BiR-DOST

BiR-DOST

Admin
13.01.2008
Genel Kurmay Başkanı
525.784
Hakkında

  • yunuslarla terapi - yunuslarla rehabilitasyonun iyi gelen hastalıklar - hangi hastalıklarda yunuslarla rehabilitasyon yapılırAlternatif terapi yöntemlerinden biri olan yunuslarla rehabilitasyon 3-16 yaş aralığında uygulanan ve çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan bir yöntemdir.


    Yunuslarla rehabilitasyon profesyonel eğitmenler ve psikolojik danışmanlar eşliğinde yapılan bireysel bir çalışmadır. Programın tedavi süresi ve sıklığı kişiden kişiye değişmekle birlikte yaygın olarak 10 seans şeklinde uygulanır.

    Yunuslarla rehabilitasyonun iyi gelen hastalıklar:

    Otizm, Asperger sendromu vb. gelişim bozukluklarında
    Down sendromunda
    Sinir sistemi hastalıklarında
    Şiddet, cinsel istismar gibi travma sonrası stres sendromu görülen çocuklarda
    Konuşma bozukluklarında
    Dikkat eksikliği ve hiperaktivitede
    Beyin felcinde
    İstemsiz hareket ve kas spazmlarında

    Sara hastalarında, bulaşıcı hastalık taşıyan kişilerde ya da yüzmesi sakıncalı kişilerde, yunuslarla rehabilitasyon sağlık koşulları nedeniyle uygulanmaz.

    Yunuslarla rehabilitasyon hem fiziki hem de psikolojik etkisi olan bir yöntemdir. Yunusların yaydığı yüksek frekanslı ses, hastalar üzerinde iyileştirici vücut tepkilerinin gelişmesini sağlar. Sonoforez adı verilen gelişmiş tepkiler ağrı kesici etkiye sahiptir. İnsan beyninden yayılan alfa dalgaları üzerinde düzenleyici etkisi bulunan yunus sesleri bağışıklık, uyku, bilişsel faaliyetler ve bellekten sorumlu enorfinlerin üretimini destekler.

    Yunus sesleri, düşük frekansa sahip elektromanyetik dalgalardan oluşur. Bu dalgalar pineal bez faaliyetlerini uyarır. Uyarım sonucunda beyindeki ACTH moleküllerinde artış sağlanır. Bu moleküller sinir hücrelerinin yenilenmesini hızlandırır. Yapılan araştırmalara göre otistik çocuklarda ACTH molekülerindeki artış, çocukların sosyal becerilerinin artırdığını göstermektedir. Artan endorfin salgısıyla birlikte kavrama ve iletişim yeteneklerinin gelişmesi teşvik edilir.

    Yunus sesleri suda çeşitli titreşimlere neden olur. Oluşan titreşimler kan dolaşımını hızlandırır. Dokuların daha iyi beslenmesine ve gelişmesine yardımcı olur. Sesin dışında, yunusun kuyruğu ve yüzgeçleri ile yaptığı hareketler su akımı oluşturarak masaj etkisine sahiptir.

    Yunus ve çocuk arasındaki iletişim ve oyunlar psikoterapik etki gösterir. Yunuslarla rehabilitasyonun psikolojik ve bilişsel başlıca etkileri ise şunlardır:

    Yunusla çocuk arasındaki iletişim, çocuğun duygusal gelişiminin güçlenmesine yardımcı olur.
    Oyunlar halinde düzenlenen programlar, öğrenme ve konsantrasyon yeteneğini geliştirir.
    Bireysel olarak uygulanan programlar olumlu ve uyumlu davranış gelişimini destekler.
    Öngörülen egzersizlerin yunusların desteği ile tamamlanması, çocukta özgüven duygusunun gelişmesine yardımcı olur.


    alıntı
#19.11.2015 21:25 1 0 0
  • cilt sağlığının korunması - sağlıklı cilt nasıl olur - cilde zarar veren alışkanlıklar - beslenmenin cilt sağlığına etkisi - kozmotik ürünlerin cilde zararlarıKozmetik ürünler, botox tedavileri, kimyasal peelingler, kozmetik cerrahi ve daha birçok yöntem, her zaman genç ve sağlıklı bir cilde sahip olmayı vaat edebilir. Kremler ve losyonlar bir dereceye kadar cilt sağlığını korumaya yardımcı olabilir. Ancak yaşam tarzında yapılacak bazı değişiklikler, cilt sağlığını korumada çok daha fazla etkilidir.

    Cilt Sağlığı İçin Yapılması Gerekenler

    Güneş: Ciltteki kırışıklıklarının en önemli nedeni güneşin zararlı ışınlarıdır. Güneşten gelen zararlı UV ışınları, cilt hücreleri üzerinde yıkıcı hasara neden olur. Birçok kişi sadece yaz aylarında güneşten korunması gerektiğini düşünür. Ancak bu doğru bir görüş değildir. Cilt sağlığını korumak için güneş koruyucu kullanmak, kış ayları için de ihmal edilmemesi gereken bir uygulamadır.

    Sigara: Sigara içen kişilerde, cildin üst katmanlarını besleyen kılcal damarlar küçülür ve cilt olması gerektiği gibi beslenemez. Bunun sonucunda cilt esnekliğini kaybetmeye başlar. Sigara içmek kırışıklıklar ve başta çene altı olmak üzere sarkmaların önemli nedenlerinden biridir.

    Sigara birçok yönden cilt sağlığını tehdit eder. Sigara içerken yüz kaslarının kasılması, ağız çevresinde kırışıklıkları artırır. Dumanın içerdiği toksik maddeler ise cilt yapısındaki kolajenin bozulmasına ve cildin esnekliğini kaybetmesine neden olur.

    Beslenme: Vitamin ve mineraller bakımından zengin beslenme, yaşlanma karşıtı cilt bakımı için önemlidir. A, E ve B kompleks vitaminleri, cilt tonunu geliştirmek için etkili ve güçlü olduğu düşünülen antioksidanlardır. C vitamini, güneşin zararlı etkilerinden bazılarını önlemeye yardımcı olabilir. Güneşe maruz kalma, kirlilik ve diğer çevresel kaynakların neden olduğu serbest radikaller, cildin elastikiyetinden sorumlu olan kolajenin daha az üretilmesine neden olur. Antioksidanlar serbest radikalleri ortadan kaldırmak için çalışır. Erken kırışıklıkları ve var olan kırışıklıkların derinleşmesini önlemeye yardımcı olur.

    Dengeli beslenme, sağlıklı bir yaşam ve genç görünümlü bir cilde sahip olmak için büyük bir rol oynar. Uyku düzenine dikkat etmek, her gün en az 2 litre su içmek cilt sağlığını destekler. Omega yağ asitleri içeren gıdalar fındık, taze meyve, çok tahıllı ekmekler ve balık tüketimi cilt hasarlarını en aza indirmeyi sağlar.

