ZELAL

ZELAL

Moderatör
15.04.2010
Korgeneral
83.595
Hakkında

  • saç kepeğine ne iyi gelir - kepek arındırıcı saç maskeleri


    Nüfusun yaklaşık yarısı, kepek sorunu ile mücadele ediyor. Kaşınan kafatası derisi ve pul pul dökülme, bu sorunun en belirgin işaretleri; ancak kafatası derisinde yağlı kabuklar ve karıncalanma da görülebilen diğer semptomlardan. Seboreik dermatit, saç ürünlerine karşı hassasiyet ve kafatasında yaşayan spesifik mantar türlerinin gelişimi, kepeğin altta yatan sebepleri arasında gösteriliyor. Kepek tedavisi için tasarlanmış reçetesiz birçok ilaç olsa da evde hazırlanabilen doğal ilaçlar da benzer şekilde etkili olabiliyor.


    İşte kepekten doğal yollarla kurtulmanın 9 basit yöntemi:


    1- Çay ağacı yağını deneyin

    Tarihsel açıdan bakıldığında, çay ağacı yağının, sivilcelerden sedef hastalığına, birçok sorunun tedavisinde kullanıldığı görülüyor. Çay ağacı yağının güçlü anti-bakteriyel ve anti-inflamatuar özelliklerinin olduğu da bilinen bir gerçek; dolayısıyla kepek semptomlarının hafifletilmesinde kullanılıyor. Yapılan bir araştırmaya göre, çay ağacı yağı hem seboreik dermatite hem de kepeğe sebep olduğu bilinen bir mantar türü ile mücadelede oldukça etkili. Ancak çay ağacı yağının hassas cilde sahip kişilerde tahrişe yol açabildiğini unutmamak gerekiyor. Bu yüzden en iyisi, yağı doğrudan cilde uygulamaktansa öncesinde hindistancevizi yağı gibi taşıyıcı bir yağ türü ile seyreltmek.
    2- Hindistan cevizi yağı kullanın
    Sağlık açısından sahip olduğu faydalarla bilinen hindistan cevizi yağı, kepek tedavisinde doğal bir ilaç olarak da kullanılıyor. Hindistan cevizi yağı, cildin nemlenmesinde ve kepeği şiddetlendiren kurumanın önlenmesinde oldukça etkili. Yapılan araştırmalar, hindistan cevizi yağının, cilt nemini düzenlemede en az mineral yağlar kadar etkili olduğunu gösteriyor. Hindistan cevizi yağını 8 hafta boyunca düzenli bir şekilde kullanmak, kepek semptomlarını yaklaşık %68 oranında azaltıyor
    3- Aloe vera uygulayın
    Aloe vera, cilt merhemlerinde, kozmetikte ve losyonlarda sıklıkla kullanılan bir sukulent türü. Cilde sürülen aloe veranın, yanıkların, sedef hastalığının ve uçuğun tedavisinde etkili olduğuna inanılıyor. Bilimsel araştırmalar ise aloe veranın anti-bakteriyel ve anti-inlamatuar özelliklerinin kepeği önlemede de yardımcı olabileceğini gösteriyor. Ancak umut vadeden sonuçlara rağmen, aloe veranın kepeğe nasıl doğrudan etki edebileceğini anlamak adına daha fazla çalışmanın yapılması gerekiyor
    4- Stres seviyenizi düşürün
    Stresin, insan sağlığının birçok yönünü etkilediğine inanılıyor. Kronik hastalıklardan zihinsel sorunlara kadar hemen hemen her şeyin üzerinde etkisi var. Stres doğrudan kepeğe sebep olmasa da kuruluk ve kaşınma gibi semptomları arttırdığı biliniyor. Uzun vadede yüksek düzeyde stres altında olmak, bağışıklık sisteminin fonksiyonlarını bastırabiliyor. Zayıflamış bir bağışıklık sistemi ise vücudun kepeğe sebep olabilen bir takım mantar enfeksiyonları ya da cilt sorunları ile savaşma yetisine zarar veriyor.
    5- Günlük rutininize elma sirkesini ekleyin
    Elma sirkesi de kepekten kurtulmak için doğal bir yöntem olarak kullanılmakta. Sirkenin yapısındaki asiditenin, kafatası üzerindeki ölü hücrelerin dökülmesine yardımcı olduğuna inanılıyor. Ayrıca elma sirkesinin cildin pH dengesini düzenleyerek mantar gelişimini önlediği ve dolayısıyla kepek oluşumunu engellediği söyleniyor. Ancak bu iddiaları destekleyen herhangi bir bilimsel kanıtın olmadığını bilmek gerek; elma sirkesinin kepek üzerindeki etkileri, sistematik olmayan verilere dayandırılıyor. Denemekten zarar çıkmaz diyenlerdenseniz eğer, şampuanınıza birkaç yemek kaşığı elma sirkesi ekleyin ya da başka doğal yağlarla birleştirerek doğrudan sprey olarak kullanın
    6- Aspirin deneyin
    Salisilik asit, aspirinin anti-inflamatuar özelliklerinden sorumlu en önemli bileşenlerinden birisidir. Bu asit, aspirinin yanı sıra birçok kepek önleyici şampuanın yapısında da bulunur. Salisilik asit, cildin pul pul olmasını önler ve mevut pullanmanın yumuşayarak dökülmesine yardımcı olur. Yapılan birçok araştırma da salisilik asidin en az reçeteli sedef hastalığı ve kepek ilaçları kadar etkili olduğunu göstermekte. Basit bir kepek ilacı için iki aspirini ezerek saçınızı yıkamadan önce şampuanınıza ekleyebilirsiniz.


    7- Omega-3 tüketiminizi artırın
    Omega-3 yağ asitlerinin vücuttaki önemi büyüktür. Cilt sağlığı açısından da elzem olan omega-3 yağ asitleri, yağ üretiminin ve hidrasyonun idare edilmesine, yaraların iyileşmesine ve erken yaşlanmanın engellenmesine yardımcı olur. Omega-3 yağ asitlerinin yetersizliği, saçlarda ve ciltte kuruma ve hatta kepek de dahil olmak üzere birçok farklı semptomu beraberinde getirir. Omega-3 yağ asitleri, inflamasyonu azaltarak tahrişin ve kepeğin hafiflemesine yardımcı olur. Somon, alabalık ya da uskumru gibi yağlı balıklar, mükemmel omega-3 yağ asidi kaynaklarıdırlar. Bunların dışında harici olarak balık yağı takviyesi alabilir ya da keten tohumu, chia tohumu ve ceviz tüketiminizi artırabilirsiniz.

    8- Daha çok probiyotik tüketin
    Probiyotikler, sağlık açısından faydalı olan bakteri türleridirler. Vücudun bağışıklık fonksiyonlarını güçlendirdiklerinden, kepeğe sebep olan mantar enfeksiyonları ile mücadelede oldukça etkilidirler. Yapılan araştırmalar, iki ay boyunca düzenli probiyotik kullanımının, kepek oluşumunu ciddi şekilde düşürdüğünü göstermekte. Bu yüzden kepek sorunundan kurtulmak adına piyasada mevcut olan probiyotik takviyelerinden kullanabilir ya da turşu gibi mayalı gıdalar tüketerek vücudunuzdaki probiyotik düzeyini arttırabilirsiniz

    9- Kabartma tozu kullanın
    Her evin mutfağında mutlaka bulunan kabartma tozu, kepek tedavisinin en basit, hızlı ve uygun yollarından birisi. Kabartma tozunun hassas bir pullanmayı önleyici olarak görev yaptığına, kabuklaşmanın ve kaşıntının hafifletilmesine yardımcı olduğuna inanılıyor. Yapısındaki anti-fungal özellikler de kepek tedavisinde etkili olmasının sebeplerinden bir diğeri. En iyi sonuçlar için kabartma tozunu doğrudan ıslak saçınıza uygulamayı ve kafatasınıza nazikçe masaj yapmayı deneyin. Bir-iki dakika bu şekilde bekleyin ve saçınızı şampuanlayarak yıkamaya devam edin
#26.08.2022 18:14 4 0 0
  • İlikli kemik suyunun faydaları:
    Kemik suyu tam bir kolajen kaynağı. Bu nedenle özellikte cildimizdeki yaşlanma belirtilerini yavaşlatmak için çok faydalı. Ciltte gözle görülen yaşlanma genellikle kolejen azalmasından kaynaklanıyor.

