel bir kaide olarak kabul etmişlerdir.
Resulullah efendimiz, Beni İsrail zamanında yaşayan Cüreyc isimli bir rahibin kıssasını anlatarak bu konuda ümmetine ders vermiştir.
Cureyc namazda iken, annesi ona seslenmişti. Cureyc bir müddet namazı bozup, bozmamak hususunda tereddütten sonra namazını kılmaya devam etmişti. Annesi bir kaç kere seslenmesine karşın cevap alamayışından eza duymuş, oğluna beddua etmişti. Daha sonra Cüreyc bu bedduaya aynı aynına uğradı.
Ebu Hureyre'nin annesine bağlılığı ve ondan hiç ayrılmaması sebebi ile, annesi vefat edinceye kadar hac etmediği bir ibret vesikasıdır.
İslam'a göre, ana kafir olsa bile, mümin olan evladının iman ve itikadına ilişmedikçe, ona ihasan ve güzellikle muamele etmesi evladı üzerine vaciptir.
Nitekim, Hz.Ebubekir r.a. kızı Hz.Esma'ya müşrike olan annesi Kuteyle ziyarete gelmişti. Ona ikram edip etmeme husususnda tereddüte düşen Hz.Esma r.a. durumu Resulullah'tan sormuş. O'da "Evet, anana sıla ve iltifat et" diye buyurmuşlardı.
Anne hukukunun yüksekliği hususunda en meşhur hadis-i şerif şudur.
"CENNET ANNELERIN AYAGI ALTINDADIR"
İşte büütn bu ayet ve hadislerden anlaşılacağı üzere, İslamiyet anne olmak haysiyetiyle kadına en büyük, en muhterem bir mevkii vermiştir.
Kaynaklar:
1) Kur'an-ı Kerim Meali
2) Müslim
3) İslamda Kadın Hakları, Mehmet Dikmen
Buna kesinlikle gozlerinizden yaslar gelinceye kadar > >guleceksiniz.
Lutfen sonuna kadar okuyun. Bu olay gerçek hayatta olmus ve
basina yansimis bir olayaydir.Büyüksehir
Belediyesi
Kuruluslarindan
KIPTAS'in Genel Müdür Yardimcisi Emin Batur, santiyelerden
birinde
meydana gelen bir kaza sonunda kazaya maruz kalan duvarci
ustasinin yazdigi tutanak: Is kazasi
tutanagina planlama
hatasi diye yazmistim. Bunu yeterli görmiyerek, ayrintili
anlatmami istemissiniz. su anda hastanede yatmama neden olaylar
aynen asagida anlattigim gibi olmustur.
Bildiginiz gibi ben bir duvarci ustasiyim.insaatin 6.
katindaki
isimi bitirdigim zaman biraz tugla artmisti, yaklasik 250
kg.kadar oldugunu tahmin ettigim bu tuglalari asagiya indirmek
gerekiyordu. Asagiya indim bir varil buldum, ona saglam bir ip
bagladim, 6. kata çiktim ipi bir çikriktan geçirip ucunu asagiya
salladim. Tekrar asagiya indim ve ipi çekerek varili 6. kata
çikardim. ipin ucunu saglam bir yere baglayip tekrar yukari çiktim.
Bütün tuglalari varile doldurdum. Asagi indim, bagladigim ipin
ucunu çözdüm. Ipi çözmemle birlikte birden kendimi havada buldum.
Nasil bulmuyayim ben yaklasik 70 kiloyum. 250kg lik varil
suratle
asagiya düserken beni yukari çekti. Heyecan ve
saskinliktan ipi birakmayi akil edemedim. Yolun yarisinda >Dolu varille carpistik.
Sag iki kaburgamin burada kirildigini saniyorum. Tam yukari cikinca
2
parmagim iple beraber cikriga sikisti. Parmaklarimda bu sirada
kirildi.Bu esnada yere carpan varilin dibi cikti ve tuglalar etrefa
sacildi. Varil hafifleyince bu sefer ben asagiya inmeye varil
yukari cikmaya basladi ve yolun yarisinda yine varille
carpistik.Sol bacagimin
kaval kemigide bu sirada kirildi. Can havli ile ipi birakmayi akil
ettim. Basimi yukari kaldirdigimda bos varilin suratle uzerime
geldigini gordum. Kafatasimin da boyle catladigini saniyorum.
Bayilmisim, gozumu hastanede actim. Cenab-i Hak'tan tum kullarini
boyle gorunmez kazalardan korumasini diler, hurmetle
ellerinizden operim. Duvarci Ustaniz LAZ OSMAN