BiR-DOST

BiR-DOST

Admin
13.01.2008
Genel Kurmay Başkanı
525.784
Hakkında

  • kas hastalıkları nelerdir - motor siniri tutan hastalıklar - çevresel siniri tutan hastalıklar - kas hastalıklarının tedavisiKas hastalıkları vücudumuzu hareketini sağlayan kaslarda meydana gelen rahatsızlıkların genel adıdır. Genelde bütün rahatsızlık türlerinde en önemli bulgu kuvvetsizliktir, bunun yanı sıra kramp, ağrı ve kas sertliği de görülebilir.

    Kas hatalıkları geniş bir grubu kapsamaktadır ve bunların bazıları genetik temelli ya da doğuştan gelebileceği gibi bazıları ise ileri yaşlarda ortaya çıkabilir. Genetik temelli kas hastalıklarında genellikle ana sebep kas lifini çevreleyen zardaki protein eksikliğidir. Bunun sonucunda zamanla kas lifleri giderek güçsüzleşir ve azalır. Genetik temelli olmayan durumlarda ise ana sebep bağışıklık sisteminin neden olduğu hastalıklardır. Bunun yanı sıra, kasa zararlı ilaçlar, tiroid bozuklukları da bu tür hastalıklara neden olabilirler. Türkiye'de akraba evliliklerinin fazla olması kas hastalıklarının görülme sıklığını arttırmaktadır.

    Kas hastalıklarının genel sınıflandırılması; motor siniri tutan hastalıklar, çevresel siniri tutan hastalıklar, sinir-kas kavşağını tutan hastalıklar ve kasları tutan hastalıklar olarak ayrılır.

    Motor Siniri Tutan Hastalıklar: Beyinden kaslara giden emirin ulaştırılamadığı durumlarda ortaya çıkan hastalıklardır. Bunun sonucunda kaslarda erime meydana gelir. Genetik olabildiği gibi yetişkinlikte de ortaya çıkabilir.

    Çevresel Siniri Tutan Hastalıklar: Omurilikten çıkarak diz bölgesi ve altındaki kaslara veya ellere giden kaslardaki sinirlerin emirleri iletememesi sonucu ortaya çıkan durumlardır.

    Sinir-Kas Kavşağını Tutan Hastalıklar: Omurilikten kaslara gönderilen emirlerde sinir-kas birleşimindeki sorunlardan dolayı ortaya çıkan hastalık grubudur. Bu hastalıklar belirli kas gruplarını tutabileceği gibi tüm kasları da etkileyebilir.

    Kasları Tutan Hastalıklar: Kaslardaki sorunlardan dolayı ortaya çıkan hastalıklar bu gruba girer. Bu hastalıklarda kendi içlerinde gruplara ayrılır.

    Genellikle kas aktivitelerindeki azalmalar ile hastalıklar kendini belli eder (yüksek yerlere uzanma da zorluk, oturduğu yerden kalkamama, çocuklarda yürüme yaşının gecikmesi vb.). Bunların yanı sıra kramp ve kas ağrıları da görülebilmektedir. Hastalığın türüne göre etkilenen kaslar farklılık göstermektedir.

    Hastalıkların tedavisinde hastalığa neden olan durumun belirlenmesi gerekir. Eğer kullanılan ilaçtan kaynaklı bir sorunsa ilaç kesilmelidir. Aynı zamanda kesin tedavisi olmayan hastalıklarda fizik tedavi uygulamaları önemli yer tutmaktadır.

    alıntı
#18.10.2015 17:19 1 0 0
  • dolgu nasıl yapılır - diş dolgusu seçimi - diş çürükleri - diş dolgu maddeleriAğız sağlığı ve ağız bakımı atlanmaması gereken ayrıntılar zinciridir. Erken davranılıp tamamen kaybedilmeyen dişlerin eski işlevine dönebilmeleri için uygulanan yönteme "dolgu" adı verilir.

    Dolgu tedavisi hastaların doktor ziyaretlerinin başında gelir. Fazla ayrıntı içermeyen, basit sayılabilecek bir işlemdir.

    İlk basamakta doktor tarafından dönen bir aletin ucuna küçük uçlar takılarak çürük diş güzelce temizlenir. Bu işlemin eksiksiz şekilde yapılması önemlidir.

    Çürük küçükse dolgu malzemesine geçilebilir ancak çürük büyükse sıcak ve soğuk hassasiyetinin yaşanmaması için koruyucu bir tabakayla izolasyon sağlanır.

    Dolgu maddesi doktor tarafından seçilir. Alternatifler arasında gri dolgu, ışılı dolgu ve kompozit dolgu vardır.

    Dolgu seçiminde doktor çürük dişin nerede olduğuna bakarak karar verir. Eğer çürük diş ön tarafta ise kötü bir görüntü oluşturmamak için ışınlı dolgu kullanılır. Eğer çürük diş arka tarafta ise izolasyonu daha kolay ve daha dayanıklı olduğu için gri dolgu kullanılır.

    Son dönemde hem ön tarafta hem arka tarafta daha estetik durduğu için ışınlı dolgu malzemeleri kullanılmaktadır. Özelliklerinin geliştirilmesiyle ışınlı dolgular da gri dolgular kadar dayanıklı hale gelmiştir.

    Malzeme seçiminden sonraki basamak uygulama basamağı.

    Küçük dolgular için iğne yapmaya gerek yoktur. Ancak büyük dolgularda mutlaka anestezi uygulanmalıdır.

    İğne yapıldıktan sonra çürük diş bölgesinin uyuşması için 10 - 15 dakika beklemek gerekmektedir.

    Bu aşamadan sonra dolgu maddesi ısıyı dişe iletmemesi için biraz önce temizlenmiş çürük tabanına doktorun tercihine göre kalsiyum hidroksit ya da cam iyonomer yerleştirilir.

    Eğer gri dolgu yapılacaksa doğrudan gri dolgu malzemesi kaviteye yerleştirilir. 2 saat süreyle herhangi bir şey yenmemesi gerekmektedir.

    Eğer çürük dişe kompozit dolgu uygulanacaksa diş minesine asit sürülür. Bu sayede dolgunun dişe yapışması sağlanır.

    Daha sonra asit, su yardımıyla güzelce temizlenir. Kavite güzelce kurutulduktan sonra dolgu doldurulur.

    Kavite (dolgu malzemesinin doldurulacağı temizlenmiş bölge) içine dolgu malzemesi kat kat doldurulur. Ve iyice sertleşmesi sağlanır.

    Fazlalıklar frezlerle törpülenir. Bu sayede dolguda pütürlü yüzey kalmamış olur.

    Oklüzyon artikülasyon kağıtlar hastaya ısırtılır ve dolgunun yüksekliği ölçülür.

    Böylece dolgu işlemi tamamlanmış olur.

    alıntı
#18.10.2015 17:15 1 0 0
  • kolesterol nedir - kolesterol yüksekliği - kolesterol yükselmesinin sebepleri - kolesterol nasıl düşerKolesterol bir yağdır. Bu yağ hücre yapısının inşa edilmesinde kullanılan, enerji üretimine katkı sağlayan ve balmumuna benzeyen bir yağdır. Vücudumuz kolesterolü kendi ihtiyacı kadar üretir. Aynı zamanda yediğimiz besinler de vücudumuza kolesterol girişini sağlar. Yüksek kolesterol bir zaman sonra yapısı gereği damarlarda birikmeye başlar.