    Bağırsak sağlığı için çok önemli. Malumunuz bağırsak için artık ikinci beyin deniyor. Bağırsak florasının düzelmesinde kemik suyunun çok büyük faydası olduğu söyleniyor, bu da direkt genel sağlığınıza yansıyor.

    İçeriğindeki glycine, proline ve arginine isimli aminoasitler antienflamatuar özellikte. Enflamasyon neredeyse bütün hastalıkların ana sebeplerinden kabul ediliyor.

    Hasta olduğunuzda akla ilk kemik ya da tavuk suyuna çorba gelmesi boşuna değil. İçeriğindeki mineraller sayesinde bağışıklığınız güçleniyor.

    Kemik suyu içerisindeki glucosamine eklem sağlığınız için son derece faydalı.
#20.08.2022 14:21 4 0 0
  • Şalgam suyu nasıl yapılır?
    Şalgam suyunu hazır bulabileceğiniz gibi evde kendiniz de yapabilirsiniz.


    Malzemeler:

    1 adet pancar turpu
    Yarım kilo siyah havuç
    1 çay kaşığı limon tuzu
    1,5 çay kaşığı kaya tuzu
    1 çay kaşığı toz şeker
    Ilık su

    Yapılışı:

    Tuz, limon tuzu ve şekeri 5 litrelik bir kavanoza koyun ve üzerine ılık suyu ekleyin. Havuçları soyduktan sonra uzun uzun kesin ve kavanoza ekleyin. Pancar turplarını da soyup doğradıktan sonra kavanoza ekleyin ve üzerine tamamen dolacak şekilde su ekleyin, kavanozun ağzını sıkıca kapatın. Güneş ışığı almayan serin bir yere koyun ve 2 günde bir kapağını açarak havalandırın. 15 gün sonra şalgam suyunuz hazır hale gelecek, afiyet olsun.
#20.08.2022 14:16 4 0 0
  • Gelen son dakika haberine göre; Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre; ikinci el otomobil satışında 6 ay ve 6 bin kilometre şartı içeren düzenleme yürürlüğe girdi.
    Ticaret Bakanı Mehmet Muş'un geçen günlerde kamuoyu ile paylaştığı araç satışına sınır getiren düzenleme, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Düzenlemeye göre ikinci el otomobiller ilk tescil tarihinden itibaren 6 ay ve 6 bin kilometre dolmadan satılamayacak. Bugün itibariyle yürürlüğe giren düzenleme, 1 Temmuz 2023 tarihine kadar geçerli olacak. Ticaret Bakanlığı, uygulamayı 6 ay uzatabilecek.



    OTOMOTİV SEKTÖRÜ NE DİYOR?

    Ticaret Bakanı Mehmet Muş'un geçtiğimiz hafta ikinci el araç satışına yönelik bir kısıtlama getirileceğini açıklaması, otomotiv sektörünün gündemine oturdu. Bakan Muş, sıfır kilometre araçların satın alındıktan sonra hiç kullanılmadan daha yüksek fiyattan satılarak yaratılan fırsatçılığı önlemek için, ikinci el otomobillere ilk tescil tarihinden itibaren 6 ay ve 6 bin kilometreyi geçmeden satılamama kısıtlaması getirecekleri duyurmuştu. Sektör yetkilileri, '6+6' olarak anılan söz konusu uygulamanın fırsatçılığı önleyeceğini belirtirken, bu sayede ikinci el araç fiyatlarının da değişeceğini belirtti.

    ‘PİYASADA ŞU AN RAHATLAMA VAR’

    İstanbul Motorlu Araç Satıcıları Derneği (İMAS) Başkanı Hayrettin Ertemel milliyet.com.tr'ye yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

    “Piyasada şöyle bir etki görülmeye başlandı. Araç tedariki anlamında hem bayilerde hem ikinci el otomobillerde şu anda bir rahatlama var. Burada tabi ki önemli etkenlerden birisi de faizlerin yüksek olmasından dolayı al sat diye tabir ettiğimiz kişilerin de sektörümüzden bir miktar elini çekmesi de bunda etkili oldu.

    "FİYATLAR DENGELENECEK"

    İnşallah bu yeni yönetmeliğe bu al-satçıların da eklenmesi bizim sektör temsilcileri olarak en büyük isteğimizdir. Bunlar tamamen piyasadan elini çektiğinde, bunlara bir cezai müeyyide uygulandığında piyasada araç sayısının da bollaşacağını, araya değerinde ulaşacağı enflasyonist ortamda rakamların giderek arttığı dönemde fiyatların dengeleneceği şeklinde artıları olacaktır.
    Bizim en büyük isteğimiz ve arzumuz çıkacak olan kanuna kayıt dışı diye tabir ettiğimiz kişilerin dahil edilmesidir. Bunlara bir cezai müeyyide uygulanmasıdır. Bu şekilde piyasada bir rahatlama çok daha belirgin bir şekilde gözükecektir. Biz öyle kişilerle karşılaşıyoruz ki garajında veya iş yerinde bayide olmayan araçların her renginden bulunduran kişilerle karşılaşıyoruz. Önemli olan bu kişilerin bu araçları stoklamasını engelleyip bunların piyasaya sürülmesini sağlamaktır. Bu da kayıt dışılığın önüne geçmekle mümkün oluyor.

    SIFIR ARAÇ FİYATLARINDA BİR DÜŞÜŞ BEKLİYOR MUSUNUZ?

    Eğer sıfır araç satışlarında bir düşme olursa ki şu anda düşüş eğiliminde. Burada sıfır araç satışlarıyla ilgili çeşitli kampanyalara gelebilir. Distribütörler kampanya yapabilir buradan kar marjından fedakarlık edilip indirime gidilebilir. Vadelendirmede çeşitli kampanyalar düzenlenip araç piyasasının önü açılabilir.
    İkinci elde öngörümüz 1 aya kadar sonra tekrar satış adetlerinin yukarıya doğru çıkmasını bekliyoruz. Krediye erişim rahatladığında ve insanlar tatilden dönüp tekrar iş hayatına başladığında araba ihtiyaçlarını tekrar gündeme alacaklar. Yaz bittikten sonra biz tekrar araç satış rakamlarının yükseleceğini bekliyoruz."
#18.08.2022 20:23 4 0 0
  • Yıl 2016 Mayıs.


    Belime takılan enstrümanın (tıpta böyle deniyor, bel omurlarına takılan platine) tüm bedenimde yarattığı etkileri hafifletmek umuduyla, tanışmamızdan 2 yıl sonra ölen canım Cemile Akpınar ile Tai Chi programına katıldım. Cemile hemşireydi, geleneksel tıbbın içinde olmakla beraber sağlığına kavuşmak için alternatif tıptan destek alıyordu. Benimle benzer acılara düşmüş bir can. Ruhun huzurda olsun Cemile, yaşadığım sürece sana dua edeceğim. Ölünce de kavuşmayı dilerim. Böyle bir dönemde Cemile önerdi Şiddetsiz İletişim Bir Yaşam Dili kitabını. Cemile, “Bu kitabı avukatlar mesleki becerilerini geliştirmek için kullanıyor, okumak ister misin?” diyerek önermişti. Kitap bana bambaşka bir yerinden göründü.


    Kitabın yazarı Marshall Rosenberg, “Şiddetsiz İletişimin’in Kalbi Gönülden Vermek” başlıklı birinci bölüme; “Yaşamımda istediğim şey, şefkat… Kendimle başkaları arasında, karşılıklı olarak gönülden vermeye dayalı bir akış..” yazmış ve eklemişti: “Şefkatli bir alışveriş içinde olmaktan keyif almanın doğamızda var olduğuna inandığımdan, şu iki soru hayatımın büyük bölümünde kafamı hep meşgul etmiştir. BİZİ DOĞAMIZDAKİ ŞEFKATTEN KOPARAN, ŞİDDET VE SÖMÜRÜ ODAKLI DAVRANIŞLARA YÖNELTEN NEDİR? Ve tam tersine, bazı insanların, EN ZOR KOŞULLAR ALTINDA BİLE DOĞALARINDAKİi ŞEFKATE BAĞLI KALMALARINI SAĞLAYAN NEDİR?”


