Önce gözlerin gelir düşlerime
Doludizgin...
Aydınlanıp, şekillenir düşüncelerim.
Ve
Gülücüklerle süslü yüzünle gelip,
Oturuverirsin gözbebeklerime..
En safça...
Gözlerin güzel,
Bakışın, gülüşün güzel..
Sen güzelsin de..
Düşler sonrası ben
Paramparça...
Sensiz nefes alıp yaşamak..
Soluk,sisli,
Can dayanmaz bir yaşam.
Şarkılar nakaratlarda kalmış,
Unutulmuş şiirler gibi dizeler kesik kesik..
Acılar karanlıklardan kopmuş
Koskocaman bir parça...
Ve yorgun..
Ve uykusuz..
Ve yılgın..
Bir çiçek demeti yüreğim
Paramparça...
Seni sevmek böyle mi olmalı?
Fırtınalar içinde seni yaşarken..
Küçülüp, kaybolmuşluğum neden?
SEN,
Sensizliklerde büyürken,
İçimdeki çilingir sofralarında
Kendi kendimi kadehlere döküp içmem niye?
Düğün bayram yaşamak varken
Neden
Denizlerde bir avuç su kadar sevgi beklemek?
Oysa..
Sevmenin güzelliğini
Seni anlatmalı
Her kalem,her fırça......
Sensiz geçen zamanlar inmeli
Kaplumbağa sırtlarından.
Yokluğun,
En keskin bıçaklarla kesilmeli..
Ve acılar düşmeli ayaklarımızın önüne
Paramparça...
Gözlerin öyle güzel ki...
Öylesine içten bakıyor
Gülüyorsun ki...
O kadar...
Sen beni sevmiyorsun.
Dudaklarından dökülen sözcüklerle
Yüreklendiriyorsun.
Bin umut oluyorsun
Her cümlenin bitişinde...
Heyecan veriyorsun..
Mutlanıyorum,
İçim ferahlıyor.
O kadar...
Sen beni sevmiyorsun.
Sevmekten söz ediyorsun.
Sevgisiz yaşanmaz diyorsun..
Sevmeyi,
Gözlerinde yaşatıyorsun.
Dudaklarınla anlatıyorsun.
O kadar...
Anlattıkların güzel
Bazan roman misali..
Amenna...
Anlaşılır bir dilde okunmuyorsun...
Sen beni sevmiyorsun.
Bana dokunmuyorsun......
Sanma ki bu aşkın büyük haz ve tadı var...
Yüreklerde gizli, dudaklarda adı var.
Ruhumdaki acı değil, böyle sevmekten.....
İçimde tüm bekleyenlerin inadı var.
Şimdi durup durup,
Yüreğimize vurup vurup,
Mağara devrinde başlamış-bitmiş
Bir sevdayı anlatıyoruz.
Unutma:
Mağara devrinin bilinçsiz
Çaresizliği yok artık.
O eskidendi...
Seninle çağlar öncesi karşılaştık!
Geç anımsadım.
Aklımdan silinip, gitti o günler.
Şimdi yarınlarımı düşünüyorum,
Yok artık dünler...
Dünler bitti.
Şimdi durup durup,
Yüreğimize vurup vurup..
Eski çağlarda başlamış-bitmiş,
İzleri silinmiş,
Bir sevdayı anlatıyorsun.
Unutma:
O
Eskiden
'''samanlık seyran''' diyen ben değilim.
Söyle yabancı !!!
Sen beni hiç gördün mü?
Sen beni hiç sevdin mi?
Laf olsun diye mi ?
Sahi, ben seni sevdim mi?
Öyleyse, söyleyen çoktan gitti...
Bir, iki, üç, dört......
Ben kaç yaşında öldüm Anne?
Ateşlerde yandım,
Sularda söndüm..
Kor oldum küle döndüm.
Şimdi, içim yanıyor....
Nasıl yandığımı gördüm Anne..
Sıcak rüzgarlar esiyor yüzüme..
Bir çöl kuraklığı bedenim.
Bin parçaya bölündüm.
Ufalanıyorum, toz oluyorum.
Her gün biraz daha kayboluyorum.
Her yanım zifiri karanlık...
Korkuyorum.
Çok korkuyorum Anne !!!
Ben kaç yaşında öldüm Anne?
