BiR-DOST

BiR-DOST

Admin
13.01.2008
Genel Kurmay Başkanı
525.784
Hakkında

  • göz yorgunluğu sebebpleri - göz yorgunluğu belirtileri - göz yorgunluğu etkenleri - bilgisar ve göz - göz egsersizleri - göz yorgunluğuna ne iyi gelirGöz Yorgunluğunun Belirtileri

    Yorgunluk
    Göz ağrısı
    Göz çevresinde ağrıma
    Bulanık görme
    Çift görme
    Baş ağrıları
    Yanma hissi
    Göz sulanması
    Göz kuruması
    Boyun ağrısı
    Işığa karşı hassasiyet artışı
    Kâğıda veya bilgisayar ekranına bakarken konsantrasyon bozukluğu
    Görüntüler arası ardışık görüntülerin belirmesi

    Göz yorgunluğuna ne iyi gelir

    Salatalık dilimlerini 15-20 dakika gözlerinizde bekletin. Daha sonra gözlerinize soğuk kompres yapın ve tekrar 10 dakika salatalık dilimlerini bekletin.

    2 adet çay poşetini demleyin ya da çay suyunu makyaj temizleme pamuğuna batırıp ılık sıcaklıkta gözlerinizde 20 dakika bekletin. Papatya çayı ve yeşil çayı da kullanabilirsiniz.

    1 damla lavanta yağı ile yarım litre damıtılmış suyu karıştırıp makyaj temizleme pamuğuna batırıp gözlerinizde yarım saat bekletin.

    Makyaj temizleme pamuğuna gül suyuna batırıp 20 dakika bekletin.

    Göz Yorgunluğu Tedavisi

    1. Göz Damlaları Kullanmak : Göz damlaları yorulan gözlerin nemlenmesini sağlar. Göz yorgunluğunuz varsa kitap okurken ve yoğun iş ortamlarında bu damlaları sık sık kullanabilirsiniz. Uzun süre odaklanmış bir şekilde kitap okunduğunda ya da bilgisayar ekranına bakıldığında gözler kurur bu nedenle göz damlalarının kullanımı önemlidir.

    2. Hayat Tarzında Değişiklikler : Orta derecede göz yorgunlukları her iki gözü bir süreliğine kapatıp dinlendirilerek geçirilebilir. Fakat gözleriniz gün boyu yorgun kalmışsa genel alışkanlıklarda bir takım değişiklikler yapmak gerekir:

    Odanın ışığı ve ekran kontrastı ayarlanmalı. Oda çok karanlık olursa kitap okurken ve ekrana bakarken gözler yorulur. Ekran kontrastı orta parlaklıkta bir oda ışığına göre ayarlanmalıdır.
    Gözlerle kitap veya ekran arasındaki uzaklık bir kol uzunluğunda olmalıdır.
    Ekrana uzun süre bakmak boyun ağrısına neden olur. Monitörün tam karşınızda olmasına özen gösterin.
    Kitap okuduktan ve bilgisayar kullandıktan sonra bulut ya da bir dağ gibi uzaktaki bir şeye bakın. Eğer odanızda pencere yoksa en azından odadaki en uzak objeye bakın. Gün içinde işiniz çok yoğun ise en azından ara ara boynunuzu esnetin ve bulunduğunuz yerdeki en uzak noktaya bakın. Bu hareketler göz kaslarınızın yorulmasını önemli ölçüde engelleyecektir.

    3. Göz Egzersizleri : Göz egzersizleri yorgun gözlerin rahatlamasını ve göz kaslarına daha fazla oksijen toplanmasını sağlar. Gözlerinizi gün içinde çok fazla odaklanmış halde kullanıyorsanız bu egzersizleri günde 2-5 kez yapın.

    Gözlerinizi geniş bir şekilde açarak sağa sola, aşağı yukarı oynatın ve bunu her defasında 10 kez tekrarlayın.
    Başparmağınızı gözünüzün karşısına 30 cm mesafede tutun. Parmağa 5 sn boyunca bakın ve daha sonra uzak bir objeye bakın. Bunu her defasında 5 kez tekrarlayın.
    Parmaklarınızı göz etrafında tutarak bu bölgeye yumuşak masaj yapın. Bu egzersizi de 5 kez tekrarlayın.
    Avuç içlerinizi birbirine sürtüp ısıttıktan sonra kapattığınız gözlerinizin üzerine koyun. Bu işlem göz etrafında kan akışını hızlandırarak göz kaslarının rahatlamasını sağlar.


    4. Bitkisel İlaçlar

    Sibirya ginsengi: Bu bitki mental fonksiyonları artırır ve viral enfeksiyonlara karşı etkilidir. Sibirya ginsengi özellikle günlük alınarak uzun süreli kullanımlarda etkilidir. Kapsül formu kullanılmalıdır.

    Yaban mersini: Günde 3 kez yaban mersini kapsülü alınarak göz yorgunluğunu tedavi etmek ve görüntüyü zenginleştirmek için etkilidir.

    Meyan kökü: Anti-enflamatuar özelliğiyle göz yorgunluğuna iyi gelir. Çay olarak içilmeli ve 6 haftadan fazla kullanılmamalıdır.

    Astragalus: Astragalusun bağışıklık güçlendirici, enerji verici ve yorulan kasları dinlendirici özelliği vardır.

    alıntı
#11.12.2015 12:29 1 0 0
#10.12.2015 17:28 0 0 0
  • duygusal çöküş nedir - duygusal çöküşle başetmenin yolları - üzüntülerle başedebilmekBazen sizi üzen duygularla; rahatlıkla, üzüntünün veya kızgınlığın üstesinden gelerek başa çıkarken; bazen de bu duyguları o kadar derin yaşarsınız ki, çöküşü kimse engelleyemez.

    Kendinizi size üzüntü veren durumdan soyutlayın. Onlar, sizin çöküşünüz için adeta katalizör gibidirler. Sizi üzen ve çöküşünüze neden olan duyguyu sürekli hissetmediğinizden emin olabilmek için; o katalizörden fiziksel olarak uzaklaşın ya da beyninizden tümüyle atmaya çalışın. Örneğin; eğer bir arkadaşınızla kavga ettiyseniz, bu arkadaşınızın bulunduğu yeri hemen terk edin.

    Oturun ve kendinizi rahatlatmaya çalışın. Üzüntünün bir sonucu olarak; hızlı hareket etmekten, sürekli fiziksel bir aktivite yapmaya çalışmaktan kaçının. Bunun yerine, kendinizi oturmaya ve derin nefesler almaya zorlayın. Dilerseniz 10’dan geriye doğru sayın ya da sadece beyninizi boşaltın.

    Güvenebileceğiniz birine gidin ve yardım isteyin. Bir arkadaşınızı veya ailenden birini arayın ve desteğine ihtiyacınız olduğunu söyleyin. Neyin sizi üzdüğünü ve şu an nasıl hissettiğinizi bu kişiye anlatın. Bu kişi, sizi rahatlatmaya çalışabilir, size her şeyin iyi olacağını hatırlatabilir ya da belki sizin zaten bildiğiniz ama bu hassas döneminizde sizi yatıştıracak şeyler söyleyebilir.

    Eğer bu üzüntülü haliniz geçmiyor gibiyse, tıbbi bir yardım alabilirsiniz. Eğer atlatabilirseniz kendiniz atlatmaya çalışın ama mümkün değilse ve bir türlü sakinleşemiyor ya da normal mutluluk düzeyinize dönemiyorsanız; bir ruh sağlığı pratisyeninden ya da kendi hekiminizden yardım alın. Eğer duygusal çöküşünüz ağırsa, sizin kendi kendinize atlatamayacağınız bir durum söz konusu olabilir.


    alıntı
#09.12.2015 16:42 1 0 0
  • erkekleri anlamanın yolları - erkeği kendine bağlamak - erkeklerin kadında aradığı özellikler - erkeği tanımakKadınlar sık sık erkekleri analiz etmeye ve çok eski bir soru olan bir erkeği ya da kocanızı nasıl kendilerine bağlayacakları sorusuna cevap bulmaya çalışırlar. İşin aslı şu ki, erkekler karmaşık bireylerdir ve birbirlerinden çoğu bakımdan farklılık gösterirler. Çoğu kadın, erkekleri herhangi bir bağlılıktan uzaklaştıran bazı şeyler olduğunu fark etmez.