    Ah Marshall Rosenberg, yaşıyor olsaydı da bu konular üzerine sorular sorabilseydim kendisine. Senin ruhun da huzur içinde olsun Marshall Rosenberg. İnsanlık için çok kıymetli bir öğreti armağan etmişsin.


    Merak geldi içime, bu satırlar seni de beni etkilediği kadar etkiledi mi diye? Belki biraz yavaşlayıp düşünürsün üzerine. Hakikaten ne oluyor da içimizde var olan şefkat yerine daha konforsuz duygularla hareket ediyoruz ve hep şefkati özlüyoruz.


    Bu satırlardır beni Marshall’ın öğretisine adanmışlıkla bağlayan. Çünkü hayatım boyunca özlemini en belirgin hissettiğim ihtiyaç şefkat oldu. Şiddetin içinde büyüdüğümden değil ya da Marshall’ın yazdığı bu satırları okumadan evvel bildiğim “şiddet” tanımına maruz kaldığımdan değil.


    Sizin için şiddetin tanımı ne? Çocukluk yaşlarımda Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki terör olaylarını, Irak Savaşını, canlı-cansız bombalı saldırıları, mitinglerde darp edilen insanları televizyondan izleyerek oluşturdum şiddet tanımımı. Buna avukat bir babanın çocuğu olarak, ara ara babamdan duyduğum nasihatlerin alt yazısında saklı şiddet tanımları eklendi. Arkadaşını bıçaklayan, karısını öldüren, başkasının malını çalan, bir diğerine küfür eden, hakaret eden insanların eylemlerinin şiddet olduğunu ve “cezalandırılması gerektiğini” anlıyordu zihnim, anlamadığım şey bu insanlar bunu niye yapıyordu? Neden bu kısmıyla kimse ilgilenmiyordu? Bunun üzerine de uzun uzun yazarım, bununla beraber odağımı şu an şiddetin hallerinde tutmak istiyorum. Sanırım “şiddetin bu saydığım halleri” hepiniz için tanıdıktır.


    Marshall’ın Şiddetsiz İletişim Bir Yaşam Dili kitabına önsöz yazan Mamatha Gandhi’nin torunu, Şiddetsizlik İçin Gandhi Enstitüsü Kurucu Başkanı Aruh Gandhi “içinde fiziksel güç kullanımı şeklinde şiddet barındıran eylemler”i ‘Fiziksel Şiddet’ olarak tanımlıyor. Bahsettiklerimin bir çoğu buna örnek. Bununla beraber, bir de “duygusal acı veren şiddet” var, ona da ‘pasif şiddet’ diyor.


    Benim ilgimi çeken tam olarak burası. Ne oluyor da ben duygusal olarak acı çekiyorum ve ne oluyor da dilim bir zehre dönüşüyor ve karşımdakine acı veren ifadeler kullanıyorum? Sonra da şefkat özlüyorum hayatımda.


    Sorumun cevabını almam için bir bölümü bitirip ikinci bölüme geçmem yetmişti. Marshall Rosenberg dili ve kelimeleri kullanma şeklimizin bizi hayata yabancılaştırdığını, kalbimizde doğuştan var olan şefkat kapasitemizin azalmasına sebep olduğunu gözlemlediğinden bahsediyordu. İşte benim için ayılma anı.


    Marshall’ın saydığı şefkati engelleyen iletişim biçimlerini dikkatle okudum. Yapmadığım yoktu, maruz kalmadığım da yoktu.


    Zihin yapım diğerini etiketlemeye, ahlaki olarak yargılamaya, eleştirmeye, sorumluluğu reddetmeye, kıyas yapmaya, analiz edip, teşhis koymaya, doğru düşündüğüm ve haklı olduğum konuda ısrar etmeye odaklıydı: “Ay o ne, ne giymiş, hiç yakışmamış.”, “Sen ne bilirsin ki?”, “Ya ‘insan’ olan böyle söyler mi?, “Çok kaba”, “Ne bencil bir insan”, “Çok saygısızsın”, “Sen beceremezsin, ben yaparım” “Öyle yapılmaz, böyle yapılır.”, “Çok çalışmak zorundasın.”, “Kibar davranmalısın.”, “Annesin sen, hiç yakışıyor mu?”, “Bence psikolojik olarak hasta.” özetle diğerinin yanlışlığına kendi doğruluğuna odaklanmış, haklı çıkmak için üstün gayret gösteren, ahlaki değerler çerçevesinde kimin haklı kimin haksız olduğunu durmadan analiz eden bir zihin yapısı. Ötesinde, diğerinin sözünü kesmek, kendi hikayemi anlatmak, rızası olmadan tavsiyelerde bulunmakta ustalaşmışım, farkında olmadan ve her birimiz gibi. Bunların bana özel ifadeler olmadığını, duyduklarıma dikkat edince daha çok fark ettim.


    Bana iyi gelmiyordu böyle şeyler duymak. Duydukça bir diğerinden “ona göre neyin doğru olduğunu” ve “haklılık haksızlık mücadelesinin” içinde buldukça kendimi, içimdeki hayatın geri kaçtığını fark eder olmuştum. Başım ağrıyor dediğimde “iç bir ilaç, bir şeyin kalmaz” tavsiyesi fikrim sorulmadan bana söylendiğinde “ya iyi ki söyledin, ben düşünmemiştim” diye cevap yapıştırmaya döndüğünde, ilişkilerimdeki bağlantının niteliği destekleyici olmuyor, ayrıştırıcı oluyordu.




    Marshall’ın “hayata yabancılaştıran iletişim biçimi” dediğinin beni hem kendimden hem diğerlerinden uzaklaştıran bir dil olduğunu fark edince içimde “peki nasıl bir ifade biçimi yakınlaştırıcı, destekleyici, uzlaştırıcı bağlar kurmamı destekler?” diye düşünerek düştüm Şiddetsiz İletişim Bir Yaşam Dili'nin peşine.


    Özümden gelen yargılamamadan dinleme niyeti, içimden gelen merak ve anlama çabası, tavsiye vermeden çözüm üretmeden durabilme becerisi geliştirdikçe, anlatanın ifadelerinin ardındaki ihtiyaçlara kalpten ilgi ve merakla yönelmek değişimi başlattı.


    Senin de içinde merak oluşuyor mu, yazdıklarımı okudukça? Nasıl olacak haklılık haksızlık oyununa düşmeden, en iyisini bile, en doğrusunu yapan olmadan, "seni düzeltirim çünkü senden iyi bilirim" demeden diğerini merakla kucaklamak?


    Şiddetsizliği, duyduklarımızla ve içimizde olanlara rağmen, içimizdeki olumluluğu ortaya çıkarmaya izin vermek olarak deneyimlemek nasıl mümkün olacak?


    Başka bir iletişim biçimi ile kendimi ifade etmek, benmerkezcilikten arınıp nefreti, öfkeyi, kuşkuyu, saldırıyı, ötekileştirmeyi bir yana bırakıp, kalbin temellerinde saygıyı, sevgiyi, uyumu, anlayışı, dürüstlüğü, netliği, dayanışmayı ve şefkati özenle büyütmek ve bu bilinçle yaşamak, kendimin ve karşımdakinin insanlığını hatırlamak nasıl olacak?


    Şiddetin türlü türlü hallerini fark etmek, ağzımdan çıkan kelimelerin karşımdaki insanın içsel dünyasını etkileyebileceğinin bilincinde olmak, diğerini alıngansın diye etiketlemeden evvel, duyduklarınla Nasılsın? diye sormak, tavsiyeye geçmeden rızasını almak, suçlamadan evvel gördüğümü-duyduğumu objektif olarak tarif etmek, olanların üzerimdeki etkilerini ben diliyle ifade etmek ve ağzımdan çıkan kelimelere farkındalıkla yönelmek nasıl mümkün olacak? Bu soruların ışığında, özlediğim şefkati hayatımın içinde yaratmak için iletişimde şiddetsizlik yolunda adanmışlıkla ilerliyorum ve hayatımı zenginleştiren deneyimler yaşıyorum.



