'' Biz, çocukları'' severiz. Çünkü çocuk, bizim devamımızdır. Her çocukta biz ebediyete doğru uzanıp gitme iştiyakımızın tatminini buluruz.''
Atatürk, çocukları çok seven ve onlara güvenen bir liderdi. Çocukları sevindirmek, onlarla beraber olmak ulu önderimizin en büyük mutluluğuydu. ''Çocuklar geleceğimizin garantisidir'' diyen Atatürk, Ulusal bağımsızlığımızı ilan ettiği günü de çocuklara armağan etmiştir. Bütün dünya ülkelerinden sadece Türk çocukların Ata'sı bunu düşünebilmiş ve her yıl kutlanmak üzere çocuklara bir bayram hediye etmiştir.
Çocuklara düşkünlüğüyle tanınan Atatürk, bir gezisinde küçüklerin oyunlarını izlerken gözleri dolar. Yanındakiler telaşlanarak ''Atam, neyiniz var?'' diye sorarlar. Bir iç çekerek, bir çocuğum olmadığı için pek çok müteessirim'' demişti. Yanındakiler onlar da, ''biz de sizin evlatlarınız'' deyince birden yüzü değişmiş ve '' Evet'' dedi, sonra tekrarladı, ''Evet,evet... işte ben de bununla teselli buluyorum. Milletim sağ olsun.''
Ve biraz aradan sonra ilave etmiş;
''Belki benim çocuğum olmadığında bir keramet vardır. Çok sevdiğim bir tayımın ölümünden o kadar müteessir olmuştum ki, günlerce acısını unutamadım, yemek yiyemedim. Ya, çocuğumu kaybetmiş olsaydım; ne olurdum bilmem...''
Her konuda olduğu gibi çocuk konusunda da çok hassas olan Atatürk, son dönemlerinde zamanının çoğunu çocuklarla geçirmeye özen göstermiştir. Yanına aldığı çocuklara hem baba, hem öğretmen hem de arkadaş olabilen nadir liderlerden biridir Atatürk. Çocukların iyi yetiştirilmesi konusunda çok titiz olan ve çocukların hiçbir baskı altına alınmadan yetiştirilmesini isteyen Atatürk, onun karşısında çok rahat davranan, şımarıklık yapan çocuğa kızmak yerine bakın nasıl cevap vermiş; '' Bugün bir hiç gibi gördüğünüz bu çocuk belkide yarının en büyük kahramanıdır. Onun için her kim olursa olsun istediği şekilde konuşmak serbesttir.''
Çocukları çok seven, kurduğu yeni devleti onlara emanet eden ve onların yükselteceğine inanan, güvenen Atatürk'ün çocukları olmaktan mutlu ve onurluyuz.
Biz Atatürk çocukları, onun çizdiği yoldan hiç ayrılmayacak ve bizi aydınlatacak ışık hep onun ışığı olacaktır. Bize onun güvenini her yerde, her koşulda haklı çıkaracağız! ''Yükselen yeni nesil istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.''
"Araştırılır" ya damat adayları, ebeveynler tarafından. Son derece bilimsel bir yöntemmiş gibi üstelik, ciddi bir süre ve mesai ayrılır ya buna... Fakat artık zaman değişti. Birbirini google'lıyor sevenler. İnternette bir "arama motorudur" bilmeyenler için. İsmi yazıyorsun kutuya, basıyorsun "enter"a, onunla ilgili siberâlemde ne var ne yoksa birkaç saniyede gözler önünde.
Oysa aslında çoğu sübjektif bilgidir internetin. "Aday" hakkında yapılan bu "bilimsel" araştırmanın "damat adayını sorup soruşturmaktan" daha güvenilir olduğu da asla söylenemez. Ama işte artık herkes "araştırmasını" yapmış olarak çıkıyor birbirinin karşısına. Bir "kişisel dosya" kolumuzun altında, öyle seviyoruz birini, öyle tanıyoruz, ne tuhaf. Ve iyi aslında. Çünkü sevmişsen zaman azdır hep. Belki de bu çağın hızı tam aşka göredir...
İstanbul'da lokomotif sektörlerden biri tekstil
Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), illerde öne çıkan, bir başka deyişle ''lokomotif'' sanayi sektörlerini belirledi.