    Egzersiz: Yüz kaslarını içeren germe egzersizleri cildin daha elastik ve gergin olmasına yardımcı olur. İnsanlar yaşlandıkça yüz kasları gerginliğini kaybeder. Sonuç olarak ağız, göz ve boyun çevresinde sarkmalar meydana gelir.

    Stres: Stresle başa çıkmayı öğrenmek, stresle ilişkili yüz ifadelerinin ve hatların neden olduğu kırışıklıkların azaltılmasını sağlar.

    alıntı
#13.11.2015 22:43 1 0 0
  • ahududu lekesi nasıl çıkar - kırmızı meyve lekeleri - ahududu lekesine ne yapılırKırmızı renkli meyvelerden olan ahududu döküldüğü yerde oldukça belirgin bir iz bırakabilir. Bu izden doğru yöntemlerle kolayca kurtulmak mümkündür. Ahududu lekesinin temizlenme şekli hangi zemin-kumaş türü üzerinde olduğuna bağlıdır. Kumaşın türüne göre lekenin temizlenme şekli de farklılık gösterir.

    Ahududu lekesi pamuklu ve ince bir kıyafetin kumaşı üzerinde ise ilk yapılması gereken saf su ile kumaşa işlememiş fazlalığını temizlemektir. Plastik bir kova içerisine ılık su alınır ve lekeli bölge çok hafif bir şekilde çitilenerek fazlalığından arındırılır. Kumaş üzerinde kalan leke için elde yıkama özellikli bir çamaşır deterjanı gerekir. Kumaşın rengine göre çamaşır suyu da kullanılabilir. Yarım avuç kadar çamaşır deterjanı ve birkaç damla çamaşır suyu plastik kova içerisine eklenir. Su ile birlikte karıştırılarak lekeli bölgenin bu karışım içerisinde bir süre beklemesi sağlanır. Böylece ahududu lekesi kumaştan daha kolay bir şekilde çıkar. Bir süre deterjanlı karışım içerisinde bekleyen lekeli bölge çitilenerek duurlanır. Bu şekilde pamuklu kıyafetler üzerindeki ahududu lekesini kolayca temizlemek mümkündür.

    Kot ve polyester içerikli kumaşlardan ahududu lekesinin çıkartılması daha kolaydır. Çoğu zaman deterjana dahi gerek kalmadan saf sıcak su ile bu lekeyi temizlemek mümkündür. Bu tür kumaşların nemi emme özelliği çok daha az olduğu için ahududu lekesinin çoğunu yüzeyinde tutar, fakat içine çekmez. Böylece yüzeydeki lekeyi sıcak su ile hafifçe çitileyerek temizlemek mümkündür.

    Koltuk döşemesindeki ahududu lekesi elde yıkama özellikli çamaşır deterjanı ile iki kez yıkanarak temizlenebilir. Döşeme kumaşlarında ahududu lekesini temizlemek için çamaşır suyu kullanılmaz.

    alıntı
#13.11.2015 21:27 1 0 0
  • ginseng nedir - ginsengin özellikleri - ginsengin saklanması - kurutulmuş ginsengSarmaşıkgiller familyasından olan ginseng bitkisi genellikle kurutulmuş hali ile kullanılır. Bitki çayı şeklinde tüketilir. Yaraları iyileştirici, iç hastalıkların ağrısını hafifletici ve kanı sulandırıcı etkileri mevcuttur. Aşırı kullanımı önerilmez. Sık tüketilmediği için de uzun süre kuru şekilde bekler. Bu bitkiyi uzun süre sağlıklı bir şekilde saklamak için birkaç saklama yöntemi ve püf noktasını bilmekte fayda vardır.

    Giseng bitkisini saklama koşulları şu şekildedir:

    Ginseng; kurutulmuş hali ile saklanıp tüketildiği için bu bitkiyi nemden uzak tutmak gerekir. Taze sebzelerle ve sıvı maddelerle aynı ortamda saklamamakta fayda vardır. Ayrıca sıvılara karşı izole edebilmek için sıvı geçirmeyen kaplar içerisinde saklamak gerekir. Bunun için bez torbalarda muhafaza edilmesi sakıncalıdır. Nemden uzak tutularak saklanan kuru ginseng bitkisi 10 aya kadar tazeliğini koruyup rahatlıkla tüketilebilir.
    Sağlıklı bir saklama yöntemi için cam saklama kabı tercih edilmelidir. Cam; ginsengin saklama süresini uzatır ve bu süre içerisinde bakteri oluşumunu önler. Aynı zamanda nemden koruyucu görevi de vardır. Cam kaplar içerisinde saklanan ginsengin tüketim süresi yaklaşık 10 aydır. Plastik kaplar, ginsengi saklamak için uygun saklama kapları değildir. Bu bitki her ne kadar kurutulsa da içerdiği nem ile plastikle teması sonucunda kısa sürede bakteri oluşumuna başlayabilir.
    Aşırı sıcak ortamlarda ginsengi saklamamak gerekir. Sıcak da bakteri üretimine sebep olur. Kışın oda sıcaklığında yazın ise buzdolabında muhafaza etmekte fayda vardır.

    alıntı
#13.11.2015 21:24 1 0 0
  • beyaz çay nedir - beyaz çay nasıl toplanır - beyaz çayın saklanması - beyaz çayın özellikleriÇay bitkisinin olgunlaşmamış ve açılmamış yapraklarının toplanıp kurutulmasıyla meydana gelen çay türü beyaz çaydır. Beyaz çay adını bu yapraklar üzerindeki beyaz tüylerden alır. Hazımsızlığa ve baş ağrılarına oldukça iyi gelir. Bu çayın aroması siyah ve yeşil çaya göre daha hafif ve içimi de daha yumuşaktır. Beyaz çayı evde saklayabilmek için saklama koşullarını bilmek ve ona göre yöntemler uygulamak gerekir.

    Beyaz çayı saklamak için en önemli koşul nemden uzak tutmaktır. Bunun için kuru baharatların saklandığı kapalı dolaplar ya da çekmeceler içerisinde saklamak gerekir. Konserve ve taze yiyeceklerle bir arada kesinlikle saklanmamalıdır. Nem alan beyaz çay kısa sürede bozularak kullanılamaz hale gelir. Nemden uzak olarak saklanan beyaz çayın tüketim süresi 6-10 ay arasında değişir.

    Saklama kabı olarak geniş bir cam kavanoz tercih edilmelidir. Bu kavanozun içerisine çok sıkıştırılmayacak şekilde beyaz çay ilave edilir. Birbirlerini ezmeyecek kadar tepeleme konulmalıdır. Cam içerisinde saklama süresi plastiğe göre daha uzun olduğu için bu kaplar tercih edilir.

    Aynı zamanda plastik kadar çabuk bir şekilde dış etkenlerden etkilenerek beyaz çaya zarar vermez. Bu şekilde 8-10 ay boyunca taze olarak saklanabilir.