    Ya sen? Sen ifadelerindeki şiddeti fark etmek ve dönüştürmek ister misin? Şiddetsiz İletişim Bir Yaşam Dili'nin hayatını zenginleştirmesini deneyimlemek ister misin?


    Pasif şiddetin kurbanı olduğun, kendinle ve diğeriyle bağlantının koptuğu alanlara şefkatin şifasının akmasını ister misin?


    Bu yazının sende yarattığı farkındalıkları benimle paylaşmak istersen, bağlantı kurmaktan çok memnun olurum.


    Merak, umut ve sevgiyle...

    Burcu Bağıran
#18.08.2022 20:01 4 0 0
  • Tıp dilinde influenza adı verilen grip hastalığı influenza virüslerinin etken olduğu bir solunum yolu enfeksiyonudur. Ateş, halsizlik ve kas ağrıları nedeniyle hastaları günlük işlerini yapamaz hale getirebildiğinden "paçavra hastalığı" olarak da adlandırılır.


    GRİP HASTALIĞININ ETKENİ: İNFLUENZA VİRÜSÜ
    Grip hastalığına neden olan etkenler, İnfluenza A ve İnfluenza B virüsleridir. İnsanlarda yaygın hastalığa yol açan influenza A virüsüdür. İnfluenza A virüsü insan, domuz, kuş, at gibi hayvanlarda, influenza B sadece insanda hastalık oluşturmaktadır. Sadece hayvanlarda hastalık oluşturan influenza A virüsünün alt tipleri de vardır. Bunun en bilinen örneği kuş gribidir. Son yıllarda bu virüsün insanlara da bulaşabildiği gösterilmiştir. Bunlar az sayıda vakalar olmakla birlikte, büyük salgınların olmasından endişe edilmektedir.


    GRİP HASTALIĞININ BELİRTİ VE BULGULARI
    Grip hastalığında belirtiler, 1-2 günlük bir kuluçka döneminden sonra birdenbire başlar. Sık görülen belirtiler; ateş (38 - 41°C), baş ağrısı, yorgunluk hissi, kuru öksürük, boğaz ağrısı, burun akıntısı ve kas ağrıları gibi yakınmalardır. Ateş, genellikle 3-5 gün sürer. Yorgunluk ve halsizlik daha uzun sürebilmesine rağmen sağlıklı kimselerde grip semptomları yaklaşık bir hafta sürer. Altta yatan hastalığı, bağışıklık yetmezliği olanlarda, küçük çocuklar ve yaşlılarda yaşamı tehdit edici komplikasyonlar gelişebilir. Akciğer komplikasyonları en sık görülen grip komplikasyonlarıdır. Virüsün direkt etkisine bağlı zatürre veya bakterilere bağlı zatürre şeklinde görülebilir.


    GRİP VE NEZLE AYRIMI
    Grip (influenza) ve nezle (soğuk algınlığı), belirtileri sıklıkla karıştırılabilen iki farklı hastalıktır. Her iki hastalıkta viral bir infeksiyon olmakla birlikte farklı virüslerle meydana gelmektedir. Nezleye sebep olan 100'den fazla virüs vardır ve bu nedenle defalarca kez nezle olmak mümkündür.
    Nezle ile gribin en önemli farkı gripte ateş olması; nezlede olmamasıdır. Ayrıca nezle genellikle "ayakta geçirilen" bir hastalık iken grip hastaların günlük işlerini yapmasını engelleyecek kadar halsizliğe yol açabilir. Her iki hastalıkta da burun akıntısı veya tıkanıklığı, boğaz ağrısı ve öksürük olabilir.


    GRİP HASTALIĞININ BULAŞ YOLLARI
    Grip, öksürük ve hapşırma sonucu, içerisinde hastalığa neden olan canlı virüsleri taşıyan damlacıkların çevreye saçılması ile yayılır. Bu damlacıklar birkaç saat boyunca havada kalabilir ve insanlara hastalığı bulaştırabilir. Bu nedenle okul, iş yeri gibi kalabalık ortamlarda bulunan kimseler özellikle risk altındadır. Ayrıca hasta kişinin eline ve oradan da kapı kolu, telefon gibi nesnelere bulaşan, virüs içeren parçacıklar başka bir kişinin temas etmesi sonucu eline oradan da elini ağzına, burnuna, gözüne götürmesiyle hastalığa yol açabilir. Tokalaşma, öpüşme, bir metreden fazla yaklaşarak konuşma önemli bulaş yollarıdır.


    GRİP HASTALIĞININ TEDAVİSİ
    Grip tedavisinde antibiyotikler etkili değildir ve çoğu zaman gereksiz olarak kullanılmaktadır. Gereksiz antibiyotik kullanımı, bakterilerde direnç gelişimine neden olarak bazı enfeksiyonların tedavisini geciktirdiği gibi tedavi masraflarını da artırmaktadır. Antibiyotikler, hastalık sırasında ikincil olarak görülen bakteriyel enfeksiyonlar (sinüzit, zatürree ve orta kulak iltihabı gibi) gelişirse kullanılmalıdır.
    Gribe yakalanan çocuklarda ve gençlerde Aspirin kullanılması tavsiye edilmez. Aspirin çok nadir görülen, ancak tehlikeli olan "Reye Sendromu'na" neden olabilir. Aspirin yerine dinlenme, bol sıvı alma ve belirtileri hafifleten ilaçlar tercih edilmelidir. Sonuçta grip tedavisinde yatak istirahati, bol sıvı alımı, ağrı kesici ve ateş düşürücüler gibi ilaçlar ile semptomatik tedavi önerilir. Komplikasyonlar yakından takip edilmeli ve uygun şekilde tedavi edilmelidirler. Gribe yönelik antiviral ilaç başlanması kararı doktor tarafından verilmelidir.


    GRİP HASTALIĞINDAN KORUNMA YOLLARI
    Gripten korunmak için önerilen yöntem aşılanmadır. Dünya Sağlık Örgütü virüsün değişikliklerini yakından izleyip, aşı bileşimi için yıllık önerilerde bulunur. Her yıl aşı içeriği Dünya Sağlık Örgütü'nün önerileri dikkate alınarak hazırlanır. Son yıllarda kullanılan aşılarda iki influenza A alt tipi ve bir influenza B suşları yer almaktadır. Örneğin bu yılki aşının içinde geçtiğimiz yıl pandemiye neden olan İnfluenza A H1N1 virusu ile birlikte İnfluenza A H3N2 ve influenza B virsleri bulunmaktadır. Hazırlanan aşı ile salgında saptanan viruslerle antijenik benzerlik varsa aşı %50-80 korunma sağlayabilir. Sağlıklı erişkinlerde aşı ile sağlanan koruyucu antikor düzeyi influenza A için %80'in üzerinde bildirilmiştir. Yaşlılarda koruyuculuk oranı daha düşük olmakla birlikte komplikasyonları ve ölüm oranını azalttığı saptanmıştır.
    Kuzey yarım kürede salgın kış aylarında görüldüğünden aşı, sonbahar başlangıcında yani eylül ve ekim aylarında yapılmalıdır. Ayrıca mart, nisan ayları ikinci salgın dönemi olduğundan eylül, ekim veya kasım aylarında aşı yaptırmayanlar kış aylarında da yaptırabilir. Aşı, grip komplikasyonlarının sık görüldüğü, bu hastalara hastalığı bulaştırma olasılığı yüksek olan kimselere, influenzadan korunmak isteyen 6 aydan büyük ve yumurta alerjisi olmayan herkese önerilir.
    Aşı önerilen gruplar:
    50 yaş ve üzerindekiler,
    Huzur evinde kalan veya kronik bakım verilen bir sağlık ünitesinde kalan her yaştan kişiler,
    Kronik akciğer ve kalp hastaları,
    Uzun süreli aspirin tedavisi verilen 6 ay-18 yaş arası çocuklar,
    Kronik böbrek hastalığı olanlar,
    Şeker hastalığı olanlar,
    Bağışıklık sisteminde yetersizlik veya baskılanma durumu olan hastalar (kanser hastaları, AIDS olanlar, organ nakli yapılmış olanlar, steroid alanlar, kemoterapi ya da radyoterapi uygulananlar)
    Gebeler,
    Doktorlar, hemşireler ve hastanede çalışan diğer personeldir.
#13.12.2022 19:06 3 0 0
  • Konu: Alina Boz
    0
    Alina Boz 14 Haziran 1998'de Rusya'nın başkenti Moskova yakınlarında kırsal bir kasabada doğdu. Annesi Rus, babası ise Bulgaristan göçmeni bir Türk olan Alina Boz, ilkokula başlayana kadar Rusya’da kaldı. Ailesinin işleri nedeniyle Türkiye’ye dönen Alina Boz yedi yaşında İstanbul’a geldi, Türkçe öğrendi ve ilkokulu burada okudu. Özel Gökjet Havacılık Lisesi Kabin Hizmetleri Bölümünden mezun olmuştur. Mezuniyetin ardından Kadir Has Üniversitesi Tiyatro bölümünü kazanmıştır.