    Yüksek kolesterol belirtileri nelerdir?

    Yüksek kolesterol semptomlarla kendini göstermez. Bu nedenle kısa sürede farkına varılması çoğu zaman zordur. Kolesterol çoğu insan tarafından ciddiye alınmaz ancak kalp krizi ve felcin tetikleyicisi maalesef yüksek kolesteroldür.

    İnsan vücudunda HDL (iyi kolesterol) ve LDL (kötü kolesterol) olarak iki kolesterol bulunur. İyi kolesterol damarlardaki plak tabakalarını temizlerken kötü kolesterol damarda birikerek tıkanmalara ve kan dolaşımı sorunlarına neden olur.

    Kolesterolün tehlikeli yönü kötü kolesterolü olan kişilerin bu durumu erken fark edememeleri ve bu yüzden de uzun yıllar kötü kolesterol seviyelerinde yaşasalar bile damar ya da kalp rahatsızlığı yaşayana kadar bu durumun farkına varamamalarıdır.

    Yüksek kolesterol bir hastalık olarak görülmez, günlük yaşamı etkilemez. Başlıca belirtileri:

    Ciltte meydana gelen sarı lekeler,

    Göz altında oluşan ve giderek belirginleşen siyah halkalar,

    Gözün beyaz bölümünde görülen sarı lekecikler,

    Terin ve nefesin olağandan farklı olarak ağır kokması,

    Ağızda hissedilmeye başlanan acılık hissi,

    Kronik hale gelen baş ağrısı ve sürekli olarak başın arka bölümünde ağırlık hissi.

    Kolesterolünüzün yükselip yükselmediğini öğrenmek gayet basit. Bir sağlık kuruluşunda yaptıracağınız kan tahlili size kolesterolünüz hakkında bilgi verecektir. Yaptırdığınız kan tahlili sonucunda karşınıza üç değer çıkacak. Total kolesterol, HDL ve LDL kolesterol. Bu kolesterol değerlerinin belirlenen değerler arasında olması bir problem olmadığı anlamına gelir. Eğer bu değerlerden bazıları yüksek ya da alçaksa ilk önce beslenmenizi düzenleyerek; kritik bir eşikte ise ilaç tedavisiyle kolesterolünüz kontrol altına alınır.

    alıntı
#18.10.2015 13:47 1 0 0
  • siroz nedir - siroz hastalığı - alkolün zararları - siroz belirtileri - siroz nedenleriKaraciğer vücutta kimya fabrikası gibi çalışan bir organdır. Kan şekerinin düzenle sokulmasından, yağ, şeker ve proteinlerin birbirine dönüşmesine kadar çok sayıda görevi vardır.

    Karaciğer hücreleri düzenli bir şekilde dizilmiştir. Ancak bazı dış uyaranlar nedeniyle bu düzen bozulabilir.

    Başta alkol tüketimi olmak üzere hepatit türü hastalıkların sonucunda karaciğerin yapısı düzensizleşir ve hücreler zarar görmeye, ardından da yok olmaya başlar. Hücrelerin yok olmasıyla beraber karaciğer küçülür ve eski görevlerini yerine getiremez hale gelir.

    Vücudun kimya fabrikası dediğimiz organın bozulması hayati tehlikeye yol açan önemli bir sorundur. Bundan dolayı iyileşmesi imkansız olan siroz hastalığı ortaya çıkar. Siroz hastalığı taşıyan bir karaciğer küçülmüştür ve pütürlü bir yapıya sahiptir. Kaybedilen karaciğer hücrelerinin yerine yeni hücre üretimleri gerçekleşir fakat bu üretim dağınık ve aşırı miktardadır. Bu duruma bağlı olarak da bağ dokusu bütün karaciğere dağınık bir şekilde yerleşmiştir.

    Siroz bütün ırklarda rastlanan yaygın bir hastalıktır. Siroz ve bu hastalıkla ortaya çıkan ölüm oranı alkol alışkanlığına paralel olarak çoğalmaktadır. Siroz, genellikle alkol kullananların hastalığıdır. Siroz erkeklerde daha sık görülür, bu istatistikte erkeklerin daha çok alkol alma alışkanlığının rolü vardır. Siroz en çok 40 - 60 yaşlar arasında rastlanır. Sirozdan ölen kişilere yapılan otopside karaciğer normalden küçük bulunmuştur. Üzeri yumrulu, kıvamı ise serttir.

    Bazen siroz, uzun seneler belirtisiz kalıp, bir kontrol esnasında, bir ameliyatta veya otopside tesadüfen teşhis edilebilir. Bu duruma gizli siroz da denilebilir. Siroz hastalığında çok çeşitli ve değişik belirtilere ve klinik bulgulara rastlansa da bunların çoğunluğu, ya karaciğer yetmezliği ya da portal hipertansiyon neticesidir.

    Siroz Hastalığının Bilinen Belirtileri:

    Yorgunluk,
    Kolay berelenme,
    İştah kaybı,
    Ateş,

    alıntı
#18.10.2015 13:10 1 0 0
  • göz tansiyonu nedir - glakom nedir - göz tansiyonu sebepleri - glakom tedavisiGözün ön kısmında kornea ve göz merceği adllı iki önemli doku bulunur. Keskin ve aynı zamanda net bir görüş için ışığın bu dokulardan hiçbir şekilde kayba uğramadan geçmesi şarttır. Işığın kayba uğramadan geçmesi için bu dokularda kan damarları bulunmaz. Ancak bu dokularda bulunan hücreler de yaşamlarını devam ettimek için vücudumuzda bulunan diğer hücreler gibi oksijen ve besin maddelerine ihtiyaç duyarlar.

    Diğer dokularda kan dolaşımının yaptığı bu görevi gözün içinde ‘’ göz içi sıvısı ’’ denen özel bir dolaşım sistemi gerçekleştirir. Bu sıvının her iki saatte bir kendini yenilemesi gerekir. Glokom ( göz tansiyonu ) adı verilen hastalıkta sıvının göze girişinde bir sorun yoktur, ancak gözü terk etmesine yardımcı kanal sistemi bozulmuştur. Bu nedenle de sıvı gözde birikir ve göz içinde basınç yükselir. İşte bu duruma "göz tansiyonu " adı verilir.

    Göz tansiyonu, artan basınç nedeniyle göz sinirlerine zarar verir. Hasar gören sinir hücreleri yavaş yavaş görme kaybını doğurur. Eğer tedavi gerçekleşmezse en sonunda görme kaybı %100’e ulaşır. Görme kaybı ise çevreden merkeze doğru gerçekleşir.

    Göz tansiyonunun bazı çeşitleri vardır. Bu hastalık genelde ilk dönemlerinde belirti vermez ve hastalar tarafından sadece görme kaybı ortaya çıktıktan sonra farkedilir. Ortalama 40 - 45 yaşlarından sonra ortaya çıkar ve ilk belirtisini göz içi basıncının artmasıyla gösterir. Eğer görme kaybı başlamışsa bu durumun geri dönüşü olmaz. Bu nedenle düzenli göz muayenesi erken tanı açısından oldukça önemlidir.