DPT tarafından gerçekleştirilen ''İllerde Öne Çıkan Sanayi Sektörleri'' konulu çalışmaya göre, İstanbul'da giyim eşyası imalatı, kürkün işlenmesi ve boyanması ile tekstil ürünleri imalatı öne çıkan sektörler olarak belirlendi.
Çalışmaya göre, İstanbul çok sektörlü bir yapıyla sahip olmakla birlikte söz konusu iki sektör nispi olarak öne çıkıyor. Diğer dış giyim eşyası, iç giyim eşyası ve deri giyim eşyası alt sektörleri de giyim eşyası imalatının en önemli alt sektörleri olarak belirlendi. Tekstilde ise en önemli alt sektörler, trikotaj, hırka vb. imalatı, pamuklu dokuma ve giyim eşyası dışında hazır tekstil ürünleri imalatı olarak sıralandı.
Ankara'da mobilya, İzmir'de gıda
Türkiye'nin en büyük mobilya üretim bölgesinin yer aldığı Siteler'in de etkisiyle Başkent Ankara'da da, mobilya imalatı öne çıkan sektörlerden biri oldu. Ayrıca başka yerlerde sınıflandırılmamış (BYS) makine ve teçhizat imalatı, motorlu kara taşıtı, römork ve yarı römork imalatı ile tıbbi aletler, hassas ve optik aletler imalatı sektörleri de öne çıkan sektörler olarak tespit edildi.
Türkiye'nin üçüncü büyük ili İzmir'de ise, başat sektörler olarak, gıda ürünleri ve içecek, tekstil ve tütün ürünleri imalatı ile bitkisel üretim göze çarpıyor.
Çalışmada, İzmir'de tarımsal gelişmişliğe bağlı olarak, tarıma dayalı sanayi kollarının oldukça geliştiği ve ihracata kanalize olduğu tespiti de yer alıyor.
Gıda ve içecek en yaygın sektör
Bu arada gıda ürünleri ve içecek imalatı, 64 il ile ülke genelinde en yaygın sektör olarak göze çarpıyor. Kıyı illeri için genelleme yapıldığında, iklimin ve bitki örtüsünün elverişli, ham madde potansiyelinin yüksek ve dış tüketime yönelik olduğu görülüyor. Diğer bölge illerinde, özellikle az gelişmiş yerlerde, üretimin daha ziyade iç piyasaya dönük olduğu ve sektörün büyük olmamasına rağmen il ekonomisinin küçüklüğü nedeniyle ön plana çıktığı görülüyor.
Öte yandan tekstilin ''üç bölgede'' yaygın olduğu gözlenirken, birinci bölge Adana, Yozgat, Diyarbakır ve Şanlıurfa dörtgeninden, ikinci bölge İzmir, Aydın, Denizli, Uşak ve Isparta illerinden, son bölge ise Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul, Bursa, Sakarya ve Yalova'dan oluşuyor.
Ana metal sanayi, metal cevherlerinin çıkarıldığı ve yoğun olarak kullanıldığı Zonguldak, Karabük, Konya, Kırşehir, Hatay, Samsun ve Kocaeli'nde öne çıkıyor.
Motorlu taşıt imalatı ise Bursa ve Sakarya, Ankara, Aksaray ve Konya'da öne çıkan sektör olarak belirleniyor.
Acele ise, şeytan karışır.
Acele yürüyen yolda kalır.
Acemi katır kapı önünde yük indirir.
Acı acıyı bastırır, su sancıyı.
Açık yaraya kurt düşmez.
Acıkan doymam, susayan kanmam sanır.
Baba mirası yanan mum gibidir.
Baban bana öğüt verirken, ben inek gözünde kırk sinek saydım.
Babası ölen bey, anası ölen kadın olur
Dağ başına harman yığına yel alır, odada savurma sel alır.
Dağ diye dangırdama, dağın kulağı vardır.
Dağda gezen kurdu görür.
Dağdan yayılan gölden sulanır.
Dağına göre kış olur.
Damdan düsenin halinden damdan düsen bilir.
Dan din desen oynar.
Danışan dağı asmış, danışmayan düz yolda şaşmış.
Oğlan anasını, inek danasını bilir.
Oğlan dayıya, kız halaya çeker.
Ucuz sirke baldan tatlıdır.
Ucuzdur var bir illeti, pahalıdır var bir hikmeti.