    Kariyeri
    Ailesinin ilkokulda yazdırdığı Barış Manço Kültür Merkezi'nde 7 yıl oyunculuk yaptı. Dergi çekimleri ve reklamlarda roller almasının ardından oyunculuk kariyerine 2013 yılında Cesur Hemşire dizisinde Canan olarak başladı[2]. Paramparça dizisinde Hazal olarak rolünü üstlendi. 2016 yılında Kaçma Birader filminde Melis Kahvacı olarak rol aldı. 2017 yılında Böluk filminde rol aldı. 2017 yılında Sevda'nın Bahçesi dizisinde Defne karakterini oynadı. 2018 yılında Vatanım Sensin dizisinde Prenses Anastasia Romanova rolünü üstlendi ve aynı yıl Elimi Bırakma dizisinde başrol oynadı. Netflix orijinal dizisi Aşk 101'de başrol oynadı ve Eda karakterini canlandırdı. 2021 yılında Maraşlı dizisiyle ilk kez sahneye çıktı ve Mahur karakterini canlandırdı.
#24.09.2022 18:32 3 0 0
  • 0
    Nilperi Şahinkaya
    Nilperi Şahinkaya, 23 Şubat 1988 tarihinde Senegal'in Dakar şehrinde doğdu. İlkokul eğitimini Paris'te, ortaokul eğitimini Bern'de almıştır. 2006'da Charles de Gaulle Fransız Lisesini bitirdi ve 2006-2010 yılları arasında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesinde okudu.

    İlk oyunculuk deneyimini okul yıllarında rol aldığı Deniz Yıldızı dizisi ile yaşayan Nilperi Şahinkaya, 2013 yılında “Kayıp”, 2014 yılında “Kiraz Mevsimi”nde başrollerde yer aldı.

    2017 yılında “Deli Aşk” isimli sinema filminde rol almıştır. Ardından ise 2018 yılında yayınlanan “Yaşayamayanlar” isimli internet projesinin ardından Karakomik Filmler 1, Kuzgun, Aynen Aynen ve son olarak Yeni Hayat gibi projelerde de yer alan Nilperi Şahinkaya eş zamanlı olarak tiyatro kariyerine devam etmektedir. Oyuncu Almanca, Fransızca, İtalyanca ve İngilizce bilmektedir.
#24.09.2022 18:28 3 0 0
  • Konu: Burak Deniz

    Burak Deniz kimdir - Burak Deniz resimleri



    0

    17 Şubat 1991’de İstanbul'da doğdu. İzmit'te büyüdü. İzmit 50. Yıl Cumhuriyet İlköğretim Okulunun ardından Gazi Lisesini bitirdi ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde Sanat Tarihi okudu. Lise yıllarındayken gittiği bir oyunculuk atölyesinde İstanbul'daki bir cast direktörü Gökçe Doruk Erten tarafından keşfedilmesiyle oyuncuğa adım atmış oldu. İlk oyunculuk deneyimini Kolej Günlüğü (2011) dizisiyle kazandı. Ardından sırasıyla Sultan (2012), Kaçak (2013), Medcezir (2014), Tatlı Küçük Yalancılar (2015), Gecenin Kraliçesi (2016), Aşk Laftan Anlamaz (2016-2017), Bizim Hikaye (2017-2019) ve Maraşlı (2021), dizilerinde; aynı zamanda internet üzerinden yayınlanan Yarım Kalan Aşklar (2020), Cahil Periler (2021) dizilerinde de rol almıştır. Burak Deniz, dizi projelerinin yanı sıra Mu Tunç'un yönettiği Arada adlı sinema filminde, Ozan isimli punk bir genci canlandırarak başrolde yer almıştır.[2] Burak Deniz önümüzdeki sene vizyona girecek ve Netflix üzerinde yayınlanacak olan Şahmaran (2022) dizisinde rol alacak.
#24.09.2022 18:25 3 0 0
  • Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başlattıkları sosyal konut projesine ilişkin "Hedefimiz, 81 ilimizde ve tüm ilçelerimizde 2023-2028 arasını kapsayan 5 yıllık süreçte 500 bin sosyal konut, 250 bin konut amaçlı arsa, 50 bin iş yeri yaparak milletimizin istifadesine sunmaktır." dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesinin tanıtım töreninde konuştu.

    Kampanyayla ilgili ayrıntıları paylaşan Erdoğan, "Hedefimiz, 81 ilimizde ve tüm ilçelerimizde 2023-2028 arasını kapsayan 5 yıllık süreçte 500 bin sosyal konut, 250 bin konut amaçlı arsa, 50 bin iş yeri yaparak milletimizin istifadesine sunmaktır." ifadelerini kullandı.

    "Böylece, 2003 başından itibaren ürettiğimiz sosyal konut sayısını 2 milyona, diğer projelerle birlikte bunların içerisinde oturan vatandaş sayımızı da 10 milyonun üzerine çıkarmış olacağız." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, projenin ve bu kapsamda yapılacak konutlar ile iş yerlerinin ismini ise "İlk Evim, İlk İş Yerim" olarak belirlediklerini söyledi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

    "Tanıtımını yaptığımız 500 bin konut hedefi sayısı, iş yerleriyle birlikte düşünüldüğünde hane sayısı bakımından İstanbul'un dörtte birine, Ankara'nın yarısına, Kocaeli'nin tamamına eşitken, Bilecik, Bitlis, Bolu, Bingöl, Burdur, Çankırı, Erzincan, Gümüşhane ve Hakkari'nin tamamına eşittir. Bu büyüklükteki bir proje, yaklaşık 900 milyar liralık yatırım değeri demektir. Çarpan etkisiyle 2 trilyon liradan fazla ekonomik hareketliliğe yol açacak, bir projeyi bugün değerli vatandaşlarımla birlikte paylaşıyoruz. Böylesine devasa bir yatırımın ülkenin tamamında ev ve kira fiyatlarını düşüreceği gibi vatandaşlarımızın konuta erişimini de kolaylaştıracaktır. Esasen Türkiye, Avrupa ve Amerika gibi yerlerle kıyaslandığında konut sahipliği oranının en yüksek olduğu ülkelerin başında gelmektedir."

    Bu kampanyanın, özel sektör yatırımlarında yol açacağı hareketlilikle değerlendirildiğinde, Türkiye'deki konut sahipliği oranını daha da artıracağına işaret eden Erdoğan, "'Dünyada mekan, ahirette iman' diyen bir millete yapılabilecek en büyük hizmetin bu olduğuna inanıyorum." diye konuştu.