    Göz tansiyonu erken dönemindeyse herhangi bir belirti vermez. Hastalık oldukça yavaş ilerler. Ayrıca çevreden merkeze doğru bir kayıp gerçekleştiğinden belirli bir görme alanında gerçekleşen kayıp farkedilmez. Erken teşhis ile göz tansiyonunun ilerlemesi durdurulabilir. Ancak bunun için iyi bir göz muayenesi şarttır.

    alıntı
#18.10.2015 13:07 1 0 0
  • kulunç nedir - kulunç nasıl oluşur - kulunç nasıl geçer - kulunç ağrısıÖzellikle omuzlarımızda fazla çalışmaktan, stresli bir yaşamdan arta kalan ağrılar olur. Bazı durumlarda aşırı geriliriz ve bir daha gevşeyemeyiz. İşte bu durumun bir hediyesi olarak vücudumuzun belli bölgelerinde kulunçlar oluşur. Hemen hemen her insanda kulunç vardır ve her insan etrafındakilere ağrıyan yerlerine masaj yaptırmaya çalışır. Çünkü kulunç ağrılı bir dönem geçirmenize sebep olur. Bu durumu da masajla hafifletmeniz mümkündür.

    Genel anlamıyla kulunç kol, bacak, omuzlar ya da gövdemizde sebebini tam açıklayamadığımız ağrılardır. Tıpta bu ağrıların sebebini stres durumlarında gerilip bir daha gevşeyemediğimiz için oluştuğu düşünülmektedir. Tıp dilindeki ismi fibrositistir. Halk arasında kulunç olarak bilinir. Hemen hemen her insanda olan, sık karşılaşılan ağrılı bir durumdur. Genellikle sırt ve omuz bölgesindeki ağrılar olarak karşımıza çıksa da kasın olduğu her yerde görülmesi mümkündür. Romatizma şikâyetiyle doktora giden insanların yüzde onunda kulunç olduğu tespit edilmiştir.

    Kulunç; adalemiz içinde oluşan sert nodüller yani düğümcükler ve şeritlerdir. Kulunç ağrısının bazı noktaları vardır ve ağrı buradan tetiklenir. Bu noktaya ağrı için tetik noktası denir. Tetik noktalarında ağrı daha fazla hissedilir. Tetik noktasına baskı uygulamakla, hareketsiz bir yaşamla, ağır egzersizlerle ağrı daha fazla artar ve dayanılmaz bir hal alır. Hafif egzersizler yapmanız ağrınızı azaltacaktır.

    Kulunç ağrısının tehlikeli veya zarar verici bir durumu yoktur tabi çektiğiniz ağrıyı saymazsak. Bu yüzden vücudunuzda oluşan kulunçları büyütmeyin. Ağrınızı azaltmak için ağrıyan bölgenizi lokal sıcaklık uygulayabilirsiniz. Örneğin; ağrıyan bölgenize sıcak bir havlu yerleştirmeniz ağrınızın azalmasına yardımcı olacaktır. Bunun yanında kas ve sinir gevşetici ilaçlar kullanarak gerilen kaslarınızı rahatlatabilir, ağrınızı azaltabilirsiniz. Bunların yanında kulunç ağrılarınızı azaltabilmek için masaj veya akupunktur seçeneklerini de gözden geçirebilirsiniz.

    alıntı
#18.10.2015 13:02 1 0 0
  • panik atak nedir - panik atak sebepleri - panik atak belirtileri - panik atak tedavisiHerkes paniğin nasıl bir his olduğunu bilir. Belli durumlarda paniğe kapılmak da son derece normal bir durumdur. Sınavda, trafikte, gece geç saatlerde eve dönerken birçok durumda panik duygusu yaşanır. Panik atak ise normal panik duygusuna benzemekle birlikte birkaç yönden farklılık gösteren bir durumdur. Aniden gelen panik hissi, çok kuvvetli bir biçimde hissedilir. Beklenmedik bir şekilde aniden ortaya çıkan bu panik hissi kişilerde büyük bir korkuya neden olur.Panik atak nöbetleri kişiden kişiye farklı şekillerde ortaya çıksa da genel olarak çok kötü bir şeyin gerçekleşmek üzere olduğu hissi korkunun nedenidir.

    Bir çok kişide hayatın belirli dönemlerinde panik atak geçirebilir. Bazı kişilerde sadece bir defa görülen panik atak, bazı kişilerde uzun seneler boyunca devam edebilir. Panik atak toplumda sıkça görülür. Bu ciddi bir ruhsal bozukluğun ya da fiziksel bir hastalığın sonucu değildir.

    Bazı fiziksel koşullar, panik atakta görülen belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilir.

    Birbiriyle etkileşimli ilaçların aynı anda alınması
    Aşırı kafein tüketimi
    Tiroit kaynaklı problemler
    Gebelik
    Düşük kan şekeri seviyeleri

    Panik Atağın Belirtileri Nelerdir?

    Panik atak belirli bir durumdun gerçekleşmesi durumunda ortaya çıkabileceği gibi, belirli bir nesneye karşı tepki olarak fobi şeklinde de görülebilir.

    Fiziksel Belirtiler

    Kalp çarpıntısı ve düzensiz kalp atışları
    Nefes almada zorluk,
    Kafa içinde zonklamaya benzer his
    El ve ayaklarda uyuşma ya da karıncalanma
    Bayılacakmış gibi hissetmek

    Düşünceler

    Büyük bir dehşet ve korku hissi
    Kalp krizi geçirdiği düşünmek
    Bayılacağını ya da nefessiz kalarak boğulacağını düşünmek
    Delirdiğini ya da öleceğini düşünmek
    Kontrolünü yitirdiğini düşünmek

    Bu düşüncelerin hiçbiri gerçekten olan şeyler değildir.. Kişi sadece bunların olabileceğini düşünür.

    Panik Atağa ne Sebep Olur?

    Panik atakta yaşanan hisler korkunun aşırı şekilde hissedilmesinden kaynaklanır. Korku tüm canlılar için, -tehdit unsurlarına karşı vücudun hayatta kalmak için verdiği doğal bir tepkidir. Kişiyi, savaşma ya da kaçma tepkilerine yönlendirir. Korku esnasında vücudun kan dolaşımı artar, kaslara daha fazla oksijen sağlanır, sindirim durur. Vücut, tüm fonksiyonlarıyla tehdit unsuruna konsantre olur. Tüm bunlar vücudun herhangi bir tehdit altında oluşturduğu doğal savunma mekanizmasıdır. Bir nevi vücudun tehditlere karşı verdiği alarmdır.

    İşte panik atakta olan şey de budur. Vücut fiziksel bir tehdit unsuru varmış gibi davranır ve alarm vermeye başlar. Ancak normalde böyle bir saldırı durumu yoktur. Panik seviyesini tetikleyen başlıca durumlar şunlardır.