Ulu sözü tutmayan, uluya uluya dağda kalır.
Ecel geldi baş ağrısı bahane.
Eceli gelen it, cami duvarına işer.
Eceli gelen köpek, cami duvarına siyer.
Ekmeden biçmek Allah'a mahsustur.
Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver.
El adama akıl verirde ekmek vermez.
Sabahın hayrı, akşamın şerri.
Sac sefadan, tırnak cefadan uzar.
Sac tava geldi hamur tükendi, demir tava geldi ömür tükendi.
Sağ gözün sol göze faydası olmaz.
Sağır duymaz uydururmuş.
Sahipsiz sürüyü kurt kapar
Rahmetli Cenk Koray'ın gündeme taşıdığı 19'ların önemi Atatürk'ün ölümünün 68'inci yılında yeniden gündemde..
İşte 19 rakamının Atatürk'ün hayatındaki ve Türkiye Cumhuriyeti'ndeki önemi...
19'ların sırrı: Tesadüf mü mucize mi?
19. yüzyılın bitimine 19 yıl kala doğdu...
19 yaşında Harbiyeye girdi... 19 Aralıkta Yıldız Sarayına çağrıldı...
Harp Akademisindeki sicilinin rakamları toplandığında 19 ediyor...
Çanakkale Savaşını kazanılmasında sağlayan, 19. Fırkayı kuruyor ve komuta ediyor...
19 Mayısta Miralay oluyor...
Çanakkalede düşmanı 19 Mayısa kadar oyalıyor...
Samsuna 19 Mayıs 1919da çıkıyor...
Kurtuluş Savaşının başlangıç tarihi olan bu günde tam 3 tane 19 rakamı var...
Samsuna çıktığı Bandırma vapurunda ise yine 19 yolcu var...
Meclis'te Milli Mücadeleye fiili olarak başlanmasının tarihi de yine üç tane 19lu bir tarih... 19 Kasım 1919...
Milletin iradesini Meclise devretme kararını 19 Martta alıyor...
Mareşal rütbesinine 19 Eylülde kavuşuyor...
Mustafa Kemal Atatürk 19 harften oluşuyor...
"Ne mutlu Türküm diyene sözü de 19 harfli bir söz...
19un iki katı olan 38 yılında ölüyor...
Öldüğünde yaşı 19ün üç katı olan 57...
Türk milletinin kaderine, 1919-1938 arası tam 19 yıl hakim oluyor
Türk Dil Kurumuna (TDK) gönderilen sorular içinde anlamları en çok merak edilen adlar arasında Abdullah, Arda, Arin, Artun, Berfin, İlayda gibi isimler geliyor.
TDK'ye ait web sitesinde, çeşitli konularda gönderilen sorular da yanıtlanıyor. Web sitesinde yer alan ve ''sıkça sorulan sorular'' linkinde, sözler ve dil bilgisiyle ilgili yanıtların yanı sıra anlamları ve kökenleri merak edilen adlarla ilgili soruların yanıtları da yer alıyor.
KİŞİ ADLARI SÖZLÜĞÜ
Web sitesinde, çeşitli kaynakların taranmasıyla hazırlanmış kişi adları sözlüğünde erkek ve kız adlarının anlamlarına rahatlıkla ulaşılabiliyor.
Sözlükte, 3 bin 612 kız, 7 bin 230 erkek olmak üzere toplam 10 bin 842 adın anlamı ve kökeni bulunuyor.
MERAK EDİLEN ADLARIN ANLAM VE KÖKENLERİ
Anlamları ve kökenleri merak edilen adlar arasında Abdullah (Tanrının kulu), Arda (Hükümdar ya da kumandan asası, işaret olarak yere dikilen çubuk, Meriç ırmağı'nın Edirne yöresindeki önemli kollarından biri, Uygur yazılarında geçen çok eski bir Türk adı ve sonra gelen), Arin (Asya'da Yenisey bölgesinde kullanılan bir dil adı), Artun (Türkçe gururlu, kendine güveni olan, vakur, ayrıca sözün Uygur Türkçesinde kimyon anlamı da vardır) bulunmakta.