    "Yarınlarımızın teminatı gençlerimize tahsis ettik"

    Bu devasa sosyal konut projesinin ilk etabını oluşturan 250 bin sosyal konutu, 100 bin altyapılı konut arsasını ve 10 bin iş yerini 2 yılda bitirerek hak sahiplerinin kullanımına sunmayı planladıklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

    "Konutu, arsası ve iş yeriyle toplam 360 bin bağımsız birimden oluşan projemizin bu ilk etabı dahi, Cumhuriyet tarihimizin en büyük, en kapsamlı sosyal konut atılımıdır. İlk etap konutlarımızdan 50 binini İstanbul'da, 18 binini Ankara'da, 12 bin 500'ünü İzmir'de, 10 binini Gaziantep'te, 8 bin 650'sini Bursa'da, 7 bin 500'ünü Konya'da, 4 bin 500'ünü Kayseri'de inşa edeceğiz. Diğer illerimizde de nüfuslarına göre değişen sayılarda konut inşası gerçekleştireceğiz. Ayrıca bu konut projesinde çeşitli kesimlere pozitif ayrımcılık yaparak kontenjanlar belirliyoruz. Buna göre, şehit yakınları ve gazilere ilk etabın yüzde 5'e denk gelen 12 bin 500 konut, engelli vatandaşlarımıza yine yüzde 5'e karşılık gelen 12 bin 500 konut, emekli vatandaşlarımıza ise yüzde 20'ye denk düşen 50 bin konut kontenjan ayırıyoruz. Bu projemizde ilk defa gençlerimiz için de 18-30 yaş arası bir kontenjan oluşturduk. Projemizdeki konutların yüzde 20'sine denk gelen 50 binini de yarınlarımızın teminatı gençlerimize tahsis ettik."

    Konutların maliyet fiyatı üzerinden yüzde 40 indirim yaparak, belirledikleri fiyatları açıklayan Erdoğan, "Vatandaşlarımız, toplamda 608 bin fiyata sahip 2 artı 1 konutlarımıza aylık 2 bin 280 liradan başlayan taksitlerle ve 240 ay vadeyle sahip olabilecektir. Aynı şekilde toplam 850 bin lira fiyata sahip 3 artı 1 konutların ödemesi, 3 bin 187 liradan başlayan taksitlerle 240 ay vadeyle yapılabilecektir." dedi.

    Bu kampanyaya İstanbul'da hane geliri 18 bin liranın, diğer illerde 16 bin liranın altında olan her vatandaşın başvurabileceğini belirten Erdoğan, belirlenen toplam bedelin yüzde 10'unun peşin alınacağını, taksit ödemelerinin ise sözleşmenin imzalanmasıyla başlayacağını söyledi.

    "Vatandaşımız kendi evini yapabilecek"

    Kamunun ciddi kaynak ayırarak, önemli fedakarlıklarla yürüttüğü bu projeleri, ticari kazanç kaynağı haline getirmek isteyenlere fırsat vermeyeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendi aklınca devleti kandırarak hak etmediği halde TOKİ'den ev almaya çalışanların hem ödedikleri parayı hem evlerini kaybedecekleri sıkı, etkin, güvenilir bir denetim mekanizması kuracağız." diye konuştu.

    Tek dertlerinin, imkanı kısıtlı aileleri uygun şartlarla ev sahibi yapmak olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, konutların şimdiden içinde yaşayacak ailelere hayırlı olmasını diledi.

    Bu kampanya ile ilk defa vatandaşlara altyapıları ve imarı hazırlanmış, ev yapmaya hazır arsa alternatifi sunacaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece düşük gelir grubuna mensup vatandaşlara, şehirlerin çeperlerinde kendi evlerini yapma imkanı sağlayacaklarını söyledi.

    İlk etapta 7 ayrı bölgede belirledikleri bu arsaların, piyasa fiyatlarının çok altında bir bedelle ve faizsiz bir şekilde vatandaşlara satılacağını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    "Arsayı alan vatandaşımız, burada belirlenen projeye uygun şekilde ve belirlenen süre içinde kendi evini yapabilecektir. Evin inşa sürecinde hak sahiplerine mimari ve mühendislik desteği de verilecektir. Arsalar iki gruptan oluşuyor. İlk grupta 350 ila 500 metrekarelik alanlardan oluşan müstakil parsel şeklindeki arsalar vardır. Bunlar 192 bin 500 liradan başlayan toplam fiyat ve 1604 liradan başlayan taksitlerin 10 yıl vade ile faizsiz şekilde ödeneceği bir yöntemle vatandaşlarımıza satılacaktır. İkinci grubu oluşturan hisseli parsellerin ödemesi ise 112 bin 500 liradan başlayan toplam fiyat ve 937 liradan başlayan taksitlerle yine 10 yıl vadeyle ve faizsiz bir şekilde yapılabilecektir."

    “İş yerlerini 350 bin liradan başlayan fiyatlar ve 2 bin 633 liradan başlayan taksitlerle, 120 ay vade ile emekçilere ve genç girişimcilere sunacağız”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda 12 ilde, 3 bin 930'u tamamlanmış, toplam 10 bini aşan sanayi tipi iş yeri projesi yürüttüklerini söyledi.

    Kampanyanın ilk etabı kapsamında, 10 bin yeni iş yerini daha küçük ve orta ölçekli sanayicilerin hizmetine sunacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, inşa edecekleri iş yerlerinin, ülkenin yatırımına, üretimine, sanayisine ve istihdamına hatırı sayılır bir katkı sağlayacağını dile getirdi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Onlarca farklı sektöre yayılan tamir ve imalat kollarında yoğunlaşan küçük işletmelere hitap eden sanayi tipi iş yerlerimiz, 100 bine yakın ek istihdam sağlayacaktır. Bu iş yerlerini, 350 bin liradan başlayan fiyatlar ve 2 bin 633 liradan başlayan taksitlerle 120 ay vade ile emekçi kardeşlerimize, genç girişimcilerimize sunacağız. Tüm bu yatırımların daha ilk çivileri çakılır çakılmaz sanayi çarkları hızlanmaya, ekonomimiz güçlenmeye ve 200 bin yeni istihdamla iş gücümüz kazanmaya başlayacaktır. İlk evim, ilk iş yerim projesinin 81 ilimize, ülkemize ve vatandaşlarımıza hayırlı uğurlu olmasını diliyorum." diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada sosyal konut, devlet ve yardım uygulamalarının, ekonomik daralma nedeniyle geri plana atıldığı bir dönemden geçildiğini, özellikle sosyal konut projelerinin, inşaat malzemelerinin maliyetlerindeki aşırı artışlar sebebiyle tamamen durduğunu aktardı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz ise çağın her ihtiyacı gibi konut arzında yaşanan daralmaya karşı da çözümü yerli ve milli imkanlarla arıyor, buluyor ve hayata geçiriyoruz. Esasen eskiden beri toplu konut projelerimiz Anayasamızda yer alan sosyal devlet ilkesini en ileri ve etkin düzeyde hayata geçirdiğimiz alanlardan biridir. Türkiye'nin son dönemde yaşadığı makro ekonomik büyümeye, ihracatta ve üretimde gösterdiği performansa bağlı, ekonomik atılımının en somut örneklerinden biri de işte bu konut kampanyasıdır." diye konuştu.

    Dünyada hiçbir ülkenin, maliyet ve süre olarak cesaret edemediği bir projeyle, milyonlarca vatandaşı ev sahibi yapmakta kararlı olduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

    "Konut üretimindeki hızımızdan ve iş kalitemizden yararlanmak isteyen Avrupa'daki, Asya'daki ve Afrika'daki tecrübemizden istifade etmek isteyen onlarca ülke var. Biz bu alandaki birikimimizi öncelikle vatandaşlarımızın istifadesine sunuyoruz. Bu tablo, bir güç meselesi olmanın ötesinde, her şart altında millete hizmet için çalışma, üretme ve mücadele etme anlayışının tabii bir sonucudur."

    "Türkiye'yi örnek bir ülke haline getirmenin gayreti içerisindeyiz"

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz haftalarda İstanbul Esenyurt'taki konut dağıtım projesine ilişkin de "Zemin artı 3 zemin artı 4. Orada vatandaşlarımızın mutluluğunu gördüm. Esenyurt malum geçmişi itibarıyla gecekonduların yaygın olduğu bir yer ama orada kentsel dönüşüm projesiyle çok ciddi bir adım attık, atıyoruz ve bütün bunlarla beraber şehirlerimize yakışan bir yapılaşmayı yaparak Türkiye'yi örnek bir ülke haline getirmenin gayreti içerisindeyiz." şeklinde konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem konutlarına ilişkin de şunları söyledi:

    "İzmir'de yaşanan deprem ve hemen depremden sonra o bölgeyi nasıl değiştirdiğimizi, nasıl dönüştürdüğümüzü konut teslim töreninde tüm İzmirlilere ekranları başında izleyen tüm milletimize gösterdik. Aynı şey Malatya'da, Elazığ'da ve Erzincan'da tüm buralarda da gösterdik. Yangınlar oldu, Antalya-Muğla bütün buralarda süratle inşaatların yapımını gerçekleştirdiğimiz gibi gelip, 'Başkanım hepsi iyi güzel de benim traktörüm gitti benim halim ne olacak, benim ekmek teknem oydu' diyen çiftçi kardeşime dedim ki 'Bir hafta içinde traktörün sana gelecek.' Biz bir haftayı bulmadan traktörünü o çiftçi kardeşimin kendisine ve onun gibi çevredeki bütün çiftçilere traktörlerini ulaştırdık."