    Onu tanıyın. Bir erkeği kendinize bağlamaya karar vermeden önce, onu tanımanız çok önemlidir. Bu, bir arkadaşlık kurmak ve birbirinin kişisel ve profesyonel amaçlarını anlamaktan ibarettir.

    Aciz olmayın. Kadınların erkekleri kendilerinden uzaklaştırmak için yaptıkları ilk şey aciz davranmaktır. Erkekler kendilerine ihtiyaç duyulduğunu ve istendiklerini bilmek istedikleri halde, çok aciz davranan bir kadın tarafından bunaltılmak istemezler.

    Bağımsızlığınızı koruyun. Bağımsız bir kadın olmak, çoğu erkeğe göre çok çekici bir özelliktir. Tıpkı kadınların karşılarında başarılı ve bağımsız bir erkek görmekten hoşlanmaları gibi, çoğu erkek de kadınlarda aynı özelliği beğenir.

    Ona süre verin. 7 gün 24 saat onun yanında olmak için ısrar etmektense, ona süre verin. Beraber olmak ve dışarı çıkmak için ayarlamalar yapın, ama onun hayatını sabote etmekte ısrar etmeyin.

    Kendisi için karar vermesine izin verin. Karar vermesi için ona baskı yapmayın veya onun için ne kadar iyi olduğunuzu kanıtlayarak çizgiyi aşmayın. Bu onu uzaklaştıracaktır. Bunun yerine, ona iyi özelliklerinizi gösterin.


    alıntı
#09.12.2015 16:23 0 0 0
  • boşanmış erkekler - eşinden ayrılan erkek davranışları - erkeklerin boşanma süreci - boşanan erkek psikolojisiErkek ve kadının ne denli farklı oldukları düşünüldüğünde, ilişkilerin nasıl olup bir şekilde yürüdüğünü düşünmek inanılmaz. Bu farklar, bir ayrılık sürecinin ortalarında daha da netleşir ki bu, bir erkeğin ilişkisini kaybetmesi durumunun kendi içinde işleyen ve onu tamamlanmış bir görev olarak görme halini anlamaktır.

    Erkeklerin Desteği Daha Azdır
    Bir ayrılığın orta evrelerinde erkekler, vasopresin adlı bir hormon salgılar. Bu hormon, onların diğer erkekleri daha az cana yakın görmelerini sağlar. Duygusal kapsamları sınırlıdır ki bu, insanların düşündüğünün aksine ayrılığın üstesinden gelmelerini zorlaştırır.

    Bağlanmamaya Daha Yatkındır
    Ayrılığın üstesinden gelme mekanizmaları söz konusu olduğunda erkekler, dikkat dağınıklığına ve duygularını saklamaya daha meyillidir. Duygularını gömerek ve diğer insanlardan gizleyerek yollarına devam etmek yönünde davranırlar.

    Daha Fazlasını Kaybederler
    İnsanlar çoğunlukla ayrılıkta daha çok acı çekenin kadın tarafı olduğunu düşünürler. Bu, kadınların çektikleri acıyı dış dünyayla ve diğer insanlarla daha fazla paylaşmaları yüzünden abartılmış bir bakış açısıdır.

    Erkekler 'Şimdi’ ‘ye Odaklanır
    Biyolojik olarak erkekler, kadınlara oranla daha bölüm-bölüm düşünmeye meyillidir.

    alıntı
#09.12.2015 16:14 0 0 0
  • mutlu evlilikler - evlilikte mutluluk - evlilikte uyum - eşlerin birbirine karşı sorumluluklarıEn genel tanımıyla evlilik belirlenmiş haklar ve yükümlükler çerçevesinde karşı cinsten iki kişinin aralarında akrabalık bağı kuracak şekilde yaptıkları anlaşmadır. İstatistiklere göre aradaki çekim ve duygusal bağların zaman içerisinde eski gücünü yitirmesi nedeniyle mutlu bir evliliğin bir ömür sürmesi, çiftlerin birbirleriyle olan ilişkilerine bağlıdır. Uygulanabilecek püf noktalarla evliliklerde kalıcı mutluluğa ulaşabilmek mümkündür.

    Evlilik her ne kadar kişilerin yaşamlarını birleştirmesi anlamına gelse de birlikte zaman geçirerek gerçekleştirdikleri aktiviteler yanında çiftlerin bireysel olarak mutlu olabilecekleri aktivitelerde bulunması da önemlidir. Kişilerin mutlu olduğu sürece ancak çevresindekilerini de mutlu edebileceğini göz önünde bulundurularak ilişkide verimi artırmak açısından bireysel özgürlükleri kısıtlamayacak yaklaşımlar mutlu bir evliliğin temelini oluşturan unsurlardandır.

    Evlilik boyunca çiftlerin sadece aşk olarak değil dostluk ve güven çerçevesinde bir ilişki oluşturarak birbirine olan ilgilerini kaybetmemeleri de önemlidir. Birbirini dinleyen, birbirlerine duygusal destek sağlayabilen, etkili bir şekilde iletişim kurabilen ve birlikte kaliteli zaman geçirerek sahip olunan ortak anılara dair paylaşım değerleri oluşturan çiftler mutluluk açısından birbirlerini beslerler.

    Çiftlerin birbirlerine karşı mümkün olduğunca minnet duygularını ifade etmeleri ve takdir göstermeleri, olumsuz durumlar karşısında birbirlerinin olumlu yönlerini düşünerek şikayet ve suçlamak yerine uzlaşmacı tavırlar içerisinde bulunmaları da sağlıklı ve mutlu bir evlilik için gereklidir.

    Özellikle tartışma durumlarında karşılıklı saygıya dayalı, uzlaşmacı tavırlar sergilemek, her iki tarafın da kabul edebileceği çözümler üretmek evliliklerin temelini sağlamlaştıracak unsurlardandır. Çiftlerin hatalarını görmezlikten gelip içinde tutarak özellikle tartışmalarda birbirlerinin yüzüne vurmaları mutlu bir evliliğin önüne geçebilir. Böyle durumlarda doğru olan hataları biriktirmek ve ilişkilerde geçmişe bakmak yerine o an yapıcı bir şekilde dile getirerek duygularını en samimi şekilde ifade etmektir. Dile gelen olumsuzluklar şikayet ve suçlamadan uzak iyi niteliklerle birlikte karşı tarafa sunulduğunda sadece karşı taraf için değil bireyin kendisi için olumlu duyguların oluşmasında etkilidir. Ayrıca tartışmalarda hatalı olan kişinin hatasını kabul etmesi ve bu doğrultuda yapıcı ve olumlu tavırlar sergilemesi de ortadaki gerilimi kaldıracak en önemli etkenlerden biridir.

    Eşlerin birbirine karşı mükemmel olmalarına dair beklentiler içerisinde olması evlilikte mutluluğun temeli sarsabilecek unsurlardandır. Özellikle gerçekçi beklentilerden uzak, çevresindeki evlilikler ile kıyaslama içerisine girmiş evlilikler, zamanla paylaşım ve dostluk ortamını yitirici bir yapıya bürünürler. Her ilişkinin kendi içerisinde olumlu ve olumsuz yanlarıyla karmaşık ve benzersiz bir bütünlük oluşturduğuna inanmak saygı ve sevgi çerçevesinde ilişkinin korunmasına yardımcı olur.

    Mutlu ve huzurlu bir evlilik için çiftler bir üstünlük savaşı olarak bakmak ve rekabetçi bir ortam yaratmak yerine birbirlerine sevgi ve şefkat ile odaklanarak, karşılaştıkları zorluklarda bu duygularına sahip çıkmalılar, samimiyet ve yakınlık içeren bir iletişim içerisinde bulunmalılardır. Mutlu bir evliliği yürütmek için önemli olan bir çok faktörün yanında en önemlisi çiftlerin birbirine karşı gösterdikleri sevgi ve saygıdır.

    alıntı
#09.12.2015 16:09 0 0 0
  • çocuklarda inat - inatçı çocuğa alie yaklaşımı - anne babanın çocuklarla ilişkisi - inatçı çocuğu cezalandırmakSağlıklı bir gelişim sürecinde çocuk çevresini tanımak, yeni şeyler keşfetmek ister. Bu keşfetme sırasında özellikle çocuk yürümeye başladıktan sonra kontrolsüz bir hal alabilir. Özgür davranmak isteyen çocuk ile sınırlar koyan anne-baba arasında bir çatışma başlar. Güvenliği için bazı sınırlar koyan aile ve bunu anlamlandıramayan henüz küçük yaştaki çocuğun davranışları ile durum sıkıntılı bir hal alır. Devamında ise inatlaşma denilen durum aile içerisinde rutin bir hal alır.