Sıkça sorulan adlardan bazıları ve anlamları ise şöyle:
Asel (Arapça olan ad bal ve cennetteki dört sudan biri), Baran (Türkçe yüksek, ulu, üzüm, meyve, ağaçlar ve bitkilerin dirisi, iri koç, güç, kuvvet,Farsça yağmur), Baver (Farsça tasdik, inanma, sağlam, pek doğru), Baykal (Yabani at, Orta Asya'da bir göl, deniz), Berfin (Farsça kardan, karla ilgili), Berşan( Farsça ümmet, bir peygamberin din ve kitabını kabul ve tasdik eden halk), Beyza (Arapça en beyaz, çok ak), Dilan (Farsça gönüller, yürekler), İlayda (Türkçe su perisi), İlber (Türkçe hükümdara bağlı yüksek devlet memuru, idareci), Jiyan (Farsça kızgın, hışımlı, kükremiş), Melisa (Yunanca'da oğul otu anlamında), Melsa (Arapça düz, pürüzsüz yer, şarap), Miran (Farsça beyler), Neva (Farsça ses, ahenk, nağme, refah, mutluluk, kuvvet, zenginlik, servet), Orçun (Türkçe ardıllar, halefler), Şilan (Moğolca padişah sofrası, şölen- Farsça unnab veya hünnap adlı meyve)
İlk Avukat Süreyya Ağaoğlu
İlk Başkan Prof. Dr. Türkan Akyol
İlk Başbakan Prof. Dr. Tansu Çiller
İlk Belediye başkanları Müfide İlhan, Sadiye Ardahan
İlk Büyükelçi Filiz Dinçmen
İlk Çöpçü Elif Yazgandır
İlk Danıştay başkanı Füruzan İkincioğulları
İlk Danıştay üyesi Şükran Esmerer
İlk Dışişlerinde görev alan Adile Ayla
İlk Dişhekimi Ferdane Bozboğan Erberk
İlk Doktor Safiye Ali
İlk Dünya güzeli Keriman Halis
İlk Eczacı Rukiye Kanat Arran
İlk Emniyet müdürü Feriha Sanerk
İlk Fotoğrafçı Semiha Es
İlk Gazeteci Selma Rıza
İlk Genel müdür Mükerrem Aker
İlk Hakim Suat Berk
İlk Haz. Genel Müdürü Aysel Gönül Öymen
İlk Hemşire Esma Deniz
İlk Hesap uzmanı Müşerref Çallılar
İlk Heykeltraş Sabiha Bengütaş
İlk Jet pilotu Leman Altınçekiç
İlk Karakol amiri Nevlan Kulak
İlk Kaymakam Özlem Bozkurt
İlk Kimyacı Remziye Hisar
İlk Makinist Seher Aytaç
İlk Milli eğitim müdürü Güler Karakülay
İlk Milli maç hakemi Lale Orta
İlk Muhtar Gül Esin
İlk Mühendis Sabiha Gürayman
İlk Müzeci Seniha Sami
İlk Orman mühendisi Binnaz Zehra Sert
İlk Petrol mühendisi Halide Ural Türktan
İlk Pilot Sabiha Gökçen
İlk Polis memuru Betül Diker
İlk Profesör Prof. Dr. Fazıla Şevket Giz
İlk Radyo spikeri Emel Gazimihal
İlk Rektör Prof. Dr. Safet Rıza Alpar
İlk Savcılar Işık Tüzünkan Koçhisaroğlu, N. Meliha Sanu
İlk Sayıştay üyesi Fahrünisa Etmen
İlk Sendika başkanı Dervişe Koç
İlk Subay Ülkü Sema Toksöz
İlk T.B.M.M. başkanvekili Neriman Neftçi
İlk TV spikeri Nuran Devres
İlk Vali Lale Aytaman
İlk Veteriner Sabire Aydemir
İlk Yargıtay üyesi Melahat Ruacan
İlk Yüksek İdare Mah. Bşk. Firdevs Menteşe
İlk Yüksek mimar Münevver Gözeler
İlk Yüksek mühendis Sabiha Ecebilge
İlk Zabıta memuru Afife İpek
İlk Ziraat mühendisi Nezahat Süer
Uydurma maille nette dolaşan feomidyum elementinin nimetine herkes inandı. Olmayan element parti başkanlarının bile diline dolandı.
Süper mıknatısmış!