    Strese neden olan olaylar ve kişilerin endişe seviyesini yükselten faktörler
    Sağlıkla ilgili yoğun endişeler.
    Ani ölümler
    Üstesinden gelinememiş ve bastırılmış duygular
    Kalıtımsal faktörler
    İlaç kullanımı

    alıntı
#13.10.2015 23:03 1 0 0
  • soğuk alerjisi nasıl oluşur - soğuk alerjisi sebepleri - soğuk alerjisi belirtileri - soğuk ürtikeriİnsanların bağışıklık sistemi zayıfladığı zaman vücut reaksiyon vermeye başlar. Hava sıcaklığının belirgin bir şekilde düştüğü zamanlardaki rahatsızlığa soğuk alerjisi adı verilir. Eğer bir kimsenin soğuğa karşı alerjisi varsa soğuk hava ya da yüzeye temas ettiklerinde kaşıntı, yanma gibi problemler görülür. Alerjinin olduğu bölge eğer ısınırsa daha da kötüleşmeler meydana gelir. Bu duruma soğuk ürtikeri ismi verilir. Soğuk alerjisi olan kimsenin soğuktan kaçınması gerekir, aksi takdirde vücutta çeşitli belirtiler görülür.

    Soğuk Alerjisinin Belirtileri Nelerdir?

    Citte kızarıklıkların oluşmasına neden olur. Ayrıca soğuk alerjisi sonucunda deride döküntüler de meydana gelebilmektedir.
    İleri seviyede görülen soğuk alerjilerinde bayılma gibi durumlarla karşılaşılabilir. Hatta ölümle sonuçlanabilen durumlar da gözlenmektedir.
    Soğuk hava karşısında görülen reaksiyonlardan biri de nefes darlığı problemidir. Bunun sonucu olarak da kalp atış hızında yükselmeler ve düzensizlikler meydana gelir.
    Karın bölgesinde ağrılar görülür. Ayrıca soğuk alerjisinin mide bölgesinde ülserlerin de görülmesini tetiklediği saptanmıştır.
    Soğuk alerjisi sonucunda solunum sisteminde bazı rahatsızlıkların görülmesi mümkündür. Astım hastalılığı tetikleyebildiği belirlenmiştir.
    Hapşırma, gözlerde sulanma ve burun bölgesinde oluşan tıkanıklar belirtilerdendir.
    Soğuk alerjisinin görüldüğü bölgelerde yanmalar görülür.
    Kan düşüklüğünün meydana gelmesine yol açar. Kan basıncında meydana gelen bu düşüşün baş dönmesinin görülmesine neden olması mümkündür.
    Soğuk alerjisi cilt üzeride şiddetli kaşıntılara yol açmaktadır.
    Boğaz bölgesinde şişmelerin oluşmasına yol açtığı gibi dil ve dudak bölgelerinde de şişliklerin meydana gelmesi mümkündür.
    Alerjik reaksiyon soğuk bir yüzey ile temas edildiğinde etkilerini hemen göstermeyebilir. Ama soğuk bölgeden etkilenen yerin bir süre sonra sıcaklığı artabilir. Sıcaklık yükseldikten sonra ısınan bölge kötüleşir.

    Soğuk alerjisi soğuk ile temas edilen durumlarda gözlendiği için kaçınmanın en iyi yolu soğuk şeylere karşı daha dikatli olmaktır. Belirtiler kendini göstermeye başladığında doktora görünmek faydalı olacaktır. Aksi takdirde istenmeyen olumsuz sonuçların görülme riski vardır.

    alıntı
#13.10.2015 22:48 1 0 0
  • balık zehirlenmesinin sebepleri - balık zehirlenmesi belirtileri - balık zehirlenmesinde ilkyardımSu ve su ürünleri tüketmek sağlığımız için oldukça önemlidir. Balık etinin insan bedenine sağladığı birçok fayda mevcuttur. Ancak balık tüketirken de dikkat etmemiz gereken bazı önemli noktalar var. Aksi takdirde ciddi tehlikle içeren balık zehirlenmeleri ile karşı karşıya kalabiliriz.

    Balık Zehirlenmelerine Yol Açan Faktörler

    Çeşitli sanayi atıklarının, yağmur sularının ve denizyolları taşımacılığının olumsuz etkileri denizleri ve su ürünlerini ciddi anlamda etkiliyor. Sanayi atıkları suya karışarak çinko ve bakır zehirlenmelerine yol açıyor. Ayrıca su ve su ürünlerinin muhafaza edildiği yerlerin son derece hijyenik olması gerekiyor. Su ve su ürünleri tüketilmesi esnasında hijyenik, kaliteli ambalaja sahip, sıkı bir sağlık kontrolünden geçirilmiş balıklar tercih edilmeli. Su ve su ürünlerinin tüketilmesinde dikkat edilmesi gereken bir başka husus ise, balıkların taze olarak tüketilmesidir. Bayatlamış besinler insan sağlığı için oldukça zararlıdır. Tüm bu hususlara dikkat edilmediği takdirde sonu ölümle sonuçlanan zehirlenmeler meydana gelebilir.

    Balık Zehirlenmelerinin Belirtileri

    Balık zehirlenmeleri meydana geldiğinde hastanın vücudunda meydana gelen birçok belirti mevcuttur. Bu belirtiler; şiddetli mide bulantıları, kusma, yüksek ateş, bayılma, titreme, el ve ayaklarda karıncalanma hissi, karın ağrıları, midede oluşan şiddetli kramplar, şiddetli ishal, yorgunluk hissi ve baş dönmesi şeklinde sıralanabilir. Çok ağır vakalarda ise hastada şok meydana gelir ve vücudun çeşitli yerleri uyuşarak, kramplar oluşur.

    Balık Zehirlenmelerinde İlk Yardım

    Zehirlenmenin şiddeti çok fazla ise ve hastanın vücudunda ciddi tepkimeler oluştuysa hasta mutlaka doktora götürülmelidir. Hafif şiddetli zehirlenmelerde ise yapılacakların başında hastanın kusturulması gelir. Hastanın kusturularak, onu zehirleyen besin artıklarından kurtulmasını sağlamak gerekir. Hasta kusturulduktan sonra hastaya bol sıvı takviyesi yapılmalıdır. Hasta bol su içerek hem zehirli besinleri idrar yoluyla dışarıya atar hemde vücudun kaybettiği su kaybını geri alır. Hasta zehirlenmeden bir kaç gün sonra olabildiğince hafif yiyeceklerle beslenmeye özen göstermelidir. Ağır, yağlı ve soslu besinler iyileşme sürecini yavaşlatır ve midenin daha fazla hasar görmesine neden olur. Bu süreçte hafif çorbalar ve taze sebze – meyveler tüketilmelidir.

    alıntı
#13.10.2015 22:43 1 0 0
  • gaz sorunu - gazlanma sebepleri - midede gaz problemi - bağırsak gazları nasıl önlenirYediklerimize ve içtiklerimize dikkat etmeliyiz. Sağlıklı beslenmeliyiz.

    Kuru baklagilleri ıslattığımız suyu, yemeği pişirirken kullanmayalım. Suyun kullanımı gaz oluşumunu arttırır.

    Potasyumdan zengin besinler tüketmeye dikkat edelim.

    Sebze ağırlıklı beslenip, karbonhidratı az ve neredeyse yok denecek kadar az şeker tüketmeliyiz.