    İnatlamşamalar genellikle çocuk 2-3 yaşına geldikten sonra başlar. Anne ve babasını oldukça iyi gözlemleyen çocukla orta yolda buluşmanın en kolay yolu iletişimde samimi ve dürüst olmaktır. İnatlaşan bir çocuğu azarlamak, bedensel şiddete başvurmak çocukla aile arasındaki çatışmayı daha da arttıracaktır.

    İnatçı bir çocuk karşısında onunla olgun biri gibi konuşmak önemlidir. Cezalandırmak, ebeveynin kendisini geriye çekmesi gibi durumlar olumsuz netice verir. Esneklik sağlanabilecek durumlar için çeşitli alternatifler türetmekte fayda vardır. Böylelikle çocuğun inat etmesine gerek kalmadığı başka yolların da bulunabileceği çocuğa gösterilmiş olur. Örneğin; bisküvi veya çikolata isteyen bir çocuğa direkt 'hayır' demek yerine zamanlamayla ilgili telkinlerde bulunmak faydalı olacaktır. 'Yemekten sonra, uykudan sonra, sadece bir tane olmak kaydıyla' gibi…

    Küçük yaşlarda çocuğun inadını kırmak için dikkatini başka yönlere çekmek faydalı olacaktır. Esneklik tanındığı gibi sınırların da konulması gerektiği unutulmamalıdır. Çocuk her ne kadar özgürlüğüne düşkün olsa da sınırlara ihtiyaç duyar. Bu onun kendisini güvende hissetmesini sağlar. Çocuğun anne babayı pes ettirmesine izin verilmemeli ve sınırlarını daima bilmesi sağlanmalıdır. Aksi halde çocuk zorlayarak sınırları aşabildiğini görürse bunu alışkanlık haline getirecektir. Bazı durumlarda çocuğa müdahale etmemek, ilgiyi başka yere çekmek gerekebilir. Çocuk dikkat çekmek için olumsuz davranışlar sergileyebilir ancak dikkat çekmediğini anladığında anda bu hareketinden vazgeçmeye başlar. Çocuğa gerekli yerlerde müdahale etmesini de bilmek gerekir. Ebeveynler güç savaşına girmeden tutarlı, yeri geldiğinde esnek ama sınırları olan tutumlar sergilerler ve kriz anında soğukkanlılığı muhafaza ederek ölçülü tepkiler verirlerse çocuğun inatçı bir şekilde büyümesinin de önüne geçmiş olacaklardır.

    alıntı
#09.12.2015 16:07 0 0 0
  • okul başarısı için öneriler - okul başarısı için öğretmene düşen görevler - okul başarısı için velilere düşen görevlerFarklı kademelerde öğrenim gören öğrencilerin başarılı olabilmesi için velilere ve öğrencinin kendisine büyük iş düşer. Okul başarısının artırılması uzun bir sürecin sonucu olarak ortaya çıkar. Bununla birlikte kısa vadede başarı artırımına da gidilebilir.

    Çocukların ve gençlerin okulda başarılı olabilmesi için dikkat edilmesi gereken unsurlardan birisi fiziksel sağlığa dikkat edilmesidir. Özellikle ilk ve orta öğrenimde eğitim gören çocukların düzenli uyku, beslenme ve dinlenme gibi faaliyetlerine özen gösterilmelidir. Açık havada zaman geçirilmesi, sportif etkinliklerde bulunulması, meyve ve sebze tüketiminin düzenli olması çocukların zihinsel ve fiziksel sağlığını koruduğu için okul başarısını da artırır.

    Okul başarısında motivasyon, güdülenme ve olumlu yanların takdir edilmesi çok önemlidir. Bu nedenle velilerin, başarı durumunda çocuklarını takdir etmesi ve bunun ödülünü belirli ölçülerde vermesi gerekir. Bir davranışın takdir edilmesi o davranışın sürekli olmasını sağlar. İçsel motivasyon ve moral beraberinde odaklanmayı da getirdiği için çocukların derslere sıkıcı birer aktivite olarak bakmaması sağlanır. Bu konuda öğretmenlerin de başarıyı övmesi ve devamı için motivasyonda bulunması gerekir.

    Boş zamanların verimli bir şekilde değerlendirilmesi okul başarısına etki eder. Buna göre çocukların öncelikle serbest zamanı olmalıdır. Sürekli olarak yoğun bir ders programı uygulamak başarı getirmeyebilir. Çocukların bu boş zamanda faydalı aktivitelerde bulunulmasına da yardım edilmelidir. Düşünmeye yönelik eylemlerde bulunmak çocuğun sosyal zekasını geliştirir. Kitap okumak ve sosyal bir ortamda bulunmak çocukların düşünmesine ve beyin gücünün gelişmesine katkı sağlar. Bu da okulda çoklu düşünme yetisi olarak kendisi gösterir.

    Sorunlu olan derslerin üzerine gidilmesi ve bu derslerin anlaşılması için çocuğa destek verilmesi okul başarısını artırabilir. Çocukların bir zorlukla karşılaşması durumunda ilk olarak o sorundan kaçması normal bir durumdur. Bu durumda öğretmen ve velilerin eksikleri görerek bu alanda çocuğa destek vermesi, etütlerle birlikte takviye derslerin verilmesi o sorunun çözülmesine katkı sağlar.

    Çocukların okulunu ve öğretmenini sevmesi, okul başarısında etkili olan bir diğer durumdur. Bu nedenle velilerin, çocuğun okuldaki durumunu gözlemlemesi, arkadaş ortamını bilmesi ve öğretmenleri ile irtibat halinde olması gerekir.

    alıntı
#06.12.2015 19:49 0 0 0
  • hintçe öğrenimi - hint dili - hintçenin özellikleri - hintçe gramerBir Hint dili olan Hintçe Hindistan’ın İngilizce’den sonra kullanılan ikinci dilidir. Hintçe, Hint sineması ile günümüzde daha çok tanınmıştır ve dil son yıllarda yaygınlaştırılmaya başlanmıştır. Bunun sebebi de İngilizce’nin resmi dil olmaktan çıkarılmak istenmesidir. Dünya istatistiklerine bakıldığında bugün 240 milyon kişi Hintçe’yi ana dili olarak konuşur. Geçmiş tarihlerdeki istatistiklere bakıldığında ise sayı oldukça artış gösterir.

    İkinci dil olarak Hintçe'yi öğrenmek sanıldığı kadar zor değildir. Ancak belli noktalara dikkat etmek gerekir. Hintçe Hint-Avrupa dil ailesinden gelir ve çok sayıda lehçe içerir. Hintçe öğrenebilmek adına pek çok yol olmakla birlikte, sıfırdan başlayanlar için kaynaklar, günlük yaşantıyı orta derecede kolaylaştıracak şekilde bilgiler veren kaynaklar ve videolar bulmak günümüzde artık daha kolaydır. Özellikle kaynak belirtilmesi gerekirse, Ankara Üniversitesi kütüphanesinde gerekli yardımcı kitaplar bulunabilir. Hintçe öğrenmek isteyen kişiler kaynak ve eğitmen azlığı olmasına rağmen son dönemlerde artan bilgi alışveriş düzeyi sayesinde Türkçe-Hintçe sözlükleri Türkiye’de pek çok kurumsal ve büyük kitapevlerinde bulabilirler.

    Hintçe öğrenmek demek dilin özellikleri incelendiğinde 100'den fazla dil öğrenmek demektir. Bunun sebebi Hindistan’da yüzden fazla dil konuşulmasıdır. Hintçe zor bir dil olmasa da, öğrenmesi bu tarz nedenler dolayısıyla zaman alan bir dildir.