Sanal alemin mumu yatsıda da sönmedi. Bunu hem kendisine, hem de cümle aleme kanıtlayan da, 30 yaşında genç bir Türk oldu. Bir gün evde canı sıkılan zeki adam, 'Feomidyum' elementi diye bir şey uydurup bunu tüm arkadaşlarına e-posta ile gönderdi. Sözde, feomidyumun süper mıktanıs üretiminde kullanılacak ve elektrik motoru üreterek petrolün pabucunu dama atacağı yazıyordu.
YÜZDE 74'Ü TÜRKİYE'DE!
ÜSTELİK bu elementin yüzde 74'ü Türkiye'deydi. Yalancı e-postaya göre şimdi her Türk'ün memleketini koruma vakti gelmişti. İşte bu sözlere inanlar da, kazma-kürekle feomidyum aradı. Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Osman Yumakoğulları ise, partisinin gençlik şöleninde feomidyum gerçeğinden söz etti. Oysa böyle bir element hiçbir zaman var olmadı, Türkiye bir yalana aldandı.
Tuvalete gitmeyen bilim adamının idrar torbası patladı. Nil'de 1 tavuk için 4 kişi boğuldu. Hırsız kadın nefesini tutup öldü
Ecel bu nerede, ne zaman ve nasıl yakalayacağı belli olmaz. Savaş, hatalık, kaza ve daha birçok nedeni var ölümün. Ancak bazen öylesi var ki nedenine inanmak zor. İşte meraklı araştırmacıların saptadığı bazı ilginç ölümler:
- Arjantin'de adam, öldürmeye karar verdiği karısını 23. kattan atar. Kadın elektrik tellerine takılır. Adam, karısının peşinden atlar. Ancak tellere tutunamaz, yere çakılıp ölür, karısı kurtulur.
- Mısırlı çiftçi, Nil Nehri'ne düşen tavuğunu kurtarmak için suya atlayınca girdaba yakalanır ve yardım ister. Kurtarmak için aralıklarla suya atlayan oğlu, kızı, ve karısı da aynı kaderi paylaşır. Tavuk kurtulur ama ardında 4 ölü bırakır.
- Iraklı terörist Khay Rahnajet, bombalı paketi postayla suikast adresine gönderir. Ancak yeterli sayıda pul yapıştıramadığı için, paket geri gelir. Bombayı unutup paketi açan terörist büyük bir patlamayla parçalanır.
- Danimarka'da 16. yüzyılda yemek sırasında sofradan ayrılmak hakaret sayılırdı. Bilim adamı Tycho Brahe, toplu yemekte içkiyi fazla kaçırıp tuvalete gidemeyince idrar kesesi patlar ve ölür.
- Macar Jake Fen, eşini korkutmak için kendisine asmış pozu verir. Eşini gören kadın bayılır. Kapıyı açık gören komşu onları ölü sanıp evi soyyar. Jake de kadına bir tekme atar. Ölü canlandığını sanan kadın, korkudan can verir.
- Makineden bedava soda almaya çalışan adam, aniden fırlayan kola kutusuyla hayatını kaybeder
- Güney Afrika'daki bir hastanede hastalar peş peşe ölür. Ölümlerin hepsi, cuma günleri 311 numaralı yoğun bakım odasında olur. Araştırdmada cuma sabahı odayı temizleyen görevlinin, solunum cihazının fişini çekip elektrik süpürgesinin fişini taktığı belirlenir.
- New York'ta araç çarpan bir kişi yara almadan kurtulur ve kalkıp şoföre bir şeyi olmadığını söyler. Yaklaşan bir kişi yerden kalkmaması halinde sigortadan para alacağını söyler. O da tekrar yattar. Ancak şoför gittiğini sanarak adamı ezer.
- Mağazada hırsızlık yaparken yakalanan San Diegolu kadın, polise 'Bırakmazsanız morarıncaya kadar nefesimi tutacağım' der. Bırakılmayınca da gerçekten ölünceye kadar nefesini tutar.
Sinema yıldızı Angelina Jolie, People dergisinin ''100 en güzel'' listesinde birinci sırada yer aldı.
8 aylık hamile olan Angelina Jolie, listede birinci sırada yer almasının yanı sıra derginin yarın yayımlanacak ''100 en güzel'' sayısının da kapak kızı oldu.
Bebeğinin cinsiyetini sır gibi saklayan ünlü yıldızın erkek arkadaşı Brad Pitt ve evlatlık iki çocuğunu da unutmayan dergi, Jolie-Pitt ailesini ''dünyanın en güzel ailesi'' seçti.