    Beyaz çay saklanırken arada bir bir havalandırılmalıdır. Bu şekilde bayatlaması ve bakteri üretimi engellenmiş olur. Hava alması için kavanoz kapağını açıp yarım saat boyunca açık havada bekletmek yeterli olur.


    alıntı
#13.11.2015 21:21 1 0 0
  • bebeklerde süt dişleri - süt dişlerinin bakımı - süt dişlerinin önemiBebekler özbakımını yapamamalarından kaynaklı olarak günlük bakım ve temizliklerinde anne babalarına ihtiyaç duyarlar. Bebeklerin günlük ve haftalık bakımlarının içinde vücut temizliği, tırnak bakımı, saç bakımı, göz ve diş temizliği gelmektedir. Bebeklerde çok hassas bir ten ve nari bir bünye olması nedeniyle gerek bakım ve temizliklerini yaparken kullandığınız malzemelere gerek bu malzemeleri kullanırken hareketlerinize dikkat etmeniz önemlidir.

    Bebeklerdeki var olan dişler süt dişleridir. Bu dişlerin sağlamlığı ve temizliği çok önemlidir.

    Süt dişleri neden önemlidir?

    Süt dişleri bir bebeğin düzgün konuşmasına yardım eder. Sağlıklı olmayan süt dişleri nedeniyle bebek geç konuşur ya da konuşurken kelimeleri düzgün çıkaramaz.
    Süt dişleri diziliş itibariyle aralıklıdır. Bunun amacı alttan gelecek olan asıl dişlere yer ayırmaktır. Eğer süt dişleri çürür ve vaktinden önce düşer ya da çekilirse dişler kaymaya başlar. Bunun sonucunda da kalıcı dişler çarpık çıkmış olur.

    Bebeklerin diş temizliğini yaparken nelere dikkat etmelisiniz?

    Bebeğinizin dişleri çıkmaya başladığı andan itibaren temizlenme ihtiyacı duyar. Bebek en erken 4 aylıkken ilk dişi çıkabilir. Bebeğinizin ilk dişleri çıktıktan sonra günlük diş temizliği için temiz ve hiç kullanılmamış bir beze ihtiyacınız var.

    Temiz bir bezi ıslatın. Daha sonra bu bezi rahat kullanabildiğiniz bir parmağınıza dolayın ve bebeğinizin dudaklarını acıtmamaya dikkat ederek dişlerinin üzerinde hafif hafif gezdirin. Bu hareketle bebeğinizin dişleri temizlenmiş olur. İlk bir yıl boyunca başka herhangi bir malzemeye ihtiyaç duymazsınız.

    1 yıl sonunda bebeğiniz için artık bir diş macunu edinebilirsiniz. Ancak henüz tükürmeyi bilmeyen bebekler için hiçbir diş macunu uygun değildir. Çünkü bebekler macunu yutmaya pek heveslidir. Diş macunu kullanmadan hergün dişlerini temizlediğiniz bebeğinizi uykuya yatırabilirsiniz.

    Günde bir kez fırçalamanız bebeklerin diş temizliği için yeterlidir.

    2 yılın sonunda bebeğiniz artık tükürmeyi öğrenir. Bu noktadan sonra bebeğinize uygun (yaşına ve diş yapısına) diş macunu ve diş fırçası alabilirsiniz. Artık diş temizliğini kendisi yapması için bebeğinizi yönlendirin ve onu bunun için yüreklendirin. Kullandığınız diş macununun az florlu olmasına dikkat edin.

    alıntı
#11.11.2015 20:23 1 0 0
  • çek nasıl yazılır - çek düzenlemesi - çek defteri - isme çek yazmak - hamiline çekBorç ödemek için alacaklıya verilen ödeme aracı olan çeki düzenlerken çekin geçerli bir çek olabilmesi için gerekli olan unsurlara dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu unsurlar; çek metninde bulunması gereken çek sözcüğü, banka, şube ve kişinin hesap bilgileri, lehdar(çeki verdiğiniz, belittiğiniz miktarı bankadan tahsil edece kişidir. Lehdarın adını-soyadını çek metnindeki yerine yazmalısınız. Çeki hamiline de düzenleyebilirsiniz yani çeki alacak olan kişinin adını yazmadan da çek dezenlenebilir . Hamiline düzenleme yapmak istiyorsanız bankanın hamiline çek için düzenlediği özel çek yaprağını kullanmalısınız.), keşidecinin imzası, düzenleme tarihi, düzenleme yeri ve ödenecek miktardır. Çekin düzenlenebilmesi için bu unsurlardan önce tarihi, düzenleme yeri ve ödenecek miktarıdır.

    Çekin düzenlenmesi için bu unsurlardan önce hesabınızın bulunduğu bankayla anlaşarak çek defteri almanız gerekmektedir. Çek defteri bir çok çek yaprağından oluşmaktadır. Bankalar çek defterini düzenlerken çekleri tacir olan ve olmayan kişilere göre ve hamiline çek olarak gruplandırmışardır. Çek yaprağının ilgili kısmına bankanın ödemesini istediğiniz miktarı rakam ile daha sonra "yanlız" sözcüğünden sonraki kısmına ise yazı ile yazmanız gerekmektedir. Yazı ile yazılan tutar ile rakam ile yazılan tutarda bir uyuşmazlık olduğu tardirde yazı ile yazılan tutar dikkate alınacaktır.

    Çekin varsa ilgili kısmına, ilgili kısım yoksa sağ üst köşesine düzenleme tarihi ve düzenleme yeri yazılması gerekmektedir. Bu bilgiler çekin ibraz sürelerini belirlemeye yarayacaktır.

    Son olarak çeki düzenleyen kişi çekin sağ alt tarafına ad ve soyadını yazdıktan sonra imzasını atmalıdır. Burada önemli olan imzadır. İmzanın bulunması, çekin geçerli sayılması için yeterlidir. Çek tüzel kişi adına düzenleniyorsa bu açıkça belirtilmelidir. Çek yaprağına bunlardan başka bir şey yazılmasına gerek yoktur.

    Size banka tarafından verilen çek yaprağında çek metninde bulunması gereken çek sözcüğü, banka, şube ve hesap bilgileriniz mevcuttur. Sizde diğer bilgileri doldurmanız istenecektir.

    alıntı
#08.11.2015 22:55 1 0 0
  • sprey temizleyiciler - temizlik için sprey kullanımı - sprey temizlik ürünleriÜrünü kullanmadan önce koruyucu gözlük ve eldiven takın.

    Sprey kutusundan çıkacak buharı içinize çekmemek için alanı mümkün olduğunca havalandırın.

    Temizleyici sprey kutusunu iyi çalkalayın.

    Spreyi sıkmadan önce tüm elektrikli aletleri kapatın.

    Temizleyicinin temizlediğiniz yüzey ile uyumlu olup olmadığını test etmek için önce göze çarpmayan bir alanda test edin.

    Kullanırken şişeyi dik konumda ve temizlediğiniz yüzeyden 15-20 santim uzakta tutun.