    Bir kişi iki yılda Hintçe’yi ana dili gibi konuşabilir. Bu öğrenme sürecini daha keyifli yapabilmek adına ise, Hintçe öğrenmeye faydalı olması açısından sanal paylaşım sitelerindeki gruplar arasında yer alan "Hintçe öğreniyorum" gruplarına katılmak uygun olacaktır.

    Hintçe’de Türkçe ile ortak çok sayıda kelime vardır. Özellikle gramer yapısı olarak bu dil Türkçe’ye benzer. Bu durum ise Hintçe'ye ilgili olanlar için büyük bir avantaj sağlar. Hintçe öğrenirken önce harfleri yavaş yavaş tanımak gerekir. Daha sonra da kelime kelime videodan yazılışlarını takip ettikten sonra Hintçe kelimelerin karşılığını ya da Türkçe kelimelerin Hintçe karşılıklarını bulmak öğrenmeyi hızlandırır. Bu sayede Hintçe daha kolay öğrenilebilir. Hem görsel hem de işitsel öğrenmenin sağlanmasıyla dile yatkınlık da artar. Bazı diller konuşulurken kelimelerin algılanması zor olabilir. Ancak Hintçe'de böyle bir durum söz konusu değildir.

    alıntı
#06.12.2015 19:24 0 0 0
  • arapça pratik yapmak - arapça öğrenmek - arapça gramerHami-Sami dil ailesine bağlı olan Arapçaya tam olarak hakim olabilmek için pratik yapılması gerekir. Ancak Arapça pratik yapmaya başlamadan önce gramer yapısının öğrenilmelidir. Arapça alfabesinde fiil çekim kalıpları oldukça fazladır. Bu fiil kalıplarının düzenli ve düzensiz halleri öğrenilmelidir. Arapça dilinde pratik yapmak için yazma, dinleme ve özellikle konuşma önerilir. Daha verimli bir şekilde ilerlemek için hangi seviyede olunduğu öğrenildikten sonra seviyeye göre pratik yapılmaya başlanmalıdır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte pratik yapma olanakları da artmaya başlamıştır.

    Arapça'da seslerin çıkış yerleri farklılık gösterir bu nedenle diğer dillere göre sesli pratik yapmak daha zorludur. Henüz yeni pratik yapılmaya başlandıysa harflerin çıkışının nasıl yapılacağı hakkında videolar izlenebilir ya da Arapçayı iyi bilen kişilerden yardım alınabilir. Pratik yaparken görsel hafızanın kullanılması oldukça önemlidir. Bu şekilde harfler daha iyi tanınacak ve zihinde kalıcı hale gelecektir. Bir sonraki pratikte harfler daha iyi tanınacağı için sadece telaffuza konsantre olunabilir.

    Arapça diline çalışmaya yeni başlanmış bile olunsa hergün konuşma pratiği önerilir. Konuşma pratiği yaparken doğru telaffuz ve kelimeleri anlama noktasında problemler yaşanılabilir. Ancak hergün yapılacak konuşma pratiği ile Arapça diline aşina olma noktasında önemli bir adım atılmış olunur. Konuşma pratiği yapabilmek için bilgisayar ve telefon üzerinden ücreti çok düşük ya da ücretsiz uygulamalar kullanılabilir. Basit bir dille yazılmış Arapça kitaplar, dokümanlar ya da bloglar sesli bir şekilde okunabilir. Konuşma kurslarına gidilerek pratik yapılabilir. Eğer bir kursa gidilemiyorsa Arapça bilen aile, arkadaş ya da sosyal medya üzerinden tanışılacak kişiler ile pratik yapılabilir. İnternet üzerinden Arapça filmler, Arapça altyazı ile izlenmelidir. Yapılan telaffuz hataları bu şekilde rahatlıkla görülebilir.

    Bir dili öğrenmek için o dilin konuşulduğu bir ülkeye gitmek oldukça faydalıdır. Bu şekilde yapılacak pratikte sürekli o ülkenin dili konuşulacağı için günün büyük bir bölümü pratik yapmakla geçirilir. Bu durum Arapça için de geçerlidir. Bir Arap ülkesine giderek bir süre vakit geçirmek ve insanları ile konuşmak pratik yapmak için çok etkili bir yöntemdir.

    alıntı
#06.12.2015 19:15 0 0 0
  • saat rüyaları,rüyada saat görmek nasıl yorumlanır - islami rüya tabirleriMolla Cami: Rüyada duvar saati görmek, rüya sahibinin işlerinin iyi gitmesine işarettir.Büyük saat görmek ise ölüm haberi aimaya işarettir.

    Diyanet: Rüyanızda duvar saati görmeniz; işlerinizin iyi gittiğine yorumlanır. Rüyanızda durmuş bir saat görmeniz iyiye tabir edilmez, bir ölüm haberi almaya işarettir.

    alıntı
#06.12.2015 18:55 0 0 0
  • masal nedir - halk hikayeleri - masalların doğuşu - masal kahramanları - masal anlatımı1. Genellikle halkın yarattığı, ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa sürüp gelen, çoğunlukla olağanüstü durum ve olayları yine olağanüstü kahramanlara bağlayarak anlatan halk hikâyelerine masal denir.
    2. Kahramanlarından bazıları hayvanlar ve tabiatüstü varlıklar olan, olayları masal ülkesinde cereyan eden, hayal mahsulü olduğu halde, dinleyicileri inandırabilen bir sözlü anlatım türüdür.
    3. Genellikle özel kişiler tarafından, kendisine mahsus (olağanüstü) zaman, mekan ve şahıs kadrosu içinde, yaşanılan hayatla hayal edilen hayatın sistemli bir şekilde ifade edildiği, klişe sözlerle başlayıp, yine klişe sözlerle biten hayal ürünü sözlü anlatım türüdür.
    4. Günlük hayattan sıyrılarak, insanların muhayyilelerinde tabiat ve gerçek dışı âlemde yaşattığı kahramanların hikâyesi, sözlü nesir türüdür. diyebiliriz.

    Masalların Ortak Özellikleri

    1. Olağanüstü konular vardır. Mesela masal kahramanları yaşlanmaz.
    2. Kahramanlar GERÇEK üstü özelliklere sahip olabilir.
    3. Yer ve zaman belirsizdir.
    4. Her masaldan bir öğüt, bir ders çıkarılabilir. Masallar eğlendirici ve eğiticidir.
    5. Masallarda kalıplaşmış bir tekerleme ile başlar.
    6. Masallarda olağanüstü varlıklar (cin, peri, melek) bulunabilir.
    7. Masallar kalıplaşmış tekerlemelerle biter ve sonunda mutlaka gökten üç elma düşer.
    8. Masallar hep mutlusonla biterler.
    9. Niteliği ne olursa olsun her şeyiyle hayal ürünüdürler.
    10. Olaya dayalı sanatsal kurmaca metinlerdir.
    11. Sözlü edebiyat ürünüdür.
    12. Kişiler ya çok iyi ya da çok kötüdür.
    13. Yazarları yoktur. Halk düşüncesinin,halk kültürünün ortak ürünüdür.
    14. Masallarda yer kavramı sembolik bir biçimde yer alır. Genellikle uzak mekanlarda geçer. Bahsedilen yer isimlerinin çoğu hayalidir. Ne zaman,hangi yerde bulundukları asla bilinmez.
    15. Masallarda gerçek yer isimleri de belirtilir. Fakat masallarda anlatılanlar gerçekte bu yerler değildir.