People dergisinin bu yıla kadar 50 ile sınırlı olan ''100 en güzel'' listesine Halle Berry, Julia Roberts, George Clooney, Scarlett Johansson, Kirstie Alley ve Ryan Seacrest gibi ünlü isimler de girdi.
Kronİk ya da uzun süreli bakım gerektiren hastalıkların tedavisinin evde yapılmasının, hastaların iyileşme sürecine olumlu katkı sağladığı bildiriliyor. Hastanede tedavi gören hastalarda anksiyete, depresyon ve performans azalması gibi yakınmaların, evde bakıma göre yüzde 24 daha yüksek olduğunu belirten Prof. Dr. Çiçek Fadıloğlu, ''Evde bakım sayesinde hasta, kendi evinin rahatlığını, özgürlüğünü hisseder. Uzun süre tedavi gerektiren birçok hastalıkta sağlık giderlerinin artması, hastanın hastanede tedavi olanağını giderek zorlaştırmaktadır. Evde bakım, direnci zayıflamış hastaları hastane enfeksiyonlarından korur'' şeklinde konuşuyor.
Stres, çalışma şartları, beslenme gibi nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan hassas bağırsak sendromu, ciddi rahatsızlıklara dönüşebiliyor.
SOĞUK HAVA DA TETİKLİYOR
SOĞUK hava, çalışma koşulları, rahatlamanın hemen sonrasındaki stres; IBS'yi (hassas bağırsak sendromu) tetikliyor. IBS, daha sonra ciddi rahatsızlıklara dönüşme (kanser, vb.) gibi bir risk taşımamakla beraber, hastaların yaşam kalitesini ciddi şekilde etkiliyor. Bu belirtilerden karın ağrısı ve şişkinlik genellikle tüm hastalarda görülürken, bağırsak alışkanlıkları değişiklikleri, bazı hastalarda kabızlık, bazılarında ishal olarak ortaya çıkarken, her 2 şikayeti de zaman zaman yaşayan hastalar da vardır.
Karın ağrısı, şişkinlik/gaz ve ishal/kabızlık gibi problemleri sık yaşayanlara birkaç öneri:
* Rahatsızlığınızı artırdığını düşündüğünüz yiyeceklerden uzak durun.
* Sık sık ama az yiyin.
* Bol su için.
* Bitki çaylarını tercih edin.
* Gaz yapan yiyecekleri az tüketin.
* Daha çok egzersiz yapın.
* Stresten uzak durmaya çalışın.
* Sigara kullanıyorsanız bırakın.
* Alkol alımında limitleri aşmayın.
EĞER ailenizden birini kalp krizine kurban verdiyseniz, daha dikkatli olmalısınız. Çünkü yapılan araştırmalar sonrasında ailesinde kalpten ölümlerin olduğu kişiler, kalp krizi riskine daha yakın. Ani kalp ölümlerinin kader olmadığını belirten uzmanlar, "Eğer ailenizde ani kalpten ölen birisi varsa, hemen doktora gidin. Böylelikle riski azaltmış olursunuz" dedi. Dış etkenlerin genetik faktörleri de etkilediğini belirten uzmanlar, şu uyarılarda bulundu: Bilindiği gibi sigara ve stres, kalbin en büyük düşmanı. Sporsuz bir hayat ve yağlı besinler de kalp krizini tetikliyor. Bu etkenlere bir de genetik eklenince, ani ölümler kaçınılmaz oluyor.
Sebze hormonu "fitoöstrojen" içeren nohut ile içinde elajik asit bulunan üzümün, menopozun olumsuz etkilerine karşı koruyucu özellikleri bulunuyor. Sadece 2-3 adet kuru erik yemenin bile vücudun ihtiyacı olan antioksidanları karşıladığı, idrar yolları kaslarını rahatlattığı, bunun da kolon kanserine karşı koruduğu bildiriliyor. Ayrıca, yüksek orandaki bor minerali ile menopozdaki kadınlarda östrojen seviyesini dengede tutuyor.
* Nohut: Sebze hormonu 'fitoöstrojen' içerir. Bunlar östrojenin vücuttaki etkilerini dengeler ve menopozun yarattığı etkilere karşı korur.
* Kola: Kafein vücudun yorgunluğunu alır ve konsantrasyonu sağlar.