Beni yarı yolda bırakan,
Bir zamanlar sevdiğim kadın
Hala o deniz kentli yerde mi?
İSTANBUL' da mı?
O
Canım, güzelim Muhabbet Kuşum,
MAVİŞİM..
Yaşıyor mu?
Ne olur O' nu
Kır çiçekleri ve papatyalarla süslü
Kırlara salın.....
Benim gibi kafeste yaşamasın,
MAVİŞİM'e iyi bakın.
Aç-susuz bırakmayın sakın......
Ben kaç yaşında öldüm Anne?
Kaldığım bu sonsuz karanlıklarda
Şimdi kim ışık olacak bana
Senden başka,
O'ndan başka?
Sesine, seslere çok hasretim Anne.
Hiç pişman olmadım yaşadıklarıma...
Yaşasam,
Yine koşa koşa giderdim aşka..
Yine yaşardım o aşkı dolu dolu....
Sen öğrettin bana:
''Dilediğince yaşarsan mutlu olursun.
Mutluluğun yok başka bir yolu..''
Ben de öyle yaptım
Ölesiye sevdim,
Ayrılıkları hiç düşünmeden.
Benim için hiç üzülme Anne..
Ben,
Severken çok mutlu oldum....
Mutlu öldüm!
O kadın benden gittiğinde
Kaç yaşındaydım?
Ben kaç yaşında öldüm Anne?
Ben
İSTANBUL'da mı öldüm Anne ???
Yüreginize saglik efendim! harika! Sasiyorum inanin sizin gibilerine nerden böyle ilham aliyor ve kagidinda kalemiyle nasilda patliyor.devaminizda basarilar dilerim!
Ben
Mevsimlerden en çok baharı severdim.
Bir ağacın dalında çiçek görsem
Tomurcuğunu sana benzetirdim.
İçim kıpır kıpır olur,
Çocukluğum gelirdi aklıma....
Yaşamak ne güzel derdim.
Gülerdim.
Sahi,
Sen baharı sever miydin?
Unuttum.
Bu şehirde erken uyanıyor
Palmiyeler üzerindeki serçeler..
Palmiyeleri ne çok severdim-bilirdin.
Sahilde dalgın dalgın yürürken bir başıma..
Martı seslerinle kendime gelirdim.
Yanımdan insanlar geçerdi...
Ben hüzün dolu,
Ben
Birilerine dargın.
Ben
BİRİSİNE yürekten yangın
İçimden ağlamak gelirdi...
Yolcu vapurları
KARŞIYAKA'ya hareket ederdi...
İskele kenarında, olta atanlar vardı..
Bakardım,
Hiç birinden sen çıkmazdın.
Okula giden çocuklar geçerdi yanıbaşımdan.
Ellerinde kitaplar,
Yüzlerinde gülücükler.
Mutluluklarını gözlerinden okurdum.
Çocukların her birisi ayrı bir şiirdi..
Ah İZMİR...
Güzelim, Soluğum,
Can bulduğum..
Ne gizemli,
Ne coşkulu bir şehirdi....
Sahi,
Sen İZMİR' i sever miydin ?
UNUTTUM !!!
Bu gece sahilde bir başıma otururken,
Yerden bir taş alıp, attım gökyüzüne...
Ay bir cam parçası gibi çatladı.
Yıldızlar düştü
Tam ayaklarımın önüne...
Şimdi aylardan temmuz.
Vakit gündüz.
Bu deli yaşımla,
Budeli başımla,
Bir taş daha atsam gökyüzüne..
Güneşten parçalar düşer mi,
İçimin karanlığına ??
Bu son şarkısıydı
Yüreğimin sana söylediği..
BİTTİ.
Kelimeler, cümleler isyanlarda şimdi..
Harflerin hiçbirisi yerinde değil,
Bütün harfler bir başı boşluk içinde
Dolaşıp,duruyorlar ortalık yerlerde....
SON SÖZÜ !
Yazmaya elim varmıyor.
Tepeden tırnağa kanter içindeyim
Hem gökte-hem yerdeyim!
Nikotin yüklü sigaramı bile
Parmaklarım sarmıyor...
SON SÖZÜ !
Söylemeye dilim varmıyor.