    Masalların Genel Özellikleri

    Masalın genel özelliklerinin “konu, olay, yer, zaman, kişi, amaç” yönlerinden değerlendirilmesi:
    a- Konu: Masallarda her insanı ilgilendiren evrensel değerler ve konular anlatılır. Özellikle çocuklara doğruluk, dürüstlük, iyilik, güzellik, ahlâklı olmak, erdemli olmak, yardımseverlik gibi duygular verilmek istenir. Ayrıca çevredeki kişilerin, olayların ve yöneticilerin eleştirileri de yapılır. Haksızlıklara karşı halkın ve halk içinde bir önderin direnmesi ve sonuçta mutlaka üstün gelmesi işlenir.
    b- Olay: Masallar olay eksenli bir edebiyat türüdür. Tamamen hayal ürünü olan bu olaylar, olağanüstü nitelikler taşıyabilir. Masallarda “olamaz” diye bir şey yoktur. Her şey olabilir ve bunlar konu olarak işlenir.
    c- Yer: Masalda belirli bir yer, çevre yoktur. Hayali bir yer, çevre söz konusudur. Bunlar da genellikle “Kafdağı’nın arkasında bir ülke, yedi kat yerin altı, periler padişahının ülkesi” gibi hayalî yerlerdir.
    d- Zaman: Masalda zaman da belirsizdir. Geçmişte bir zamandan söz edilir; ama aslında bu hayalî bir zamandır. Masallar geçmiş zaman kipi (-miş) kullanılarak anlatılır. Bu yönüyle de hikâyeden ayrılır. “Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pireler berber iken, develer tellâl iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken gibi tekerlemeler aslında zamanın belirsizliğini ve olayın hayalî olduğunu da açıklar.
    e- Kişi: Masal kahramanları olağanüstü nitelikler taşıyabilir. Masallarda “peri, dev, cüce, cadı, gulyabani, şahmeran, Zümrüdüanka kuşu” gibi hayalî kahramanlar karşımıza çıkabilir. Masalda, gerçek hayatta rastlanamayacak kişiler bulunabilir. Kişiler ya iyidir ya da kötüdür. İyiler hep iyilik yapar, kötüler de hep kötülük yapar. İyiler masalın sonunda mutlaka kazanır, kötüler de her zaman kaybeder.
    f- Amaç: Masalda eğiticilik esastır. Aslında yerin, kişilerin ve zamanın hayalî olması da bundandır. Kimse rencide edilmeden insanlara ders verilir. Herkes masalın sonunda verilen dersten kendisine düşen payı alır. Masallarda kötülükler eleştirilerek okurun ve dinleyenin bu kötüler gibi olmaması istenir. İyiler ve iyilikler de yüceltilir ki okur veya dinleyici iyi olsun ve iyilik yapsın. Bu yüzden özellikle eğitimde masallardan yararlanılır.

    Masalların Anlatım Özellikleri

    - Anlatım hiçbir engele uğramadan akıp gider. (Akıcılık)
    - Gereksiz söz tekrarları yapılmaz.(Akıcılık)
    - Ses akışını bozan, söylenmesi güç seslere ve kelimelere yer verilmez. (Akıcılık)
    - Gereksiz ifadeler olmaz. (Duruluk - Açıklık)
    - Anlaşılması güç cümlelere kurulmaz. (Duruluk - Açıklık)
    - Anlatım sade ve süssüz olur. (Yalınlık)
    - Duygu ve düşünceler kısa ve kesin ifadelerle dile getirilirilr. (Yalınlık)
    Masalın Bölümleri

    Masal üç bölümden oluşur:
    1 - Serim (Döşeme)
    2 - Düğüm (Gövde/Gelişme)
    3 - Çözüm (Sonuç)
    1 - Döşeme Bölümü

    Masalların baş kısmında yer alan, dinleyicinin ya da oyuncunun masal dinlemeye çağrıldığı bölümüdür.Bu bölüme masal başı ya da tekerleme bölümü de denilmektedir.

    alıntı

    https://www.main-board.com/edebiyat/802687-masal-tekerlemeleri.html#post5196571
#06.12.2015 15:59 0 0 0
  • masalda tekerlemeler - masal tekerlemeleri nasıl kullanılır - masal çeşitleri - hayvan masallarıTekerlemeler niçin kullanılır?
    Tabii ki dinleyicilerin ilgisini çekmek ve masala hazırlık yapmak için.
    Ortadaki tekerleme zamanı hızlandırmak için,sondaki tekerleme ise masalı bitirmek için kullanılır.

    Masalda, nerelerde tekerleme kullanılır?
    Masalda üç yerde tekerleme vardır.
    Başta,ortada ve sonda

    Bir varmış.Bir yokmuş.Evvel zaman içinde.Kalbur saman içinde.Cinler cirit oynarmış,eski haman içinde. Hamamcının tası yok.Oduncunun baltası yok.Arap Bacı hamama gider,koltuğunda bohçası yok.Handadır handa.Bostana gider manda.Mandayı kestik. Etini yedik.Dişimizin kavuğuna yetmedi.Sonracıma derisini yükledik,doksan dokuz deveye. Deve çangul çungul çöle çıktı birgün.Sağa baktı ot yok,sola baktı kum çok.Az gittik.Uz gittik. Dere tepe düz gittik. Altı ayı bir güz gittik. Dönüp arkamıza bir baktık ki,arpa boyu yol gitmişiz.Yeniden çıktık yola.Var varadan,sür süreden.Amasya`dan Tire`den.Sulu yerde peynir ekmek,susuz yerde kavun karpuz yiyerekten,vardık varacağımız yere…Geldik masala.Masaldır bunun adı.Söylemekle çıkar tadı. Kim iyi dinlemezse yesin onu Arap Dadı…

    Bu bölüm,masalı oluşturan ana olayın ve bu olayla ilgili ayrıntıların sunulduğu,masalın en uzun bölümüdür.

    Döşeme bölümü bittikten sonra genellikle bu bölüme “Vaktiyle memleketin birinde ’’ “Adamın biri’’, ‘‘Evvel zaman içinde” gibi söz açıcı başlangıçlarla geçilir.
    2 - Gövde(gelişme) Bölümü

    Kahramanın başından geçen türlü türlü olaylar anlatılır. Okuyucunun merakı tahrik edilir. Olay bir çözüme kavuşturması gereken noktaya getirilir.
    3 - Sonuç (Üç Elma) Bölümü

    Bu bölümde olay bir sonuca bağlanır. İyiler kazanır. Kötüler kaybeder. İyilere ödül, kötülere ceza verilir. İyi dileklerle masal bitirilir. Üç elma bölümü de denilmektedir. Masalcı bu bölümde sanki olayları yaşamış gibi,masalın verildiği duygu haliyle dinleyenleri kimi zaman bu elmalardan biriyle ödüllendirilebilir.

    “Gökten üç elma düştü birisi yiğit olanların başına,birisi bu masalı dizip koşana,biriside dinleyenlerin başına” diye söylenir.Kimi zamanda masal “Onlar ermiş muradına,biz çıkalım kerevetine” diye de bitirilebilir
    Masal Türleri

    Milletlerarası Masal Kataloğu'nda masallar şu ana çeşitlere ayrılmıştır:
    1. Hayvan Masalları

    Bu çeşit masallarda hayvanlar genellikle kılık değiştirmiş insan niteliğindedir. Bir düşünceye güç kazandırmak, ibret dersi vermek, örnek göstermek amacıyla anlatılır. Asıl masallardan daha kısa olur, başlangıç tekerlemeleri yoktur. Türk hayvan masalları da genellikle başka ülkelerdeki benzerleriyle aynı kaynaklara dayanır. (Bey ile Horoz, Keloğlan ile Eşeği masalları v.b.). Bunların bazıları eski dinî inançların kalıntılarıdır. (Hayvanlarla Süleyman peygamber veya Nuh peygamber arasında cereyan eden olayları konu edinmiş masallar);
    2. Asıl Masallar
    a) Olağanüstü Masallar

    Asıl masalların, yani masal denince ilk akla gelen masalların yer aldığı bu bölümdeki masallarda peri, cin, dev anası gibi tabiatüstü varlıklara rastlanır. Hayvanlar, hayvan masallarında olduğu gibi, insan rolünde değil, tabiat dışı varlıklar seklindedir. Olaylar da, kişiler gibi olağanüstüdür (Rüzgâr Dev, Tık Tık Kabacık masallarında olduğu gibi);
    b) Gerçekçi Masallar

    Kişiler, hayvanlar, olağanüstü masallarınkinden çok farklı değildir. Şehzadeler, sultanlar, padişahlar, bezirganlar, hocalar, kadılar, yoksul ailelerin genellikle en küçük kız veya oğulları Türk masallarının bu çeşidinin ana kişileridir. Bamsı Beyrek Masalı, Akıllı Terzi Kızı v.b.);
    3. Güldürücü Fıkralar

    Nükteli hikâyeler, yalanlamalar (Bekri Mustafa, İncili Çavuş, bektaşi, yörük, uşak-efendi, asker-subay, ana-baba, karıkoca fıkraları ve hikâyeleri);
    4. Zincirlemeli Masallar

    Çoğunun kişileri insan ve hayvanlardır. Küçük çocukların severek dinledikleri ve kendi aralarında en çok anlattıklarıdır (Keloğlan, Sırça Köşk masalları v.b.).
    Masalların taşıması gereken nitelikler

    a) Öncelikle masal yalın bir dille,akıcı ve açık bir anlatımla sunulmuş olmalıdır.
    b) Olaylar canlı ve hareketli olmalıdır.
    c) Masallar öğrenci ve sınıf ortamına uygun olmalıdır.
    d) Konuları çocuklarca yanlış anlaşılacak;örneğin kadını küçümseyen toplumun inançlarına ters,kadercilik anlayışına yaslanan masallara yer verilmemelidir.
    e) Döşeme bölümündeki söz dizimi akıcı,ilgi çekici olmalı,düğüm bölümü ustaca işlenip,olaylar beklenmedik biçimde sonuçlanmalıdır.