* Üzüm: İçerdiği 'elajik' asit sayesinde menopozun neden olduğu kemik erimesine karşı korur. Kandaki östrojen seviyesini yükselterek de menopoz semptomlarını en aza indirir.
* Kuru erik: Sadece 2-3 adet yemek dahi vücudun ihtiyacı olan antioksidanları karşılar. İdrar yolları kaslarını rahatlatır. Bu da kolon kanserine karşı korur. Demir, A vitamini, B6 vitamini ve potasyum içerir. İçerdiği yüksek orandaki bor minerali sayesinde menopoz dönemindeki kadınlarda östrojen seviyesini dengede tutar.
* Tatlı patates: Adrenal salgılayan bezleri güçlendirerek vücuda enerji sağlanmasına yardımcı olur. Fosfor, magnezyum, kalsiyum, C vitamini, potasyum ve folik asit içerir.
Egzersiz ilaç kadar etkili
ABD'de, egzersiz ve kalp sağlığı ile ilgili yapılan yeni bir araştırmada, egzersizin ilaç kadar etkili olduğu belirlendi. Araştırmada egzersizin kan dolaşımını hızlandırarak, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterolün yol açabildiği iltihaplanmayı engellediği ortaya çıktı. Egzersiz sırasında, kanın damar cidarlarına basınç yaparak dolaşımı sağladığını belirten uzmanlar, aynı etkiyi steroid ilaçlarının sağlayabildiğini söylediler. Uzmanlar, egzersizin hem kolesterol düşüren ilaçlar kadar etki ortaya koyabildiğini hem de herhangi bir yan etkiye meydan vermeden kalp sağlığını koruduğunu belirtiyor.
Kansızlık 'huzursuz bacak sendromu'na yol açabiliyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Ebru Parlayan, uykuya dalmayı geciktiren veya uykuyu bölen, özellikle geceleri ağrı, karıncalanma, uyuşma ve çekilme şeklinde ortaya çıkan huzursuz bacak sendromuna kansızlığın sebep olabileceğini belirtti. Değişik araştırmalarda, demir eksikliği anemisi olanlarda hastalığa daha sık rastlandığını ortaya koydu.
FAZLA A vitamininin kemikleri zayıflattığı ve kırılma riskini 7 kat artırdığı bildirildi. İsveçli bilimadamları tarafından erkekler üzerinde yapılan geniş kapsamlı araştırmanın sonuçlarının, daha önce kadınlar üzerinde yapılan, yüksek oranda alınan A vitamininin kalça kırıklarına ve kemiklerin zayıflamasına yol açtığını ortaya çıkaran 3 araştırmayı doğruladığı belirtildi. Uzmanlar, 2 bin 322 erkek üzerinde yapılan ve 30 yıllık bir süreyi kapsayan araştırmada, günde 1.5 miligramdan fazla alınan A vitamininin tehlikeli olabileceğine dikkati çekti.
ÇİNKONUN ağır ishal olan çocukların ölüm oranını önemli ölçüde düşürdüğü ortaya çıktı. Bangladeş'te yapılan uluslararası bir araştırmada, ağır ishal olan 3 ila 59 aylık 8 bin 70 çocuğa 2 hafta süreyle oral rehidrasyon (şeker ve tuz karışımı) tedavisinin yanı sıra 20 miligram çinko verildi. Hastalık belirtilerinin daha hızlı gerilediğini tespit eden bilim adamları, ölüm oranının yarıya düştüğüne tanık oldu. Bu nedenle uzmanlar, bu rahatsızlık sırasında aşırıya kaçmadan çinko takviyesi yapılacağını söylüyor.
BY-pass ameliyatı geçirdikten 1 ay sonra depresyon geçiren erkekler, 5 yıl sonra göğüs ağrısı ve kalp sorunlarıyla karşılaşabiliyor. İngiliz bilimadamları, depresyonun sebep olduğu kalp sorunlarının 5'inci yılda ortaya çıktığını belirterek, by-pass ameliyatından 1 ay sonra depresyona giren erkeklerde 5 yıl sonra şiddetli göğüs ağrısının görüldüğünü bildirdi. By-pass ameliyatından 1 ay sonra depresyona giren erkek hastalarda, depresyona girmemişlere oranla 5 yıl sonra daha fazla kalp sorunu bulunduğu kaydedildi.