    Kurumasını bekleyin ve tüysüz bir kumaşla silin ya da fırçayla temizleyin.

    Elektrikli aletleri çalıştırmadan önce tamamen kuruduğundan emin olun.


    alıntı
#08.11.2015 18:39 1 0 0
  • tansiyon düşüklüğü - tansiyon neden düşer - tansiyon düşmesinde neler yapılır - düşük tansiyon etkenleriTansiyon atardamarların içerisinde bulunan kanın basıncını anlatmak için kullanılan tıbbi bir terimdir. Tıpta tek başına bir anlam ifade etmez. Tansiyonun durumunu niteleyen kelimeler ile birlikte kullanıldığı zaman anlam kazanır. Bu ifadelere örneklerden birisi de düşük tansiyondur.

    Tansiyonun normal şartlar altında 12'ye 8 olması gerekir. Büyük tansiyon 120, küçük tansiyon 80 olmalıdır. Bu değerlerin 9'a 6'nın altına düşmüş olması durumuna düşük tansiyon adı verilir. Düşük tansiyon son derece tehlikelidir. Tek başına büyük bir sağlık sorunu olabildiği gibi başka hastalıkların habercisi de olabilir. Ancak 9'a 6'nın altında seyreden her tansiyon seviyesi düşük tansiyon olarak kabul edilmez. Bazı kişilerin tansiyonlarının normal seyri bu seviyelerde olabilir ve hiçbir sorun olmaksızın hayatlarını sürdürebilirler. Ayrıca bir veya iki defa tansiyonun bu değerlerin altında çıkması da düşük tansiyon sorunu olduğunu işaret etmez.

    Düşük Tansiyonun Sebepleri

    Hamilelik: Hamilelik başlangıcından itibaren vücuttaki damar ağı genişleme gösterir. Damar ağının genişleme göstermesi kan basıncının düşmesine neden olabilir. Bu nedenle hamilelerde düşük tansiyon görülebilir. Ancak bu doğal olanın dışında bir sorun olarak da kendini gösterebileceği için dikkatle takip edilmesi gereken bir konudur.

    Yetersiz Beslenme: B12 ve folik asit gibi kan basıncı ile doğrudan ilgili besinlerin yeteri kadar alınmaması kan basıncının düşmesine ve düşük tansiyona neden olabilir. Bu durum zamanında düzeltilmez ise zamanla kansızlık yaratabilir. Yetersiz beslenmeden olduğu tahmin edilen düşük tansiyon dikkatle takip edilmelidir.

    Endokrin Sistemindeki Problemler: Tiroid bezinin normalden az çalışması veya aşırı çalışması kan basıncını doğrudan etkiler. Her iki durumda da düşük tansiyon görülebilir. İlerleyen zamanlarda daha büyük sorunlara yol açabileceği için erken teşhis ve tedavi önemlidir.

    Kalp Problemleri: Kalp ritmindeki ve kalp ile alakalı diğer sorunlar kan basıncı üzerinde en büyük etkiye sahip olanlardır. Bu nedenle kalp sorunları düşük tansiyona neden olabilir. Erken teşhis ve tedavi şarttır.

    Dehidrasyon: Vücudun susuz kalması anlamına gelir. Kan basıncını doğrudan etkileyip düşük tansiyona neden olduğu bilinir.

    alıntı
#07.11.2015 18:13 1 0 0
  • dehidratasyon nedir - dehidratasyon risk grupları - vücutta sıvı kaybı - dehidratasyon tedavi yöntemleriVücuda alınan sıvı miktarından fazlası kimi durumlarda kaybedillebilir. Bu durumda vücut fonksiyonları düzgün olarak işleyemez. Eğer kaybedilen sıvı yerine konulmazsa dehidratasyon gelişebilir.

    Dehidratasyon bazen su içme imkanının kısıtlı olduğu durumlarda ortaya çıkabilir. Bunun dışında daha ciddi boyutlarda; ishal, kusma, yüksek ateş, aşırı terleme, sık idrara çıkma gibi nedenlerden de dehidratasyona yol açabilir. Bazı kronik hastalıklar bu sebepleri ortaya çıkarabilirken; diüretikler, antihistaminikler, psikiyatrik ilaçlar da sıvı kaybına neden olabilir.

    Dehidratasyonun sık görülebileceği risk grupları vardır. Bunlar; bebekler, çocuklar, yaşlılar, atletik sporcular, kronik hastalığı olanlar, sıcak ve nemli ortamlarda çalışan ya da egzersiz yapanlardır.

    Dehidratasyon ileri boyutlarda ise ısı yaralanmaları, (sıcak çarpması gibi) nöbet geçirme (potasyum ve sodyumun sinyalleri iletememesi), düşük kan hacmi şoku, böbrek yetmezliği, beyin şişmesi, koma ve ölüm gibi sonuçlara neden olabilir.

    Dehidratasyon çok ciddi bir rahatsızlık olup belirtileri; ağızda kuruluk, yorgunluk, susuzluk, idrar azalması ve renginin koyulaşması, kuru cilt, kabızlık, baş ağrısı, batık gözler, hızlı kalp atışı, hızlı nefes alış verişi, düşük tansiyon, yüksek ateştir. Ciddi durumlarda bilinç kaybı ve sayıklama görülebilir.

    Dehidratasyon için en etkili tedavi yöntemi kaybedilen sıvı ve minerallerin tekrar alınmasıdır. Tedavi genelde yaş, dehidratasyon şiddeti ve nedenine bağlı olarak değişebilir. Çocuklarda genelde ORS (oral rehidrasyon solüsyonu) kullanılır. Bu solüsyonlar yeterli miktarda sıvı ve mineral içerir ve genelde yüksek ateş durumlarında kullanılır. Sindirimleri daha kolay olacak şekilde hazırlanan bu solüsyonlar evde hazırlanabileceği gibi eczanelerde de bulunabilir. Hasta bebeklerde emzirme kesilmemelidir. Gazlı, kafeinli içeceklerden uzak durulmalıdır. Sporcularda ise mineral ve karbonhidrat çözeltili içecekler yeterli olacağından ekstra tuz tabletlerinin kullanılmasına gerek yoktur.

    Dehidratasyonu önlemek için bol sıvı alınmalı, su içeriği yüksek yiyecekler tüketilmelidir. Sıvı tüketmek için susama beklenilmemeli günde 2-2.5 litre sıvı gereksiniminin olduğu unutulmamalıdır.

    alıntı
#07.11.2015 18:11 1 0 0
  • giysilerin katlanması - giysi katlama yöntemleri - elbiselerin katlanmasıEğer temiz giysileriniz sırf katlamaya üşendiğiniz için çamaşır sepetinde bekliyorsa, tekrar düşünün. İşte giysileri hızlı katlama yöntemi, çamaşırda ve sonrasında ütüde vakit kazandırır.