    Masallarda insanlar,gerçek veya gerçek dışı vasıflarda görünürler. Kişiler kuvvetlerin büyülü bir araçtan,var olmayan bir mahluktan veya evliyadan alır.(köylü,cadı,derviş,ırgat…)

    Destanlarda kişiler gerçektir. ama halk tarafından kişilere olağanüstü özellikler katılmıştır.Bunun yanında kişileri tanrı, tanrıça ve diğer olağanüstü varlıklar olan mitolojik kaynaklı destanlar da vardır.
    Masal Kahramanlarının Ortak Özellikleri

    1. Kahramanlar GERÇEK üstü özelliklere sahip olabilir.
    2. Masallarda olağanüstü varlıklar (cin, peri, melek) bulunabilir.
    3. Masal kahramanları olağanüstü nitelikler taşıyabilir. Masallarda “peri, dev, cüce, cadı, gulyabani, şahmeran, Zümrüdüanka kuşu” gibi hayalî kahramanlar karşımıza çıkabilir.
    4. Masalda, gerçek hayatta rastlanamayacak kişiler bulunabilir.
    5. Kişiler ya iyidir ya da kötüdür. İyiler hep iyilik yapar, kötüler de hep kötülük yapar. İyiler masalın sonunda mutlaka kazanır, kötüler de her zaman kaybeder.
    6. Kişiler ya çok iyi ya da çok kötüdür.
    7. Masal kahramanları yaşlanmaz.
    8. Masallarda kahramanları komik yanları vardır.

    alıntı

    https://www.main-board.com/edebiyat/802688-masallarin-ortak-ozellikleri.html#post5196572
#06.12.2015 15:59 0 0 0
  • zayıflatan kürler - zayıflama diyetleri - kilo verdiren kürlerFazla kilolar günümüzde birçok insanın başlıca problemleri arasındadır. Sağlıklı ve yeterli beslenmeye ek olarak düzenli spor yapılmaya başlanmasıyla zayıflamak için de bir adım atılmış olur. Bunların yanı sıra herkesin kolaylıkla bulabileceği malzemelerle evde kürler hazırlanarak yağ yakımına destek olunabilir.

    Limonlu Yoğurt Kürü

    Kür hazırlanırken yarım yağlı yoğurt tercih edilmelidir. Yarım limonun suyu, 3 yemek kaşığı yarım yağlı yoğurt, 1 çay kaşığı pul biber (Biber sevmeyenler zencefil ya da zerdeçal tercih edebilir) bir kabın içerisinde karıştırılarak kür hazırlanır. Her gece yatmadan yarım saat önce tüketilir. Bu karışımı yedikten sonra başka bir şey tüketilmemelidir. Kür 2 hafta boyunca düzenli olarak yapıldıktan sonra fark görülecektir. Ödem söktürücüdür. Tatlı isteğini karşılar.

    Susam Yağı Kürü

    300 gram susam yağı, 2 su bardağı kil, 3 yemek kaşığı bal, 1 çorba kaşığı biberiye yağı bir kapta karıştırılır. Karın ve basen bölgesine masaj yaparak sürülür ve streç filmle bölge sarılır. 30 dakika bekletildikten sonra çıkartılır. Haftada 3-4 kez uygulamak daha hızlı sonuç almaya yardımcı olacaktır.

    Lahana Kürü

    Kısık ateşte kaynamakta olan suya 6-7 adet lahana atılarak kapağı kapalı şekilde 10 dakika kaynatılır. Sabah, akşam olmak üzere 5 gün devam edilir, 5 gün ara verilir. 3 haftanın sonunda selülitlerin giderilmesi, kan dolaşımının hızlanması ve toksinlerin atılmasının kolaylaştığı görülebilir.

    Maydanoz Kürü

    Maydanoz kürü etkili bir ödem attırıcıdır. Saplarıyla birlikte 20-25 adet maydanoz havanda ezilir. Üzerine yarım limon sıkılır ve iyice karıştırılır. Sabah kahvaltısından yarım saat önce tüketilmelidir ve üzerine bir bardak su içilmelidir. 15 gün ara vermeden içildikten sonra bir hafta ara verilmelidir. Aradan sonra tekrar devam edilmelidir.

    Hurmalı Yoğurt Kürü

    Bir kase yoğurdun içerisine 3 adet küçük küçük doğranmış hurma ilave edilir. Bir çay kaşığı toz tarçın eklenerek iyice karıştırılır. Sabah kahvaltısından bir kaç saat sonra azar azar yenilir.

    Soğan Suyu Kürü

    6 adet orta boy soğanın yanına alternatif yarımşar kilo iki farklı sebze türü yağsız et suyu ile kaynatılır. Çorba kıvamında olmasına özen gösterilmelidir. Günde 3 öğüne ek olarak tüketilmelidir. Soğan suyu vücuttaki yağlanmayı azaltır.

    alıntı
#30.11.2015 15:18 1 0 0
  • zayıflama önerileri - zayıflatan içecekler - yeşil çay ile zayıflamak - zayıflama diyetleriFazla kilolarıyla mücadele edenler için kilo vermeye yardımcı olan içeceklerin tüketimi de diyet sürecinde önemli bir yer kapsar. Ancak dengeleyici ve besleyici bir diyet ve egzersiz programı ile birleştirilerek tüketilebilecek yağ yakmayı hızlandıran içecekler metabolizmayı da harekete geçirici etkisi bulunduğu için dikkatli bir şekilde tüketilmelidir.

    Su: Vücut için temel gereksinimler arasında yer alan su, birçok faydası yanında kilo vermek konusunda da etkili içecekler arasındadır. Uyanır uyanmaz, sabah aç karnına içilecek bir bardak su, iç organları harekete geçirmesi yanında yemeklerden 15 dakika önce alınarak da tokluk hissi verir. Bu şekilde iştahın kesilmesine yardımcı olur. Ayrıca yağ yakımını en üst seviyelere taşıyan su, metabolizmayı da güçlendirici etkiye sahiptir. Özellikle buz gibi soğuk su tüketiminin kilo vermeye etkisi, yaklaşık bir saat boyunca sürecek şekilde normal sıcaklıkta tüketilen sulardan % 4.5 oranında daha fazladır. Günde en az 8-10 bardak soğuk su içilmesi 250-500 kalori yakılmasında yardımcı olur.

    Yeşil Çay: Sağlıklı bir içecek olarak yeşil çay, kilo verme konusunda da başlı başına etkili içeceklerden biridir. Sağlıklı bir diyet programı ile etkili kilo verme konusunda destekleyici bir güç olan yeşil çay metabolizmayı hızlandırarak yağ yakımına yardımcı olur. Ayrıca, iştahı bastırmak konusunda faydası bulunan yeşil çay, bağırsakları çalıştıran ve kalori seviyesini dengeleyen bir içecektir. Aşırı tüketimi sağlık açısından uygun bulunmayan yeşil çay, kilo vermek amaçlı kullanıldığında her öğünden 15 dakika sonra olmak üzere günde 3 kere tüketilmelidir.

    Kahve: İçeriğinde bulunan kafein ile metabolizmayı hızlandıran kahve, kalori yakımına yardımcı olur ve geçici olarak iştahı bastırır. Ancak kahvenin tüketiminde dikkatli davranılmalı ve fazla tüketilmemelidir. Günde içilecek bir fincan kahve kilo verme açısında yeterlidir.