    Probiyotik ve prebiyotik besinler tüketmeliyiz. Örneğin kefir, kımız, boza, şalgam suyu, evde yapılmış turşu.

    Haftada 1-2 kez sarımsak yutmak ya da sarımsağı rendeleyip suya karıştırarak içmek.

    Sabah ve akşam aç karnına kefir içmek.

    Akşam yemeklerinde ev yapımı turşu tüketmek.

    Pişmiş sebze ve meyveler gaz oluşumunu azaltır.

    Melisa, anason, meyan, zencefil, havlıcan, ada çayı, papatya yağı bağırsaklardaki gazı giderir.

    Mide ve Bağırsaklarda Oluşan Gaza Bağlı Problemler Nelerdir ?

    Sık sık geğirme.
    Çok gaz çıkarma.
    Karında aşırı şişkinlik.
    Karın ağrısı ve huzursuzluk.
    Mide ağrısı.

    Not: Yaşadığınız sorunlar başka hastalıklarında habercisi olabileceğinden öncelikli olarak doktora başvurmanızda fayda var.

    alıntı
#13.10.2015 20:04 1 0 0
  • midede gaz - bağırsakta gaz - gazlanma sebeplereri - hazımsızlık - gaz yapan yiyeceklerBağırsakların düzensiz çalışması ve bağırsak hareketlerindeki düzensizlik gaz sıkışmasına neden olur. Herkesin zaman zaman yaşadığı ve toplumda en sık rastlanan şikayetlerden biridir.

    Mide ve Bağırsaklarda Neden Gaz Oluşur ?

    Gazın oluşmasının en büyük nedenlerinden biri sağlıksız beslenmedir.
    Fazla karbonhidrat tüketimi.
    Yiyeceklerin hızlı ve çiğnenmeden yenmesi.
    Öğün atlama. Öğünde fazla yemek tüketimi.
    Sigara ve alkol kullanımı.
    Hareketsizlik ve stres.
    Yemek sırasında çok konuşulmasından dolayı hava yutulması.
    Sakız çiğnerken hava yutulması.
    Hava yutulması mide gazının oluşmasına neden olur.
    Asitli içeceklerin tüketilmesi.

    Fasulye, brokoli, karnıbahar, brüksel lahanası, lahana, posalı yiyecekler, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, nohut, soğan, baklagiller, bezelye, turp, lahana turşusu, kayısı, muz, erik, erik suyu, üzüm, tam tahıllı buğday ekmeği, kepekli tahıllar, süt, elma, şeftali, armut, patates, mısır, krema, kremalı tatlılar, kırmızı et, enginar, kuşkonmaz, havuç, kereviz, salatalık, yeşil biber gibi gıdaları ciddi anlamda gaz sorunu yaşayan kişilerin ölçülü olarak tüketmesi gerekir. Çünkü sindirimi güç gıdalardır.

    alıntı
#13.10.2015 20:00 1 0 0
  • su içmenin önemi - suyun sağlığa faydaları - susuzluğun zararları - neden su içmeliyizİnsan yaşamının temel maddelerinde bir tanesi sudur. Vücuttaki her sistemin düzgün çalışabilmesi için suya ihtiyacımız vardır. Çünkü vücudumuzun %50-60 sudan oluşmaktadır.

    Vücudumuzdaki %1 su kaybı bizi susatır.

    Vücudumuzdaki %5 su kaybı hafif ateşe yol açar.

    Vücudumuzdaki %10 su kaybı dilin şişmesine, böbreklerin bitmesine, kaslarda spazmın başlamasına ve yürümenin imkansız hale gelmesine neden olur.

    Vücudumuzdaki %20 su kaybı cildin çatlamasına, organların durmasına ve ölümün gerçekleşmesine neden olur.

    Suyu gereğinden fazla tüketmekte zararlıdır. (örneğin kış aylarında çok fazla su tüketimi böbreklere çok fazla yük binmesine neden olur)

    Suyu ne çok az, ne de çok fazla tüketmeliyiz.

    Günlük olarak 1,5-2 litre su vücuttaki normal ihtiyaçlarımızı karşılar.

    Düzenli olarak spor yapanların günlük olarak 2,5-3 litre su tüketmesi tavsiye edilir.

    Her gün 2 saat spor yapanların günlük olarak 3-4 litre su tüketmesi tavsiye edilir.

    Bu nedenlerden dolayı vücudumuzun günlük su ihtiyacını karşılamamız çok önemlidir.

    Su İçmeyi Arttırmanın 10 Yolu

    Her sabah uyandığınızda 1 su bardağı su için.
    Akşam uyumadan önce 1 su bardağı su için.
    Su içmeyi unutmamak için su şişesini veya sürahiyi görebileceğiniz bir yere koyun.
    Çantanızda her zaman 1 şişe su bulundurun.
    Arabanızda her zaman 1 şişe su bulundurun.
    Yemeğe başlamadan önce 1 su bardağı su için.
    Su içmeyi unutmamak için saatinizin ya da telefonunuzun alarmını kurun.
    Suyu sade olarak içmeyi sevmiyorsanız içine limon, nane, çubuk tarçın, elma ve salatalık dilimleri ekleyin.
    Suyu oda sıcaklığında sıcak ya da çok soğuk içemiyorsanız birbirine karıştırıp için.
    Çay ve kahve içmeyi sevdiğiniz bardakta veya kupada su için.

    alıntı
#13.10.2015 19:47 1 0 0
  • gözlerde kuruluk - göz kuruluğunun nedenleri - göz kuruluğu belirtileri - göz kuruluğuna ne yapılırGözyaşının yetersiz miktarda salgılanması göz kuruluğu olarak isimlendirilir. Gözde bulunan göz bezlerinin salgıladığı gözyaşı göz kapaklarının kırpılma hareketi ile göz yüzeyine yayılır. Aynı şekilde göz kırpma hareketi ile işlemini tamamlayan gözyaşı sıvısı gözkapaklarındaki yollardan ilerleyerek burnun içerisine gider ve göz yüzeyinden ayrılır. Bu işlem gün içerisinde defalarca tekrarlanır.

    Gözyaşı, göz yüzeyini nemlendirdiği gibi aynı zamanda içerisinde bulunan maddeler ile beslenmesini de sağlar. Sağlıklı bir göz için gözyaşı sıvısının önemi büyüktür. Gözyaşı üç tabakadan oluşur ve bu tabakalardaki yetersiz sıvı oluşumu şikayetlerin oluşmasına neden olur.. Bunlar göz üzerinde dağılan musin, orta bölümdeki sulu aköz ve en dışta yer alan yağlı lipid tabakalardır. Göz kuruluğu gözyaşının yetersiz salgılanmasına sonunda oluşabileceği gibi, gözün saydam tabakası olan korneada yeterince sıvı teması olmaması ya da yüzeyden hızlı buharlaşma sonucunda da ortaya çıkabilir.

    Göz Kuruluğunun Belirtileri

    Batma hissi
    Gözde yabancı bir cisim varmış gibi rahatsızlık hissi
    Kızarıklık
    Rüzgarlı havalarda gerginlik ve rahatsızlık
    Göz çevresinde iplik görünümünde mukus tabakasının oluşması
    Gözlerde yanma
    Bulanık görme ve okuma zorluğu

    Göz Kuruluğunun Nedenleri Nelerdir?