    Talimatlar

    Ailenize, giysilerini çamaşıra atmadan önce içini dışına çevirmemelerini söyleyin. Özellikle tişörtlerde, katlarken giysilerin içini dışına çevirmek zorunda kalmak büyük bir zaman kaybıdır.
    Giysilerinizi kategoriler halinde yıkayın, açık renk tişörtler ve koyu renk pantolonlar gibi. Böylece hem renklileri karıştırmaz hem de benzer giysileri bir arada tutarsınız. Çamaşır katlarken dikkat edilecek en önemli nokta her seferinde tek bir tip giysiye odaklanmak ve bu sayede elinizi alıştırmaktır. Bu yüzden ayırmak ve organize etmek önemlidir.
    Çamaşırları üzerinde katlayabileceğiniz büyük bir masa bulun. Sandalyenizi yanına koyun fakat oturmayın. Sandalye çamaşır sepeti için. Ayakta durarak daha hızlı katlayabilirsiniz.
    Dans müziği açın. Bedeniniz ne kadar hızlı hareket etmek isterse, çamaşırları o kadar hızlı katlarsınız.
    Kısa kollu tişörtleri yüz üstü olacak şekilde masaya dizin. Alt kısmı omuzlara gelecek şekilde ikiye katlayın. Kolları birleşecek şekilde tekrar ikiye katlayın. Kenara koyun ve geri kalanları da aynı şekilde elden geçirin.
    Uzun kollu tişörtleri yüz üstü gelecek şekilde dümdüz dizin. Uzun kollu tişörtleri asmak en hızlı yoldur ve aynı zamanda kırışmalarını önler. Ama katlamanız gerekiyorsa, tişörtün yanlarını ve kollarını, kolları düz olacak şekilde üçte biri kadar katlayın. Sonra tişörtü alt kısmından omuza kadar ikiye katlayın.
    Pantolonlarınızı bacaklarından katlayarak dizin. Tekrar söylemek gerekirse, pantolonları katlamanın en hızlı yolu onları asmaktır ve aynı zamanda kırışıkları önler. Ama katlamak zorundaysanız, basitçe paçalarından beline kadar ikiye katlayın.
    İç çamaşırlarını sağdan sola ikiye katlayın.

    Öneri ve Uyarılar

    Kırışıkları önlemenin en iyi yolu, çamaşırları kuruduktan hemen sonra bekletmeden katlamaktır.
    Giysileri ve nevresimleri ayrı ayrı yıkayarak ayırma derdinden kurtulun.
    Çorapları her zamanki gibi iç içe katlayın. Ailenizden çoraplarını içini dışarıya çevirmeden çamaşıra atlamalarını isteyin. Sadece size zaman kazandırmakla kalmaz, bu sayede çoraplar daha iyi temizlenir.

    alıntı
#03.11.2015 21:59 1 0 0
  • bademcik taşı belirtileri - bademcik taşı kimlerde görülür - bademcik taşı tedavisi - tonsillektomiSarı ya da beyaz renkli, bademcik keselerinde görülen ve kötü kokuya neden olan partiküllere bademcik taşı ya da magma denilir. Bademciklerinin içerisinde kripst denilen çukurlar vardır. Zamanla bu çukurların içerisine yemek artıkları ve ölü hücre artıkları birikir. Bu yüzden bademcik üzerinde beyaz, kokulu bademcilik taşları meydana gelir. Bademcik taşları kalsiyum tuzlarından oluşur.

    Bademcik Taşının Belirtileri Nelerdir?

    Yutkunma sırasında ağrı yaşama
    Aşırı ağız kokusu
    Çok büyük bademcik apsesi ya da bademcik tümörü ile aynı belirtileri gösterebilir.

    Bademcik taşı vücut kırgınlığı, ateş, halsizlik, kas ve eklem ağrılarına neden olmaz. Bademcik taşı bazen bademcik iltihabı ile birlikte görülebilir.

    Bademcik Taşı Kimlerde Görülür?

    Bademcik taşı çok sık tekrar eden bademcik iltihabı ve bademcik yüzeyinde girintilerin fazla olduğu insanlarda sık görülür. Geniz akıntısı olanlarda da görülebilen bir rahatsızlıktır. Fazla su içmeyen insanlarda boğaz kuruluğundan dolayı, tükürük salgısının azalmasına bağlı olarak bademcik taşı oluşumu kolaylaşır.

    Bademcik Taşı Tedavisi

    Bademcik taşı olan hastaların herhangi bir şikayeti bulunmuyorsa tedavi etmeye gerek kalmayabilir. Sık sık bademcik taşından şikayet eden hastaların ılık tuzlu suyla gargara yapması, gazlı içeceklerin ağız içerisinde bekleterek içilmesi faydalı olur. Eğer bademcik taşı rahatsız edecek seviyeye geldiyse tedavi için üç farklı yöntem bulunur.

    Küretaj: Bademcik çukurunda oluşan bademcik taşı kürete edilerek bulunduğu yerden çıkartılır.

    Lazer Tedavisi: Lazer tedavisi lokal anestezi ile gerçekleşir. Karbondikoksit lazeri kullanarak çukurun keskin kenarları ve çukurluk bölgeler eritilerek düzleşmesi sağlanır. Bu yöntem sayesinde bademcik yüzeyindeki çukurlarda yemek artığı, mukoza ve ölü hücrelerin birikmesi engellenmiş olur.

    Bademcik Ameliyatı (Tonsillektomi): Küretaj ve lazer tedavisi yönteminden sonuç alamayan hastalara, sürekli rahatsız edici bir şekilde bademcik taşları ortaya çıkan kişilere bademcik ameliyatı yapılır. Bu yöntem bademcik taşı için kesin yöntemlerden biridir.

    Bademcik taşının engellemenin yollardan birisi ağız temizliğine önem vermekten geçer. Bunun için diş temizliğine dikkat edilmeli, ağız gargarası yapılmalı, çürük dişler tedavi edilmelidir.

    alıntı
#02.11.2015 20:57 1 0 0
  • bademcik taşı nedir - bademcik taşları - bademcik taşının oluşumuVücut savunma sisteminin önemli parçalarından olan bademcikler, boğazın her iki tarafında bulunur. Bademcikler ağız ya da burun yoluyla alınan hava içindeki zararlı mikroorganizmaları süzerek onlarla savaşacak antikor üretimini uyarır. Bademciklerle ilgili olarak en sık görülen rahatsızlık bademcik iltihaplanması olmasına rağmen, zaman zaman bademciklerin üzerinde beyaz renkli kitleler görülebilir.

    Bademcik taşları, bademciklerde bulunan ve kript adı verilen boşluklarda oluşur. Bu boşluklar yarık şeklindedir. Genellikle bademcik iltihaplanmalarında kriptlerin içerisinde iltihaplanma ve ölü hücre kalıntıları birikebilir. Bu birikim katı bir hal alır ve kitle arttıkça dışarıdan da görülebilir hale gelebilir. İltihaplanma haricinde yarıklarda besin artıkları da birikerek bademcik taşlarının oluşumuna sebep olabilir.