    Yağsız Süt: Sağlıklı bir beslenme planının bir parçası olarak uygulanabilecek olan yağsız süt, vücudun kalsiyum ihtiyacını karşılar ve aynı zamanda yağ hücrelerini daha hızlı parçalayarak kilo kaybını hızlandırmak konusunda yardımcı olur.

    Sebze Suları: Turpgiller familyasından lahana, brokoli ve karnabahar gibi yağ yakımını hızlandırıcı sebzelerin suları ayrıca vücudu toksinlerden arındırıcı etkiye sahiptir. Meyve sularının aksine çok fazla kalori barındırmayan sebze suları sindirim sistemine de faydalıdır.

    Meyve Suları: Vitamin ve protein kaynağı olan meyve suları arasında tüm meyve sularının yanında özellikle armut ve kızılcık suyu, vücudun yağ yakılmasında etkilidir. Özellikle ıspanak, brokoli, kereviz veya maydanoz gibi çiğ sebzelerle hazırlanan smoothieler sindirim sisteminin geliştirici ve yağ yakma enzimlerini arttırıcı yapıya sahiptir.

    alıntı
#30.11.2015 15:16 1 0 0
  • polikistik over sendromu nedir - polikistik over sendromunun nedenleri - polikistik over sendromunun belirtileri - polikistik over sendromunda beslenmePolikistik Over

    Kelime olarak ;

    Poli: Latince; çok sayıda anlamındadır.

    Kistik: Kist içeren

    Over: Yumurtalık dokusu anlamına gelmektedir.

    Polikistik over sendromu;

    Adet düzensizliği

    Şişmanlık

    Tüylenme

    Kısırlık gibi belirtileri de kapsayan hormonal bir bozukluktur.

    Polikistik Over Sendromu belirtileri;

    Testosteron (erkeklik hormonun) yüksekliği

    İnsülin yüksekliği

    Prolaktin yani süt hormonunda yüksekte belirtileri arasında yer almaktadır.

    Bu hormon bozuklukları uzun dönemde kadınların sağlığında olumsuz etkileri olmaktadır.

    Polikistik Over Sendromu ile yaşamak

    Polikistik Over Sendromu olan kadınlar bu hastalıkları ile ömür boyu yaşamak zorundadırlar. Bu nedenle yaşam tarzınızda yapacağınız ufak değişiklik ve kararlılıklar sayesinde aslında kendinizi iyileştirdiğinizi göreceksiniz.

    Düzenli egzersiz: Tek başına egzersiz kilo vermede faydalı olamayacağı gibi diyet ile beraber sürekliliği sağlanmalıdır. Kendinize fırsat yaratarak yapabileceğiniz 1 saatlik yürüyüşler sayesinde günlük egzersiz ihtiyacınızı karşılayabileceksiniz.

    Diyet: Polikistik Over Sendromu'lu kadınların dengeli beslenmek adeta yaşam tarzları haline gelmelidir.

    Dengeli beslenme ile ilgili küçük tüyolar;

    Sebze, meyve, kepekli tahıllar, baklagiller, süt, peynir, yoğurt ve yağsız et tüketilmelidir.

    Kepekli, yulaflı ekmeklerin, tam tahıllı kahvaltılık gevreklerin tercih edilmesi günlük posa tüketiminizi artırmanıza yardımcı olacaktır.

    Mevsimine göre de balık tüketilmesi oldukça sizlere fayda sağlayacaktır.

    Hazır gıdalar, işlenmiş etler, kızartmalar, şerbetli tatlılar, hamur işleri tüketmemeye özen gösterilmelidir.

    Kilo vermeyi de zorlaştıran ve gebelik şansını azaltan bu hastalığın maalesef ki kesin bir tedavisi olmamakla birlikte hastalığın en büyük düşmanı da sağlıklı beslenmemek ve günlük egzersizlerimizi yerine getirmemektir.

    Bu nedenle yapılan araştırma sonuçları, % 5-10'luk kilo kaybı ile bir şekilde yumurtlama ve gebelik şansımızın arttığını ortaya koymaktadır.

    Hayatınızda yapacağınız küçük değişiklikler ile birlikte biz kadınlar Polikistik Over ile de başa çıkabiliriz.

    alıntı
#30.11.2015 14:35 1 0 0
  • kış hastalıklarından korunmanın yolları - kışın sağlıklı beslenmek - kış meyveleri - kışta dengeli beslenmeKış geldi mi hastalık sezonu açılır. Bazen hafif bir şekilde atlatırız hastalığı, bazen de yatak döşek 40 derece ateşle günlerce yatarız. Kışın hasta olmamızda soğuk hava kadar doğru beslenmemek ya da mevsime göre giyinmemek gibi etkenler de büyük rol oynuyor. Peki kışın hasta olmamak için ne yapmalıyız, kendimizi nasıl korumalıyız?

    Öncelikle yapmamız gereken şey, havaya göre giyinmektir. Her kıyafetin bir mevsimi var. Örneğin, bir gömlekle üstüne ince bir hırka giyip de dışarı çıkarsak hasta olmak kaçınılmazdır. Kışın soğuklarda sıcak tutacak yünlü kumaşları tercih etmek daha mantıklı olacaktır.
    Su içmenin aslında mevsimi olmaz; ama kışın da yeterli derecede su içmemiz gerekmektedir. Su içmenin yanı sıra meyve suyu ve bitki çayları gibi başka sıvılar da tüketilebilir; ancak en iyisi su içmek olacaktır. Çünkü su, vücudumuzu temizlememize yardımcı olan bir içecektir.
    Kışın bizi hastalıklardan koruyacak en önemli etken ise dengeli beslenmektir. Özellikle çok sık meyve ve sebze tüketmek gerekmektedir. Örneğin, portakal ve mandalina gibi C vitamini deposu olarak bilinen meyveler bol bol yendiği takdirde mikropların vücudumuzu ele geçirmesi çok zor olacaktır. Portakal ve mandalina dışında kivinin de bolca C vitamini barındırdırdığı söylenmektedir. Bu nedenle kivi tüketmek de vücudumuzu mikroplardan koruyacaktır. Sebze olarak da ıspanak, pırasa gibi kış sebzelerini yemekte fayda var.
    Kış hastalıklarından korunmanın bir yolu da havasız ve kuru ortamlarda fazla kalmamaktır. Ofisinizi ve gündüz evinizdeki pencereleri açarak odalarınızı havalandırmanız iyi olacaktır. Bunun yanı sıra, gece uyurken evinizde buhar makinesi varsa makineyi çalıştırmanız da ortamın nemlenmesi açısından yararlı olacaktır. Ayrıca hasta olan biriyle zorunlu kalmadıkça yakın temasta bulunmamak gerekir. Hasta olan kişinin de öksürürken ya da hapşırırken ağzını ve burnunu kapatmak konusunda hassasiyet göstermesi gerekmektedir.
    Yukarıda bahsedilenler dışında bir de grip aşısı yaptırmayı deneyebilirsiniz. Ancak bazen ne yazık ki aşının da faydası olmayabiliyor. Çünkü birkaç kez yaptırıldıktan sonra vücudun aşıya karşı da bağışıklık kazandığı ve aşı yaptırılsa bile bunun bir faydasının olmayacağı söylenmektedir.

    alıntı
#30.11.2015 14:29 1 0 0
  • şişkinlik sebepleri - mide şişkinliği - midede gaz - şişkinlik yapan yiyecekler - şişkinlik nasıl azaltılırŞişkinlik hissi pek çok insanı gündelik hayatta etkileyen bir sorun. Gazlı içeceklerden tuzlu yiyeceklere, gün içerisinde tükettiğimiz pek çok gıda ürünü bu sorunun başlıca nedenleri arasında yer alıyor. Peki, şişkinlik problemi yaşayanların beslenirken nelere dikkat etmesi gerekiyor?

    Günlük beslenme rutinimizde bilinçsizce tükettiğimiz bazı yiyecekler midede hazımsızlık, vücutta su toplanması gibi olumsuz etkiler yaratarak şişkinlik problemi yaşanmasına neden olabiliyor. Şişkinlik problemiyle sık karşılaşanların beslenme içeriklerine dikkat edebilmeleri açısından hangi gıdaların vücut üzerinde nasıl etkileri olduğu konusunda bilgi sahibi olmaları yararlı olabilir.