    Yaşla birlikte azalan göz sıvısı erkeklerde de görülmekle birlikte çoğunlukla kadınları etkiler. Menopozdan sonra kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır. Göz kuruluğunun nedenleri çeşitli faktöre bağlı olabilir.

    Östrojen hormonu
    Menopoz
    Göz alerjileri
    Romatizmal hastalıklar
    Uzun süreler boyunca kontakt lens kullanılması•
    Sigara dumanı ve kimyasal dumanlar
    Nem açısından uygun olmayan klimalı ortamlar
    Çeşitli uyku ve antidepresan ilaçları, tansiyon ilaçları doğum kontrol hapları

    Göz kuruluğunu bazı durumlarda ağız kuruluğu da takip eder. Bu durumda Sjögren Sendromundan şüphelenilebilir. Hastalık süresince, vücudun tehditlere karşı çalışması gereken bağışıklık sistemi, vücudun kendisine karşı savunma işlemi yapar. Bağışıklık sisteminin bozulması sonucunda vücudun kendi kendine yaptığı bir hastalık olan Sjögren Sendromu çok büyük oranda orta yaştaki kadınlarda görülür.

    Göz Kuruluğunun Tedavisi Nasıl Yapılır?

    Göz kuruluğundan şikayet eden hastalara çoğunlukla yapay gözyaşı damlaları ya da jelleri önerilir. Bunun dışında mevcut gözyaşını korumak için uyku esnasında hava nemlendirici cihazlarının kullanılması, göz yaşı kanallarının basit cerrahi bir cerrahi işlem ile kalıcı ya da geçici olarak kapatılması da yöntemlerden birkaçıdır.

    alıntı
#13.10.2015 16:14 1 0 0
  • göğüs ağrısı sebepleri - göğüste ağrı - hangi hastalıklar göğüs ağrısı yaparGöğüs ağrısı denildiği zaman hemen hemen herkesin aklına direkt olarak, kalp ve damar hastalıkları ile ilgili olan rahatsızlık çeşitleri gelir. Bu hipotez bir bakıma doğrudur, kalp ve damar hastalıklarının göğüs ağrılarındaki rolü çok büyüktür ancak göğüs ağrılarının sebebi sadece kalp rahatsızlıklarıyla ilgili değildir. Göğüs ağrılarını tetikleyen birçok ana faktör mevcuttur. Bu ana faktörleri akciğer rahatsızlıkları, sindirim sistemi rahatsızlıkları, iskelet sistemi rahatsızlıkları ve diğer sebepler oluşturur.

    Akciğer Hastalıklarının Göğüs Ağrılarına Etkisi

    Göğüs ağrısına sebep olan birçok önemli faktörden biri de akciğer hastalıklarıdır. Çeşitli akciğer hastalıkları kişilerde göğüs ağrılarına sebebiyet verir. Özellikle akciğer zarı ile ilgili olan rahatsızlıklarda şiddetli göğüs ağrıları meydana gelir.

    Zatürre hastalığı da göğüs ağrılarını meydana getiren önemli hastalıklardan biridir. Zatürre hastalığının ileri evrelerinde göğüs ağrılarının sıklığı ve şiddeti artar. Şiddetli göğüs ağrılarına yüksek ateş, nefes darlığı ve öksürük eşlik eder.

    Sindirim Sistemi Hastalıklarının Göğüs Ağrılarına Etkisi

    İnsan vücudunda yer alan sindirim sistemi, göğüs kafesine yakındır. Bu sebeple sindirim sistemi rahatsızlıklarının ana belirtileri arasında göğüs ağrıları da yer alır. Özellikle reflü, mide ülseri ve safra kesesi rahatsızlıklarından muzdarip olan kişilerde, göğüs ağrısı problemi sıkça yaşanır. Sindirim sistemine bağlı olarak ortaya çıkan göğüs ağrılarını en aza indirmek için, hızlı ve çok yemek yemekten kaçınmak gerekir.

    İskelet Sistemi Hastalıklarının Göğüs Ağrılarına Etkisi

    Omuz, boyun ve omurgaya bağlı ortaya çıkan sorunlarda göğüs ağrıları görülebilir. Bunlara ek olarak; servikal disk hastalıkları, interkostal kas krampları, kostokondrit, ve Tietze Sendromu gibi rahatsızlıklarda da çeşitli ve şiddetli göğüs ağrıları meydana gelebilir.

    Kalp Hastalıklarının Göğüs Ağrılarına Etkisi

    Bilindiği üzere kalp krizi ani ölümlerin sebepleri arasında ilk sırada yer alır. Belli başlı göğüs ağrıları da kalp krizinin habercisidir. Kalp damarlarında tıkanma ve damar sertliği göğüs ağrılarının en çok hissedildiği hastalık çeşitleridir. Genellikle belli bir efor sarfedilmesi sonucunda meydana çıkan bu ağrılar, hastaların dinlenmesinden sonra ortadan kaybolur. Bu ağrının bir diğer tipik özelliği ise, bilinenin aksine göğsün sol kısmında değil de, göğüs kafesinin tam ortasında meydana gelmesidir.

    Diğer Sebepler

    Meme hastalıkları, zona ve psikojenik nedenler de göğüs ağrılarına sebebiyet verebilir.

    alıntı
#13.10.2015 15:58 1 0 0
  • kulaklarda tıkanma - kulak tıkanıklığının sebepleri - kulak tıkanıklığının belirtileri - kulak tıkanıklığı nasıl geçerSeslerin boğuk bir şekilde duyulması, kulakta dolgunluk ve basınç hissi, kulak tıkanıklığının en sık görülen sonuçlarıdır. Kulak tıkanıklığına çoğunlukla östaki borusunun fonksiyon bozuklukları neden olur. Kulak tıkanıklığı genellikle herhangi bir kulak ağrısı olmadan, seslerin boğuk işitilmesi ve kulak basıncında artış şeklinde seyreder. Bazen çatırdamaya benzer sesler de duyulabilir.

    Kulak Tıkanıklığının Nedenleri Nelerdir?

    Kulak tıkanıklığına genellikle östaki borusunun tıkanması neden olur. Östaki borusu ağız boşluğu ile orta kulak boşluğuna bağlayan bir tüptür. Çevre hava basıncı ile orta kulak boşluğu arasındaki hava basıncını dengeleme yardımcı olur. Östaki borusu, esneme yutma ve çiğneme sırasında açılır. İşlevindeki bozulmalar sıklıkla, soğuk algınlığı gibi hastalıkların sonucunda oluşur ve yaklaşık 1 hafta sürer.

    Havayolu seyahatleri esnasında kulak tıkanıklığı sıkça görülen bir durumdur. Uçağın inişe geçtiği esnada, orta kulak boşluğu ve dış ortam arasındaki basınç dengesizliği, kulak içi hava basıncında ani artışa neden olur. Basit esneme ve çiğneme hareketleriyle östaki tüpünü açmak, basınç dengelemesi için genellikle yeterlidir. Şiddetli dengesizlik bazen barotravma ile sonuçlanır. Mide bulantısı, orta dereceli işitme kaybı ve kulak ağrısına neden olabilir.