    Bademcik taşları genellikle ağrıya sebep olmazlar. Ancak zaman zaman yutkunma esnasında bademcik taşlarına bağlı hafif ağrılar hissedilebilir. Bunun yanında bazı durumlarda bademcik taşları kulak ağrısına da sebep olabilir. Dışarıdan gözle görülmelerinin yanında bademcik taşlarının en sık görülen belirtisi, ağız kokusudur. Çürük yumurta kokusuna benzer bir kokuya sebep olan bademcik taşları ayrıca ağızda kötü bir tat oluşumuna da sebep olabilirler. Bu sebeplerden dolayı, sebebi bilinmeyen ağız kokularında, boğaz ve kulak ağrılarında bademcik taşlarından şüphelenilebilir.

    Daha çok yetişkinlerde görülen bademcik taşlarının ağız kokusuna sebep olmaları ve ağızda kötü tat bırakmaları haricinde farklı bir yan etkilerine rastlanılmamıştır. Küçük boyutlarda olan bademcik taşları çoğunlukla belirti vermezken, belirtiler bademcik taşları belli bir büyüklüğü ulaştığında görülür. Bazı durumlarda bademcik taşları bulundukları yarıktan ayrılarak ağız içine de düşebilirler.

    Bademcik Taşı Neden Oluşur?

    Bademcik taşı oluşumu birçok farklı durum sonucunda meydana gelebilir. Ancak bademcik taşı oluşumu ile ilgili en çok görülen sebepler şu şekilde sıralanabilir:

    Bademcik kanallarındaki bakteri ve mikroplardan kaynaklanan artık maddelerin birikmesi
    Bademciklerde iltihaplanma oluşumu
    Bademciğin fazla büyük ya da girintilerinin fazla derin olması
    Kalsiyum ve magnezyum gibi minerallerin bademcik girintilerinde kristalleşmesi
    Diş çürümesi ve çürük dişlerin tedavi edilmemesi.

    alıntı
#02.11.2015 20:54 1 0 0
  • burun tıkanıklığına neler yapılır - burun tıkanıklığı için doğal çözümler - burun tıkanıklığına ev yapımı ilaçlar - burun bantlarıBurun tıkanıklığı, grip gibi solunum yolu enfeksiyonları, sinüs enfeksiyonu veya alerji sonucu oluşur. Ancak ilaç tedavisi burun tıkanıklığını dindirmek konusunda fayda sağlasa da kullanılan ilaçların yan etkileri olabilir. Bazı soğuk algınlığı ve alerji ilaçlarının, hamileler veya belirli sağlık sorunları olan insanlar tarafından kullanılması tavsiye edilmez. İlaç kullanmadan burun tıkanıklığını gidermek isteyen insanlar, birkaç ev yapımı ilaçla sorunlarını halledebilir.

    Talimatlar

    Buhar soluyun. Sıcak bir duşa girerek buhar solumak, burnunuzun akmasında yardımcı olarak tıkanıklığın azalmasını sağlayabilir. Eğer duş almak istemiyorsanız bir çaydanlık dolusu suyu ısıtıp derin bir kaba dökün. Sonrasında buharın yayılmasına engel olmak için başınıza bir havlu geçirerek yüzünüzü sıcak suya yaklaştırın.

    Sıcak su kabına birkaç damla okaliptüs yağı dökmeniz, tıkalı burnunuzun açılmasına yardımcı olur. Kendinizi yakmamak için dikkatli davranın. Günde iki veya üç kez 10 dakikalığına buhar solumayı ihmal etmeyin.
    Sıcak bir şeyler için. Sıcak bitki çayı veya tavuk suyu, burun tıkanıklığını geçirmek konusunda faydalı olabilir. Sıcak içecekler, mukusun burundan akmasını sağlar. Bol miktarda su içmek de mukusu incelterek daha kolay akmasını sağlayabilir.

    Burnunuza nefes açıcı burun bandı takın. Bandın yapışkan kısmı burun kemiğinin üstüne gelecek şekilde yerleştirilmelidir. Burun bantları, burun deliklerini açık tutarak nefes almayı sağlar. Çocuklar için olanlar da dâhil farklı marka ve modellerde nefes açıcı burun bandı, reçetesiz olarak satın alınabilir.

    Burun bantları, burnunuzu tamamen açmasa da burun tıkanıklığını azaltmada fayda sağlar. Ayrıca bantların herhangi bir yan etkisi yoktur.
    Uyurken başınızı yüksekte tutun. Düz yüzeyde uyumak, burun tıkanıklığına sebep olabilir. Başınızı en aşağı 30 derecelik açı oluşturacak şekilde yükseltmek için başınızın altına birkaç tane yastık yerleştirin. Bu burnunuzdaki mukusun akmasını sağlayabilir.
    Acılı yiyecekler tüketin. Kırmızıbiber gibi acılı yiyecekler, burnunuzun akmasını sağlayarak burun tıkanıklığını dindirebilir.
    Vitamin alın. C vitamini ve çinko gibi bazı vitamin ve mineraller burun tıkanıklığını azaltmada ve önlemede faydalıdır. Tavsiye edilen günlük dozaj, 50 mg çinko ve 500 mg C vitaminidir.

    Tüyo & Uyarılar

    Burun tıkanıklığına sebep olabilecek şekerli gıdalar tüketmekten kaçının.

    alıntı
#02.11.2015 20:50 1 0 0
  • ganglion kisti nedir - ganglion kistinin oluşum sebepleri - ganglion kisti tedavisiVücutta oluşan kistlerden birisi de ganglion kistleridir. Ganglion kistleri genellikle elin üst kısmında ve bilek çevresinde görülür. Bu kistler kötü huylu olmayıp, diğer organlara yayılmazlar. İçlerinde eklem sıvısı ve başka bazı sıvıların da bulunduğu ganglion kistleri, en çok bilekte görülmesinin yanında nadir de olsa ayaklarda ve bacaklarda da görülebilir.

    Ganglion kistinin oluşum sebebi tam olarak bilinmemektedir. Kişide aniden ortaya çıkan bu kistler, kısa bir süre içinde irileşirler. Bu kist, eklemlerde meydana geldiği için, kistin oluşmasının ardından eklemin aktif olarak hareket ettirilmeye devam etmesi, kistin hacminin artmasına sebep olur. Sağlık için herhangi bir sakıncası olmayan ganglion kisti, kaşınmaya ve hareket zorluğuna yol açabilir. Bunun yanında genellikle ağrısız olan bu kistin sinirlere baskı yapması durumunda ilgili bölgede şişkinliğin yanında karıncalanma, uyuşma ve kas zayıflaması da görülebilir.

    Ganglion Kisti Nasıl Tedavi Edilir?