    Projenin tamamı, 500 bin konut, 250 bin konut amaçlı arsa ve 50 bin iş yeri bittiğinde, 3 milyon 750 bin kişiyi daha güvenli yaşam alanlarına kavuşturmuş olacaklarını aktaran Erdoğan, "Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesinin sevincini milletimizle yaşarken, ülkenin her kazancına, her sevincine, her güzelliğine itiraz edenler de unutmayın, onlar boş durmuyor. Her projemiz gibi, 500 bin sosyal konutun da yapılamayacağını söylemelerini ben kale bile almıyorum." diye konuştu.

    Erdoğan, sosyal konut projesinin ayrı bir özelliğine dikkati çekerek "Çeyizciler için hayırlı olsun. Çünkü her konut 250 farklı çeyiz noktasında bir hareketlenme meydana getiriyor. Dolayısıyla ekonomiye de ayrı bir hareketlenme demektir bu. İnşallah attığımız bu adımla, bu projemizin ülkemiz için yeni bir tırmanışa, yeni bir dirilişe vesile olmasını diliyorum." ifadesini kullandı.

    Programda, Cumhuriyet tarihin en büyük sosyal konut hamlesinin tanıtım filmi izlendi.

    Törene, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, TBMM Başkanvekili Celal Adan, AK Parti TBMM Grup Başkanı İsmet Yılmaz ile Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici katıldı.

    https://csb.gov.tr/cumhuriyet-tarihinin-en-buyuk-sosyal-konut-projesi-ilk-evim-ilk-is-yerim-bakanlik-faaliyetleri-36220
#14.09.2022 18:25 3 0 0
  • 1. Zirkonyum dişler sararır mı?

    Zirkonyum dişler, iyi bakıldığı takdirde sararma yapmaz. Ancak, bir nedenle sararan dişler diş kliniği ortamında tekrardan beyazlatılabilir.

    2. Zirkonyum diş yaptıran kişiler hangi yiyecekleri tüketemez?

    Zirkonyum dişe sahip kişiler istedikleri yiyecekleri tüketebilir. Ancak doğal dişe sahip bireyler için de olduğu gibi sert kabuklu yiyecekler, yapışkanlı gıdalar ve asitli besinlerden mümkün olduğunca uzak durmak gerekir.

    3. İmplant üzerine zirkonyum kaplama yapılabilir mi?

    Ön bölgedeki implant üstü protezlerde zirkonyum diş kaplama uygulanabilir.

    4. Zirkonyum kaplamanın çıkarılması gerekiyorsa, altında bulunan gerçek diş zarar görür mü?

    Zirkonyum kaplamalar, değiştirilmek istendiği zaman kesilerek çıkarıldıkları için alttaki doğal dişe zarar vermez.

    5. Zirkonyum tedavisi sırasında veya sonrasında ağrı yaşanır mı?


    Zirkonyum diş tedavisi sırasında lokal anestezi uygulanır ve sonrasında geçici dişler takılır. Bu nedenle tedavi sırasında ve sonrasında ağrı hissedilmez.

    6. Zirkonyum kaplamalar düşer mi?

    Doğal dişe özel yapışkanlar aracılığıyla sabitlenen zirkonyum kaplamalar, yerinden oynamaz veya dişten düşmez.
#26.08.2022 23:43 3 0 0
  • Av sezonu ne zaman açılıyor - Av yasağı ne zaman kalkıyor - Balık sezonu başladı mı - Balık fiyatları düşecek mi



    Yaz bitip sohbahara yaklaştığımız bugünlerde kıyı bölgelerinde hummalı bir hazırlık başladı. Yeni sezona “merhaba” diyecek olan balıkçılar av yasağının kalkmasını bekliyor. Denizlerde avlanma yasağı Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından belirleniyor. Gözler Bakanlıktan yapılan açıklamaya çevrilirken balıkçılar da av yasağının bitip yeni sezonun başlayacağı tarihi araştırıyor. Peki, Av sezonu ne zaman açılıyor? Av yasağı ne zaman kalkıyor? Balık sezonu başladı mı? Balık fiyatları ne kadar olur, düşer mi? İşte denizlerde avlanma yasağının kalkacağı tarih!

    AV YASAĞI NE ZAMAN BİTİYOR?

    Yeni av sezonu Akdeniz hariç tüm denizlerde 1 Eylül'de, Akdeniz'de ise 15 Eylül'de başlayacak. Marmara Denizi'nin güneyi ve Kuzey Ege'de avlanma yasağının sona ermesiyle 1 Eylül'de balıkçılar ağlarını suya bırakacak.

    BALIK FİYATLARI DÜŞECEK Mİ?


    Yeni sezonun açılmasıyla balıklar tezgahtaki yerlerini alacak. Av yasağının kalkmasıyla birlikte balık fiyatlarını düşmesi bekleniyor
#26.08.2022 23:31 3 0 0
  • Onlara istediğiniz kadar sevgi gösterisinde bulunun. Siz onlar değilsiniz. Onlar gibi düşünmedikçe, giyinmedikçe, üzülmedikçe onları razı edemezsiniz. Yalakalık yapmanın bir lüzumu yok.

    Onların gönlünü hoş ettik ya artık Allah memnun değil.

    وَلَن تَرۡضَىٰ عَنكَ ٱلۡيَهُودُ وَلَا ٱلنَّصَٰرَىٰ حَتَّىٰ تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمۡۗ قُلۡ إِنَّ هُدَى ٱللَّهِ هُوَ ٱلۡهُدَىٰۗ وَلَئِنِ ٱتَّبَعۡتَ أَهۡوَآءَهُم بَعۡدَ ٱلَّذِي جَآءَكَ مِنَ ٱلۡعِلۡمِ مَا لَكَ مِنَ ٱللَّهِ مِن وَلِيّٖ وَلَا نَصِيرٍ

    Kendi dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden asla hoşnud olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların heveslerine uyarsan, and olsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ve ne de bir yardımcı olur.

    -Bakara, âyet 120

    Murat Padak
#26.08.2022 23:17 3 0 0
  • - Saçınızda hem kepeğin hem de kaşıntının olması mantardan kaynaklanıyor olabilir. Sorunuzu aşmak için 1 tatlı kaşığı toz halindeki kâfuru; 3 çorba kaşığı zeytinyağı, 1 çorba kaşığı bal, 1 çay kaşığı tuz ve yarım limonun suyuyla karıştırın. Karışımı saçlarınızın diplerine sürüp masaj uygulayın. Saç bonesi takıp 2 saat bu şekilde kalın. Ardından da saçlarınızı yıkayın. Bu formülden haftada 2 kez yararlanın.


    2- 1 çorba kaşığı zeytinyağı, 1 tatlı kaşığı keten tohumu yağı, 1 çay kaşığı deniz tuzu ve 1 tatlı kaşığı sirkeyi iyice karıştırın. Haftada 1 kez bu karışımı masaj eşliğinde saç diplerinize sürün. Başınızı streç filmle sarın. 2 saat boyunca bu şekilde kalın. Kepekle mücadelede çok etkin olan bu uygulamanın ardından saçlarınızı kükürt ya da çinko içeren bir şampuanla yıkayın.

    3- 300 gram elma sirkesini kaynatın. Kaynamak üzereyken ocaktan alın. İçine bir tutam ısırgan otu koyup çay gibi demleyin ve süzün. Ardından içine bir tatlı kaşığı tuz ve bir çorba kaşığı keten tohumu yağı katın. Bu karışımı saç diplerinize masaj yaparak sürün. Başınızı nemli sıcak havluyla sarın ve 30 dakika bu şekilde kalın. Ardından da yıkanın. Bu formülden haftada iki kez yararlanın.