    Kulak tıkanıklığının en sık görülen nedenlerinden biri de kulak kanallarına su kaçmasıdır. Çene hareketleri, kafayı eğerek tıkanın kulağın olduğu yönde tek topuk üzerinde zıplama veya kulağın üzerine yatmak gibi basit adımlarla kulaktaki su atılabilir.

    Kulak Tıkanıklığına Neden Olan Diğer Sebepler Nelerdir?

    Kulak tıkanıklığı bazı durumlarda birkaç hafta boyunca sürebilir. Şikayetlerin devam etmesindee etkili olan başlıca durumlar şunlardır.

    Sinüzit
    Meniere hastalığı; işitme ve denge bozukluklarına neden olur
    Kolesteatom; orta kulakta cilt dokusu gelişimi
    Akustik Nöroma; beyin ve iç kulak bağlantısını sağlayan sinir tümörü
    Dış kulaktaki mantar enfeksiyonları,
    Seröz otitis media; sulu akıntı ile karakterize orta kulak enfeksiyonu
    Çene eklem rahatsızlıkları
    Kulak kiri birikimi

    Kulak Tıkanıklık Tedavisi

    Östaki borusu fonksiyonlarına bağlı kulak tıkanıklığı çoğu zaman ilaca gerek duyulmadan kendiliğinden geçer. Daha uzun süreli tıkanıklıklarda genellikle kulak tıkanıklığını gideren özel ilaçlar gerektirir ve birkaç gün içinde kendiliğinden düzelir.

    alıntı
#13.10.2015 15:49 1 0 0
  • gece körlüğü nedir - gece körlüğü nedir hastalığı - gece körlüğü belirtileri - gece körlüğü tedavisiLoş ışıkların olduğu yerlerde, güneş ışığının olmadığı akşam ve gece saatlerinde ortaya çıkan gece körlüğü, gözdeki hücre kayıpları sonucunda oluşan ve ilerleyerek devam eden bir hastalıktır. Halk arasında tavukkarası adı verilen hastalık, Retinitis Pigmentoza ismi verilen hastalığın ilk dönemleridir. Hastalar ilk evrelerde loş ve ışığın olmadığı karanlık ortamlarda görme yetisini kullanamaz. Daha sonra görme alanında daralmalar ve görme kayıpları başlar. Kalıtımsal bir hastalık olan Retinitis Pigmentoza, göz hücrelerindeki gen mutasyonu sonucunda oluşur . A, E vitamini takviyesi gibi tedavilerle hastalık belirli ölçüde yavaşlatılsa da henüz kabul görmüş bir tedavisi yoktur.

    Gece Körlüğünün Belirtileri Nelerdir?

    Loş ışıkta görme yetisini kullanamama
    Aydınlık alanlardan karanlık alanlara geçişte zorlanma
    Görüş alanında daralma

    En yaygın belirtilerdir. Hastalığın kesin teşhisi doktor muayenesi ile retinanın incelenmesi ile koyulabilir.

    Gece Körlüğü Nasıl Oluşur?

    Tıpta Retinitis Pigmentoza adı verilen hastalığın oluşmasında, gözdeki görmeyi sağlayan bazı hücrelerin deformasyonu ve ölümü etkilidir. Gözdeki retina bölümü ışığa ve renge duyarlıdır. Retinada fotoresöptörler adı verilen iki tip hücre bulunur. Bu hücrelerin görevi , ışığı dalga boyuna göre elektrik enerjisine çevirmek ve beynin görmeden sorumlu bölümüne iletmektir. Retinada yer alan fotoreseptörler rod ve koni olmak üzere iki türdür. Gece körlüğünün nedeni rod hücrelerindeki bozulmalardır.

    Rod hücreleri 120 milyon civarında, koni hücreleri ise ortalama 6,5 milyon civarındadır.

    Rod hücreleri loş ışıkta ve karanlıkta görmemizi sağlayan hücrelerdir. Bu hücreler renge karşı duyarlı olmadıkları için nesneler renkli değil gri tonlarında görmemize neden olur.

    Kod hücreleri ise yapı olarak rod hücrelerine benzemekle birlikte dış kısımları koni şekline benzer. Rod hücrelerinden farklı olarak aydınlık ortamlarda, gündüz ışığında görmemizi ve renkleri algılamamızı sağlar.

    Gece körlüğünün altında yatan nedenler çoğunlukla kalıtımsaldır. Fotoreseptör genlerindeki bozulmaların neden olduğu hastalık rop hücrelerinde bozulmalara neden olurken, kon hücrelerinde zaman içerisinde kayıplar görülür. Hastalığa neden olan gen bozulmalarına neyin sebep olduğu halen bilinmemektedir. İleri vakalara kadar, rod hücrelerindeki kayıplar kişinin görme keskinliğini etkilemez. Hastalıktaki ilerlemeyle birlikte görme alanında kayıplar ve daralmalar başlar. Hastalar çoğunlukla bir tünelden bakıyormuş gibi görür. Hastalığın son döneminde ciddi görme kayıpları oluşur.

    alıntı
#13.10.2015 15:45 1 0 0
  • ellerin karıncalanması - elde karıncalanmanın sebepleri - eller neden karıncalanır - el karıncalanması yapan hastalıklarGünlük hayatta sıklıkla karşımıza çıkan ve vücuda etkisi değişebilen karıncalanma, kimi zaman sadece ellerde ya da ayaklarda hafif hafif kaşınma şeklinde olur. Genellikle her insanın başına gelen karıncalanma problemi ciddi bir sorun olmasa da kimi zaman uyku sorunlarına neden olma, yaşam kalitesini düşürme gibi ciddi boyutlara ulaşabilmektedir.

    Ellerde ya da ayaklarda uyuşma, sinirlerde oluşan basıncı bildiren bir uyarı sistemidir. Karıncalanmanın en sık görüldüğü bölgenin eller ve ayaklar olmasının nedeni bu organların uzun süre ters pozisyonda kalması ve hareketsiziktir.