    Ganglion kisti gözle görülür bir şişliğe sebep olduğunda ve ağrılar görülmeye başlandığında doktora başvurulması gerekir. Bu durumda ilk olarak hareketli olan eklemin hareketinin kısıtlanması yoluna gidilir. Bunun için kistin oluştuğu bölge bandajla sıkı bir şekilde sarılarak kistin hacmi gözlemlenir. Bu şekilde kist küçülüp kaybolabilir. Ayrıca eklemin hareketsizleştirilmesi için, bandaj yerine alçı uygulaması da yapılabilir.

    Ganglion kisti kendiliğinde küçülmüyorsa bu kez doktor tarafından kistin içerisindeki sıvı bir enjektör yardımıyla boşaltılır. Aspirasyon denen bu yöntem, kist içindeki sıvının çok yoğun olduğu bazı durumlarda uygulanamaz. Kist içindeki sıvının boşaltılamadığı durumlarda ise kist ameliyat ile çıkartılır.

    alıntı
#02.11.2015 20:09 1 0 0
  • astigmat nedir - astigmat belirtileri - astigmat nasıl düzeltilirAstigmat, gözlerde meydana gelen ve ilerlediği sürece kişinin yaşamanı etkileyen bir göz rahatsızlığıdır. Astigmatta eğer belirli bir dereceye kadar şikayet yoksa tedaviye gerek duyulmaz. Astigmat rahatsızlığı olan kişiler gözlük kullanmaya daha zor alışmaktadır.

    Astigmat hastalarının kırma kusurundan dolayı meydana gelen uyumun gözlüklerle ortadan kaldırılmasından dolayı gözlüğe alışması zor olmaktadır. Astigmat hastalarına verilen gözlüklerin genelde sürekli olarak takılması önerilmektedir. Hastalar gözlüğe 1-2 hafta sonra alışabilmektedir. Astigmatın günümüzde birçok tedavi yöntemi bulunmaktadır. Bunlar, astigmatın derecesine göre uygulanmaktadır. Astigmat hastaları, torik yumuşak kontak lens, gaz geçirgen yapıya sahip sert kontak lens, astimatik keratotomi, wavefront lasik, düzensiz skarli tiplerde kornea nakli gibi tedavi yöntemleri kullanarak sağlığına kavuşabilmektedir. Bu yöntemlerin dışında son zamanlarda lazer tedavisi de sık sık kullanılmaktadır. Özellikle miyop hastalarında kullanılan lazer tedavileri büyük oranlar başarıya ulaşmaktadır.

    Astigmat hastalarında lazer tedavisinde sonuca ulaşılsa da başarınn çok yüksek olduğu söylenemez. Lazer yöntemi en çok miyop hastalarında tercih edilmektedir. Hipermetrop ve mix astigmat türü hastalıklarda %90-%95 oranında başarı elde edilmektedir. Bu oran lazer tedavisi sonrası derece kalması oranıdır. Astigmatta lazer tedavisine başlanmadan önce detaylı bir göz muayenesi yaptırmak gerekmektedir. Bununla birlikte kornea kalınlığı, astigmatın özelliği, uygulanacak kişinin yaşı ve astigmat dışında bir hastalığının olup olmadığı kontrol edilmelidir. Bu aşamalarda sonra lazer tedavisine karar verilebilmektedir.

    Lazer tedavisi uygulanacak olan hastaların bunun dışında şu özelliklere de sahip olması gerekmektedir;

    Lazer tedavisi için en uygun yaş aralığı 18-55'dir.18 yaşından küçük kişilerde göz gelişimi henüz tamamlanmadığı için bu yöntem kullanılmaz. Bununla birlikte göz yapısının ve gözlük numarasının da değişme ihtimali bulunmaktadır.

    Gözlük dereceleri de lazer tedavisine başlanmadan önce önemlidir. Miyop hastalarda 8, hipermetroplarda ve astigmatlarda ise 4 derece gözlük derecesi olan kişiler lazer ameliyatı için uygun kişilerdir. Daha yüksek numaralı kişilerde lazer tedavisi hastanın güvenliği için tercih edilmez.

    Lazer tedavisinin hamile ve emziren anneler için uygun olmadığı belirtilmektedir. Ayrıca aktif bir göz enfeksiyonunun da olmaması gözün sağlığı için oldukça önemlidir.

    alıntı
#02.11.2015 19:55 1 0 0
  • boyun ağrısı - boyun tutulmasının sebepleri - boyun tutulmasını neler tetiklerGünlük hayatta karşılaşılan en büyük kas ve kemik problemlerinden biri boyun bölgesinin tutulmasıdır. Boyun tutulmasının çeşitli sebepleri vardır.

    1 - Soğuk Hava :

    Soğuk havada uzun süre ve korunmasız olarak kalma boyun tutulmasını tetikler. Soğuk havanın yanı sıra soğuk ya da kuvvetli esen rüzgar da boyun tutulmasına yol açar. Soğuk havanın boyna verdiği zararı önlemek için boynu mutlaka korumak; atkı, kalın şal gibi boynu saran aksesuarlar kullanmak gerekir. Kapalı alanlarda oluşabilecek hava akımına maruz kalmamak; aşırı rüzgarlı havalarda açık havada fazla vakit geçirmemek gerekir.

    2 - Yanlış Hareket Etme :

    Gün içeisinde, özellikle ofis ortamında masa başı iş yapanlar için çalışma hayatının getirdiği sağlık problemlerinden biri de boyun tutulmasıdır. Süreli aynı pozisyonla işe odaklanmak; boyun ağrısını tetikler. Bilgisayara bakış açısının mutlaka aşağı doğru olması ve ekranın boyun izasındn daha yukarıda olmaması gerekir. Sürekli aynı pozisyonda ve sandalye üzerinde durulması boyun tutulmasının davetçisidir. Bu problemi önlemek için uzun süre sandalye üzerinde oturmamak; küçük molalarla ayağı kalkıp ufak gözde egzersizleri, kola açma ve germe hareketleri yapmak gerekir. Bu hareketler için geniş bir mekanda olmaya ve uzun zaman ayırmaya gerek yoktur. Ayağa kalkma imkanının olmadığı bir ortamda dahi 90 derecelik boyun germe hareketleriyle boyun tutulmasının önüne geçebilirsiniz. Çalışma hayatının getirdiği bu sağlık problemini küçük egzersizlerle önlemek mümkündür.

    3 - İçten Gelen Rahatsızlıklar :

    Bel ya da boyun fıtığı sık sık boyun tutulmasına sebep olur. Özellikle başlangıç safhasındaki fıtık sürekli olarak boyun tutulması ile kendini gösterir. Omuzdaki sinir sıkışması da boyun tutulması şeklinde bir rahatsızlıkla kendisini belli eder. Bu gibi durumlarda dışarıdan önlem almak yerine direkt olarak doktora görünmeniz tavsiye edilir. İçten gelen rahatsızlığın içeriden ve daha ciddi, doğru tedavi yöntemleriyle tedavi edilmesi; boyun tutulmalarında izlenebilecek en doğru yol olmaktadır.

    alıntı
#02.11.2015 19:53 1 0 0
  • çölyak nedir - çocuklarda çölyak hastalığı - yetişkinlerde çölyak hastalığıÇölyak hastalığı her yaş grubundan insanda görülebilmektedir. Bu nedenle hastalığın belirtileri bilinmeli ve gözlemlenmelidir. Çölyak hastalığı belirtilerini uzun yıllar boyunca göstermeyebilir. Bazı durumlarda kişiler çölyak hastası olduğunu çok uzun zaman sonra öğrenir.