    Gıdaların şişkinlik problemiyle ilişkisi açısından fikir edinmek için aşağıdaki bilgilere göz atabilirsiniz.

    Şişkinliği Tetikleyen Olası Besinler:

    Süt ürünleri: Uzmanlar süt ya da peynir, yoğurt, dondurma gibi süt ürünlerini tüketmenin şişkinlik problemine neden olabileceğini belirtiyorlar. Laktoz duyarlılığı olanların, badem, hindistan cevizi ve pirinç sütü gibi bitkisel içerikleri tüketmelerinin daha yararlı olabileceği biliniyor.

    Meyve ve sebzeler: Elma, armut, muz, kuru üzüm, kuşkonmaz, brüksel lahanası, lahana, brokoli gibi bazı sebzelerin, sindirim sırasında parçalanması zor olan kompleks nişasta ve şeker içerdikleri biliniyor. Aslında bunlar günlük diyet için oldukça önemli ve listeden çıkarılması zor olan besinler. Dolayısıyla şişkinlik sorunuyla karşılaşmamak için bu sebzeleri kolayca sindirmenize yardımcı olacak şekilde, pişirerek tüketmeye çalışın. Meyveleri de küçük porsiyonlara bölerek yiyebilirsiniz.

    Fasulye türleri: Vücudumuz tarafından normalde sindirilemeyen bir şeker türü olan oligosakkarit içerdikleri için fasulye türleri, tüketildikten sonra kalın bağırsağa ulaştığında, burada bulunan bakteriler tarafından tüketilerek şişkinliğe sebep olabilirler. Pişirilmeden önce kuru fasulyenin suda bekletilmesinin nedeni de bu aslında. Fasulyenin suda beklediği zaman besin değerini kaybetmediği; ama şişkinliğe neden olan oligosakkaritlerin miktarında azalma olduğu biliniyor.

    Sakız: Şişkinlik sorunu yaşamaya neden olan şeylerden biri de sakız çiğnerken yuttuğumuz bir miktar havadır. Uzmanlar, şekersiz sakızların içeriğinde bulunan sorbitol ve ksilitol gibi bazı maddelerin bağırsaktaki bakteriler tarafından fermente edildiğini ve daha fazla şişkinliğe sebep olabileceğini belirtiyorlar.

    Yağlı besinler: Yağlı besinlerin sindirimi yavaşlattığı ve bu nedenle şişkinliğe neden olabildiği biliniyor.

    Yapay Tatlandırıcılar: Gazlı içecekler, sakızlar ve şekerlerin yanı sıra pek çok hazır gıda ürününde ve düşük kalorili diyet ürünlerde de bulunan yapay tatlandırıcıların vücut tarafından sindirilemediği biliniyor.

    Baharatlı besinler: Bu tür besinler de mide asidini tetiklediği için şişkinlik sorununa yol açabiliyor.

    Şişkinliği Azaltmaya Yardımcı Olan Besinler:

    Yabanmersini: Doğal idrar söktürücü özelliği olduğu ve fazla sıvıyı dışarı atmaya yardımcı olduğu biliniyor.
    Zencefil: Ödem giderici özelliğiyle biliniyor.
    Yeşil çay: Metabolizmayı hızlandırıcı ve ödem giderici etkisi bulunuyor.
    Salatalık: Midedeki şişkinliği azaltmada yardımcı olduğu biliniyor.
    Tam tahıllar: Gluten duyarlılığı yaratmalarını bir tarafa bırakırsak yüksek oranda lif içerdikleri için sindirim açısından yardımcıdırlar.
    Su: bağırsaktaki besinlerin hareket etmesini sağlayarak sindirim sürecine yardımcı olur.
    Elma sirkesi: mineraller ve potasyum açısından zengin olduğu için besinlerin sindirilmesine yardımcı olur.
    Ananas: ‘Bromelain’ adı verilen bir enzim içerdiği için sindirim sürecine yardımcı olduğu biliniyor.

    alıntı
#30.11.2015 14:25 1 0 0
  • şeker hastalığı - diyabet nedir - diyabet nasıl oluşur - insülin hormonunu üretmemesi - pre diyabetPankreasın beta hücrelerinden salgılanan insülin hormonunu üretmemesi ya da yetersiz üretmesi, ürettiği insülin hormonunu etkili bir şekilde kullanamaması sonucu ortaya çıkan diyabet ciddi bir rahatsızlıktır. Çoğunlukla kalıtımsal olmakla birlikte çevresel faktörlerin etkili olduğu hastalık, kontrol altına alınmaması durumunda kandaki glukoz seviyesinin yükselmesine neden olur. Ömür boyu süren diyabet, uzun dönemde doku ve organların hasarına yol açması nedeniyle önemli rahatsızlıklar arasındadır.

    Diyabetin belirgin olarak iki tipi mevcuttur. İnsülinin pankreasta hiç üretilmediği ya da çok yetersiz bir şekilde üretildiği diyabet rahatsızlığı tip 1 diyabet olarak belirtilir. Herhangi bir yaşta ortaya çıkması söz konusu olan tip 1 diyabeti, daha çok çocukluk ve gençlik dönemlerinde görülür. Tip 1 diyabetinde tedavi amaçlı kandaki glukozu kontrol etmek için mutlaka insülin enjeksiyonu ya da pompası kullanılmak zorundadır.

    Diğer bir diyabet tipi insülin direnciyle karakterize edilen tip 2 diyabetidir. Dünyada en çok görülen ve diyabet rahatsızlığında yaklaşık %90’lık bir bölümü oluşturan bu tip diyabette insülinin yeterli bir şekilde salgılanmasına rağmen vücut insülin hormonunu tam olarak kullanamaz. Daha çok ilaç yanında egzersiz ve diyet yöntemi ile tedavi yolunan gidilen tip 2 diyabetinde vücudun insülin salgılaması sebebiyle enjeksiyona ya da pompaya çok fazla gereksinim duyulmaz. Yaygın olarak 45 yaş üstünde görülen tip 2 diyabeti, yanlış beslenmenin sonucu olarak daha erken yaşlarda da ortaya çıkabilir.

    Ayrıca hamilelik döneminde geçici olarak yaşanan ve ileriki dönemlerde tip 2 diyabet riskini ortaya koyan “Gestasyonel Diyabet” ile, kimi çocuklarda tip 1 ve tip 2 diyabetinin bir arada görüldüğü “Hybrit” diyabet tipleri söz konusudur.

    Hastalığın en çok görülen belirtileri arasında ağız kuruluğu ve anormal derecede susama ile sık idrara çıkma yer alır. Diğer belirtileri ise, özellikle kol ve bacaklarda belirgin yorgunluk ve enerji kaybı, sürekli açlık duygusu, zor kapanan yaralar, ani kilo kaybı, görmede bulanıklık ile yinelenen enfeksiyon rahatsızlıklarıdır. Her iki tip diyabette hastalık belirtileri aynı şekildeyken tip 2 diyabetinde belirtilerin belirgin bir şekilde ortaya çıkması daha düşüktür. Bu nedenle genellikle tip 2 diyabetlerinde ilk dönemlerde hastalığın teşhisini koymak zordur.

    Ayrıca kan şekeri yüksek olmasına rağmen şeker hastalığı konamayan durumlarda gizli şeker olarak bilinen pre-diyabet durumu söz konusu olabilir. Gizli şeker, glukoz toleranslarının bozulması sebebiyle glukoz yüklemesini takip eden süreçte ortaya çıkan değerler sonucunda belirlenir. Diyabet hastalığında teşhis daha çok açlık kan şekerinin ölçümü ve oral glikoz tolerans testi (OGTT) ile konur. OGGT özellikle gizli şeker rahatsızlığının belirlemekte etkilidir.

    Diyabet kronik bir rahatsızlık olarak ömür boyu süren ve sürekli kontrol altında tutulması gereken bir hastalıktır. Hastalıkta gerek diyet ve egzersiz gerek ilaç kullanımında gerekli özen gösterilmesi durumunda kardiyovasküler hastalıklara, böbrek yetmezliğine, sinir hastalığına ve körlüğe sebep olabilir.

    alıntı
#30.11.2015 14:20 1 0 0