Bu son şarkısıydı
Yüreğimin sana söylediği
BİTTİ.
Anla işte, zifiri saçlım ..
Anla beni zifiri gözlüm.
Nar çiçeği yüzlüm..
Papatya gözlüm
Ne olur anla beni.....
Bir rüyadaydık, seninle ikimiz.
Uyandık !
Bir masaldı yaşadıklarımız,
Masallarda kaldık !
Bu son şarkısıydı
Yüreğimin sana söylediği..
BİTTİ.
Meğer, ben seni ne çok sevmişim !
Cümle aleme anlatmışım da
Kendim geç anlamışım !
Ne olduysa..
Nasıl olduysa..
Kim ne söyledi-ne yaptıysa...
Neyse ne !!!
BİTTİ.
Sen,
Herşeye rağmen,
Sakın gelme,
Bana gelen bütün yollarıma
Kahır mayınları döşedim!
Gönül peronumdaki bütün otobüsleri yaktım.
Sakın gelme,
Hava bozuk..
Fırtınalar kopuyor sokaklarda..
Her yer sis içinde-göz gözü görmüyor..
Bütün uçaklar pistte bekliyor..
Sakın gelme,
ALSANCAK GARI'ndan hiç bir tren kalkmıyor.
Özlem yüklü raylar, yoldan çıkmış
Vagonlara, geçip giden, gençliğimi yükledim
İstasyonda öylecene bekliyor...
Sakın gelme,
Kimselere sorma beni...
İZMİR'de kimse tanımaz,
Hiç bir kimse bilmez beni.....
Sen
Her mevsim baharsın.
Kelebekler kadar narinsin.
Çiçeklerle süslü günler senin için..
Aydınlık geleceğin var.........
Ben bir mum ışığıyım.
Seni aydınlatamam!
Bir bakışınla sönerim.
Bundan böyle seninle olamam..
Seninle kalamam.
Ben senin yarının olamam.
Bu son şakısıydı,
Yüreğimin sana söylediği..
BİTTİ................
Ben
Mevsimlerden en çok baharı severdim.
Bir ağacın dalında çiçek görsem
Tomurcuğunu sana benzetirdim.
İçim kıpır kıpır olur,
Çocukluğum gelirdi aklıma....
Yaşamak ne güzel, derdim.
Gülerdim.
Sahi,
Sen baharı sever miydin?
Unuttum.
Bu şehirde erken uyanıyor
Palmiyeler üzerindeki serçeler..
Palmiyeleri ne çok severdim-bilirdin.
Sahilde dalgın dalgın yürürken bir başıma..
Martı seslerinle kendime gelirdim.
Yanımdan insanlar geçerdi...
Ben hüzün dolu,
Ben
Birilerine dargın.
Ben
BİRİSİNE yürekten yangın
İçimden ağlamak gelirdi...
Yolcu vapurları
KARŞIYAKA'ya hareket ederdi...
İskele kenarında, olta atanlar vardı..
Bakardım,
Hiç birinden sen çıkmazdın.
Okula giden çocuklar geçerdi yanıbaşımdan.
Ellerinde kitaplar,
Yüzlerinde gülücükler.
Mutluluklarını gözlerinden okurdum.
Çocukların her birisi ayrı bir şiirdi..
Ah İZMİR...
Güzelim, Soluğum,
Can bulduğum..
Ne gizemli,
Ne coşkulu bir şehirdi....
Sahi,
Sen İZMİR' i sever miydin ?
UNUTTUM !!!
Siz, o gün doğdunuz bana...
Çocuksu gülüşlerinizle,
Suskun bakışlarınızla
Işık verdiniz.
Sevinç oldunuz hüzünlü yüreğime..
Bilmediniz.
Siz o gün doğdunuz bana...
O gün bana hoş geldiniz.
Titreyen elleriniz,
Terleyen avuçlarımdayken
İçime su serptiniz.
Görmediniz.
Siz o gün doğdunuz bana...
Güneşin rengi değişir mi?
O gün değişti işte!
Süt beyaz oldu..
Gönlüme,
Ilık ılık aktınız...
Öyle bir yaktınız,
Öyle bir yaktınız ki...
Denizler kurur mu?
O gün,
İçimde denizler kurudu işte!
Sönmediniz...
Siz, o gün doğdunuz bana...