    Çölyak hastalığı tipik belirtilere sahip olduğu gibi çok hafif belirtiler de gösterebilmektedir. Çölyak hastalığının belirtileri ile bazı hastalıkların belirtileri ortaktır. Bu nedenle çölyak hastalığı çok zor anlaşılabilmektedir. Çölyak hastalığının belirtileri, erken osteoporoz, kansızlık, teşhis edilmemiş laktoz alerjisi hastalıklarının belirtileri ile aynıdır.

    Çölyak hastalığı insan sağlının geneline etki etmektedir. Bu nedenle kısa bir süre içinde doğru bir şekilde teşhis edilmeli ve tedavisine başlanmalıdır. Çölyak hastalığı kan testleri ve ince bağırsak biyopsisi sonrasında kesin tanı ile öğrenilebilmektedir.

    Çölyak hastalığının yetişkinlede ve çocuklarda belirtileri farklıdır. Çölyak hastalığının çocuklarda belirtileri şunlardır.

    Karın ağrısı
    karında şişlik
    ishal
    huzursuzluk
    iştahsızlık
    enfeksiyonlarda artış
    gelişimde gerileme
    kusma
    sürekli kilo kaybı
    kilo alamama
    boy uzamasında yavaşlama ve durma

    Çölyak hastalığı yetişkinlerde farklı belirtiler göstermektedir. Çölyak hastalığının yetişkinlerdeki belirtileri şunlardır:

    Karın bölgesinde şişlik
    yaşa göre kiloda azalma
    kaslarda zayıflık
    kansızlık
    büyük tuvalet ihtiyacının artması ve dışkıda anormallik
    ishal
    kusma
    sürekli bezginlik hali
    karaciğe hastalıkları
    büyümede gerileme
    ağız içerisinde yara oluşması
    gaz şikayetleri
    iştahsızlık
    eklem ve kemiklerde ağrıma
    ciltte kaşıntı ve döküntüler
    sinirlilik

    Çölyak hastalığı ile ilgili olan hastalıklar da şu şekildedir:

    DM Tip1
    Otoimmüntiroid
    Down, Turner, Willians Sendromları.

    Çölyak hastalığının en fazla kullanılan tedavi yöntemi gluten içermeyen bir diyet programıdır. Bu diyet programları oldukça sıkı bir şekilde uygulanmalıdır. Diyet ile birlikte düz bir hale gelen ince bağırsak normal bir şekilde çalışabilmektedir. Çok az da olsa alınan gluten bağırsaklara ağır tahribat verebilmektedir.

    Diyet esnasında çölyak hastalarının şikayetlerinin azaldığı görülür. Glutensiz diyetlerde ekmek ve tahıl ürünler tüketmek kesinlikle yasaktır. Çölyak hastalığının alternatif yöntemlerle tedavisi söz konusu değildir. Uzmanlar bu hastalığın sadece glutensiz diyetle gerçekleşeceğini belirtmiştir. Diyet esnasında rahatsızlanmalar az da olsa görülebilmektedir. Bu gibi durumlarda hastaların diyetten vazgeçmemesi gerekmektedir. Çölyak hastalığı uzun yıllar devam edebilmektedir.

    alıntı
#02.11.2015 19:50 1 0 0
  • kalp yetmezliği sorunu - kalp kası hastalıkları - kalp yetmezliğinin belirtileriTürkiye'de ve dünyada hızla artan bir sağlık sorunu haline gelen kalp yetmezliği önemli bir hastalıktır. Türkiye'de 1,5 milyon insanın kalp yetersizliğinden etkilendiği tahmin edilir. Nefes darlığı, halsizlik ve yorgunluk gibi şikâyetlerle birlikte, vücudun çeşitli bölgelerinde sıvı toplanmasıyla (akciğer, ayak bileğinde vs.) gözlenen bir hastalıktır. Bu şikayetler istirahatle olabileceği gibi eforla da ortaya çıkabilir. Örneğin; kişi 3 kat merdiveni rahatlıkla çıkarken, bir kat merdiveni çıkamıyorsa bu kalp yetmezliği belirtisi olabilir. Bunun dışında gece öksürükleri, gece idrara çıkma, karında şişlik, karın ağrısı ve kusma da kalp yetmezliğinin diğer belirtileridir.

    Kalp yetmezliğinin başlıca nedeni, kalp-damar hastalıklarıdır. Koroner damarlar kalbi besleyen damarlardır. Koroner damarlarda ortaya çıkabilecek herhangi bir tıkanıklık ya da daralma kalp damarının yeterince beslenememesine neden olarak kalp yetmezliğini ortaya çıkarır. Hipertansiyon da çok önemli bir etkendir. Hipertansiyonu olan kişilerin kalbinde iş yükü arttığından, kalp yetersizliğine neden olur.

    Diyabette, kalp kasını bozduğu için kalp yetmezliği yaratabilir. Bir diğer önemli neden ise akciğer ve kalp-kapak hastalıklarıdır. Ritim bozuklukları da kalbin kontrolsüz aşırı hızlı artmasına neden olarak kalp yetmezliğini ortaya çıkaran bir durumdur. Kalp yetmezliğinde genetik yatkınlık oldukça önemlidir ve yaşla doğrudan ilişkili bir hastalıktır. Yaş arttıkça kalp yetmezliği riski de artar.

    Kalp yetmezliği sorunu yaşayan hastalar, yorucu aktivitelerden kaçınmalıdırlar. Özellikle hipertansiyonu olan kişiler, tuzsuz beslenmeye çok özen göstermelidirler. Günde 2 gr tuz almaları yeterlidir. Fazla tüketim, nefes darlığını ve vücut şişmelerini arttırır. Bununla beraber su ve diğer sıvı tüketimine dikkat edilmesi gerekir. Örneğin; maden suyu aşırı tuz içerdiğinden kaçınılması gereken içeceklerdendir. Alkol ve sigara kesinlikle kullanılmaması gerekir.

    Tedavi süresince doktorların verdiği ilaçları, tavsiye ettiği dozda almalı, hiçbir şekilde doz azaltma ve arttırma yollarına başvurmamalıdır. Hekim kontrolünde vücut kilo dengesinin sağlanması da önemlidir. Bu anlamda yaşam tarzlarında değişikliklere giderek, uygulanacak beslenme yöntemlerine özen gösterilmelidir.

    alıntı
#02.11.2015 19:45 1 0 0