    Ellerde karıncalanma oluşmasının nedenleri:

    Damar hastalıkları, ellerde karıncalanma oluşumunun temel nedenlerindendir.
    İleri boyutlardaki böbrek hastalıkları ve karaciğer hastalıkları ellerde karıncalanmaya neden olabilir.
    Ellerde karıncalanmanın nedenlerinden biri de iç salgı bezlerinin yeterince çalışmamasıdır.
    Kanser de el ve ayak karıncalanmasının nedenlerindendir. Kanserin ilk aşamasında bu şikayetler yaşanmaktadır.
    Vitaminlerin tümü vücut yapılanması için farklı görevlere sahiptir. Eksiklikleri ya da fazla olmaları türlü sorunlar doğurur. Kimi vitaminler vücutta yeterince bulunmazsa ellerde karıncalanma sorununu doğurabilir. Özellikle B6 ve B12 Vitamin eksikliği bu sorunu tetikler. Bununla birlikte ilginçtir ki azlığı karıncalanmalara neden olan B6 Vitamininin fazlalığı da karıncalanmalara neden olabilmektedir.
    Uzun süreli alkol kullanımı vücuttaki birçok organ gibi eller ve ayakları da etkilemektedir. Yoğun alkol alan kişilerde karıncalanma sorunu yaşanabilmektedir.
    Ağır metallerden olan kurşun ve civa zehirlenmeleri ellerde karıncalanmaya neden olabilmektedir.
    Bu nedenlerin dışında romatizmal kaynaklı hastalıklar da ellerde ve ayaklarda karıncalanmaları doğurabilir.
    Raynaud hastalığı ellerde ve yoğun olarak parmaklarda karıncalanmalara neden olmaktadır. Belirtiler iyi takip edilmeli ve vaktinde önlem alınmalıdır.
    Beyin ve omurilik sistemindeki hasarlar da ellerde karıncalanmalara yol açabilir.
    Karpal Tünel Sendromu olarak bilinen el bileklerinden geçen sinirlerin basınç altında kalması parmaklarda karıncalanmaya neden olur.
    Metabolik kaynaklı hastalıklar el ve ayaktaki karıncalanmanın temelini oluşturabilmektedir.

    alıntı
#13.10.2015 15:42 1 0 0
  • karaciğer büyümesi - karaciğer büyümesinin belirtileri - karaciğer büyümesi sebepleri - karaciğer büyümesi tedavisiKaraciğer büyümesi önemli karaciğer hastalıklarından biri olarak nitelendirilir. Karaciğer büyümesinin tıptaki adı hepatomegalidir. Karaciğer büyümesini belli bir tanıma sığdırmak yanlış olur. Çeşitli etkenler ve olumsuz yaşam aktiviteleri karaciğerin büyümesine yol açar. Karaciğer büyümesinin belirtileri, eğer karaciğerin büyüme oranı azsa, bu belirtiler insan vücudunda meydana gelmeyebilir. Karaciğer büyümesinin artmasıyla birlikte, vücutta meydana getirdiği belirti ve şikayetlerde otomatik olarak artacaktır.

    Karaciğer Büyümesinin Belirtileri

    Karaciğer büyümesine bağlı olarak karın bölgesinde rahatsızlık, hazımsızlık ve şişkinlik oluşur. Kişi sürekli olarak karın bölgesinde meydana gelen rahatsızlıklardan muzdariptir. Bu belirtilere mide bulantısı, kusma, sarımsı ten rengi, halsizlik ve sürekli olarak bitik hissetme, sebepsiz kilo kaybı ve beden güçsüzlüğü eşlik eder.

    Karaciğer Büyümesine Neden Olan Faktörler

    Karaciğer büyümesine sebep olarak birçok faktör sıralanabilir. Ancak bu faktörlerin en önemlilerinin başında siroz gelir. Siroz hastalığına, hepatit A, B, C hastalıkları, bakteriyel enfeksiyonlar, obezite, diyabet, yüksek kolesterol, alkolizm, aşırı alkol kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan karaciğer yağlanması, karaciğer tümörleri ve kistleri, kalp yetmezliği, çeşitli ilaçların fazla tüketimi, sıtma hastalığı, lösemi ve bazı bitkisel otlar (ökseotu, karayılan otu, kava ve kedi otu) eşlik eder.

    Karaciğer Büyümesinin Tedavisi

    Erken teşhis her hastalıkta olduğu gibi bu hastalıkta da oldukça önemlidir. Yukarıda belirtilen belirtiler vücudunuzda meydana gelmeye başlıyorsa mutlaka bir doktora başvurun. Muayene sırasında yapılan elle muayene yöntemi ve çeşitli testlerle doktorunuz karaciğer büyümesine sahip olup olmadığınızı kesin olarak tespit eder. Bu tespite bağlı olarak, hastalığın ilk ve orta evrelerinde ilaç tedavisi uygulanır. Karaciğer büyümesi kanser ve siroza bağlı olarak gelişme göstermişse, kemoterapi tedavisi başlayabilir. Karaciğer büyümesi teşhisinden sonra alkol ve sigaradan tamamiyle uzak durmak gerekir. Fazla kilolar verilmeli, sağlıklı bir beslenme ve egzersiz düzeni oluşturulmalıdır.

    alıntı
#13.10.2015 15:39 1 0 0
  • üre neden yükselir - üre yükselmesinin sebepleri - üre nasıl düşürülür - üre artışıBöbreklerin yardımı alınarak idrarla dışarı atılan bir çeşit protein olan üre, aynı zamanda suda eriyebilen ve azot içeren bir maddedir. Üre vücutta karaciğerde oluşur. Böbreklerin çalışmasına dair bir ölçüm yapıldığında üre önemli bir ölçüt olarak alınır. Ölçümlerde normal bir insanın üre değerleri ortalama 5 ile 25 mg/dl olmalıdır. Üre değerleri günlük aktivite değişikliğine göre değişebilen bir değerdir. Gün içinde tüketilen sıvı miktarı, idrar yapımındaki hız gibi etkenler vücuttaki ürenin değerlerinde değişime neden olur.

    Vücuttaki Üre Neden Artar?

    Vücuttaki ürenin artışı öncelikle böbrek fonksiyonlarında yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu işaret etmektedir.
    Kalp yetmezliği ürenin vücutta artmasına neden olan başka bir etkendir.
    Fazla protein tüketilirse karaciğerdeki üre miktarı artış gösterir.
    Kontrolsüz ve uzun süreli diyetler vücudun dengesini bozarak üre artışını tetikler.

    Vücuttaki Üre Artışının Belirtileri Nelerdir?

    Herhangi bir nedenle vücuttaki ürenin artması kişide halsizliğe yol açar.
    Kasları güçsüz bırakarak kas zayıflığı yapar.
    Hastada vücuttaki ürenin yükselmesi kendini baş ağrısıyla belli eder.
    İştah eksikliği, buna paralel mide bulantıları ve kusma hastalığın ilk aşamalarında görülür.
    Ağız kuruluğu durumu vücuttaki ürenin yüksekliğini işaret eder. Bununla birlikte ağız içinde yanma hissi oluşur. Nefesten amonyak kokusu gelir.
    Hasta yorgun ve halsiz olmasına rağmen gece uykuları düzensizdir. Hasta uykuya geçmekte çok zorlanır.
    Hastanın solunumu düzensizdir. Nefes alıp verişleri bozuk bir haldedir.
    Üre yükselmesinin boyutu ciddiye ulaşmışsa hastada şuur bulanıklığı ortaya çıkar. Bu durumun ileri boyutu ise koma halidir.
    Üre yükselmesi son safhalardaysa önlenemeyen bir hıçkırık ortaya çıkabilir.
    Vücuttaki ürenin yüksek olması bazı hastalıkları da tetikleyebilir. Buna örnek olarak zatürreyi verebiliriz. Zatürre üre yüksekliğinde sık rastlanan bir komplikasyon olarak kendini gösterir.
    Kansızlık da bu hastalığın başka bir belirtisidir.
    Hastada zayıflama olabilir. Ancak aynı zamanda ödem de olduğundan zayıflama hemen anlaşılamayabilir.

    alıntı
#13.10.2015 15:29 1 0 0