    4- Bir salkım taze siyah üzümün suyunu çıkarın. Bu suyu, iki çorba kaşığı keten tohumu yağı ve bir çay kaşığı deniz tuzuyla karıştırın. Bu karışımı masaj yaparak saç derinize yayın. İki saat beklettikten sonra, saç tipinize uygun bir şampuanla yıkanın. Size, kepeğe karşı birebir olan bu formülden, haftada en az iki kez yararlanmanızı tavsiye ederim.
#26.08.2022 18:15 3 0 0
  • Aspirin maskesi ne işe yarar?
    Aspirin maskesi, cilt lekelerini, sivilce ve sivilce izlerini, kırışıklıkları giderir. Ciltte pürüzsüz ve parlak bir görünüm için aspirin maskesi uygulayabilirsiniz.


    Aspirinin cilde faydaları
    Ciltte bulunan sivilceleri kurutur.
    Ciltte enfeksiyonun yayılmasını önler.
    Yağ oranını dengeler.
    Gözenekleri derinlemesine temizler ve siyah nokta oluşumunu önler.
    Cildin nemli kalmasını sağlar.
    Ciltteki kırışıklıkları ve sarkmaları önler.
    Sivilce izlerini giderir.

    Aspirin maskesi nasıl yapılır?

    Nemlendirici aspirin maskesi

    Malzemeler:

    - 4-5 adet aspirin

    - 1 tatlı kaşığı ılık su

    - 1 çay kaşığı bal


    Hazırlanışı:

    Aspirin, ılık su ve balı bir kapta karıştırın. Karışım krem kıvamına geldiğinde yüzünüze sürün ve 15 dakika bekletin. Ardından yüzünüzü ılık su ile yıkayın.


    Kırışıklık karşıtı aspirin maskesi

    Malzemeler:

    - 5 adet aspirin

    - 1 yemek kaşığı yoğurt

    - 1 tatlı kaşığı bal


    Hazırlanışı:

    Aspirini ufalayın, bal ve yoğurtla karıştırın. Karışımı temizlenmiş yüzünüze sürün ve 30 dakika bekletin. Ardından yüzünüzü ılık su ile yıkayın. Bu maskesi haftada 1-2 defa uygulayabilirsiniz.


    Peeling aspirin maskesi

    Malzemeler:

    - 6 adet aspirin

    - 1 tatlı kaşığı limon suyu

    - Karbonat


    Hazırlanışı:

    Aspirinleri havanda ezin ve limon suyuna ekleyin, karıştırın. Karışımı yüzünüze sürün ve 10 dakika bekletin. Ardından bir pamuğu hafif ıslatıp karbonata batırın ve yüzünüzü bu pamukla silin. Sonra yüzünüzü bol su ile yıkayın.


    Leke giderici aspirin maskesi

    Malzemeler:

    - 3 adet aspirin

    - 1 tatlı kaşığı limon suyu

    - 1/3 çay kaşığı karbonat

    - 1 çay kaşığı bal

    - 1 yemek kaşığı süzme yoğurt


    Hazırlanışı:

    3 adet aspirini limon suyuyla karıştırın. Aspirin eriyince üzerine bal, süzme yoğurt ve karbonatı ekleyin ve karıştırmaya devam edin. Karışımı sadece lekelerin üzerine sürün ve peeling yapar gibi hafifçe ovalayarak temizleyin. Bu maskesi haftada 2 defa uygulayabilirsiniz.


    Aspirin maskesi zararları
    Aspirin maskesi, alerjik ve hassas ciltlerde uygulanması tehlikeli olabilir. Bu nedenle hassas ve alerjik cilt tipi olan kişiler doktora danışmadan kullanmamalıdır.
    Aspirin maskelerinde yazan aspirin miktarından daha fazla miktar kullanmamak gerekir.
    Aspirin maskeslerinde belirtilen kullanım sıklığından daha fazla sıklıkta kullanmak olumlu etkilerin yok olmasına neden olabilir.
    Aspirin maskesi ciltte fazla kızarıklık ve kaşıntı oluşturursa tekrar kullanılmamalıdır.
#26.08.2022 18:10 3 0 0
  • Kekik yağı nasıl elde edilir?
    Kekik yağının üretimine bitkinin yaprakları ve dalları kurutularak başlanır. Kurutulan bitkinin özündeki yağ damıtılarak elde edilir.


    Kekik yağının faydaları ve kullanım alanları
    Yaban mersininin 3 katı antioksidan içeren kekik yağı, karvakrol içeriyor, bu madde monoterpenoid fenol bileşik. Vücuda giren bakterilerin hücre duvarına saldırarak ortadan kaldırdığı kanıtlanmış olan karvakrolün aynı davranışı kanserli hücrelere de yaptığına dair klinik çalışmalar var. Karvakrolün kemoterapi yerine geçebileceği hayvanlar üzerinde yapılan testlerle ortaya konuyor.


    Karvakrol, antibiyotikler ve kemoterapi ilaçlarının aksine, sadece vücuda zararlı olan bakteri ve hücreleri hedef alıyor, sağlıklı bakterileri ayırabiliyor. Kekik yağı demir, bakır, manganez, kalsiyum, magnezyum, çinko, C, A (beta-karoten), Niasin, potasyum ve bor mineraller açısından zengin. 4 ana grup organik kimyasalı bir arada içermesi sayesinde antioksidanlar ve antiseptiklerin iyileştirme özelliğini de beraberinde getiriyor. Yararlı antioksidan özellikleri ile kekik yağı, içerdiği fenol bileşikleri ile ilaçların işini vücuda yan etkileri olmadan yapıyor.



    Kekik yağının içeriğinde hangi madde neye yarıyor?

    Karvakrol: Pek çok zararlı bakterinin tedavisinde iyileştirici olarak kullanılıyor. (E. coli, Candida albicans, salmonella, listeria, staphylococcus)


    Linalol: Stres ve kaygı azaltıcı etkisi var.


    Thymol: İçerdiği güçlü antiseptik özellikler ile mantar tedavisinde kullanılıyor, toksinlerden arındırıyor ve iyileşme sağlıyor.


    Naringin: Kanser hücrelerinin gelişmesini önler, diğer antioksidanlarla birlikte çalışıyor.


    Beta-caryophyllin (E-BCP): Antienflamatuardır. Gıda alerjileri, bakteriyel durumlar, enfeksiyonlar, stres kaynaklı hastalıklar mücadele ediyor.


    Rosmarinic asit: Antioksidan ve antihistamiktir; alerji ve şişme tedavisinde kullanılıyor.



    Terpenler: Anti bakteriyel özelliğe sahiptir.


    Antiviral ve antiseptik özellikleri bulunan, uzun zincirli iki alkol olan linalol ve borneolün yanı sıra linalil ve sardunil gibi esterler, güçlü antifungal özellikleri sunuyor.


    Kullanacağınız kekik yağının mümkün olduğunca saf, işlem görmemiş ve katkısız olmasına dikkat edin, buharla damıtılarak üretilmiş bulmaya çalışın, alırken karvakrol oranı en yüksek olanı tercih edin. Kekik yağlarında karvalrol oranı %85 ile %50 arasında değişebiliyor. Kekik yağıyla ilgili dikkat etmeniz gereken en önemli detay, kullanım sürenizi kısa tutmanızdır. Ne kadar doğal olursa olsun, kekik yağı yine de antibiyotiktir. 7-10 günlük kullandıktan sonra bırakmanız gerekir. Ayrıca kekik yağını her zaman hindistan cevizi yağı ya da zeytinyağı gibi bir başka yağ ile seyrelterek kullanın. Kekik yağını ilk kullanımdan önce teninize bir damla uygulayarak alerjik reaksiyonlar için test etmeyi unutmayın.
#20.08.2022 14:19 3 0 0
  • Badem Yağının Saça Etkisi ve Kullanımı


    Badem yağı, saç bakımına yoğun olarak tercih edilebiliyor. İçerisindeki farklı vitamin ve mineraller sayesinde saçların parlak ve gür olmasına yardımcı olabiliyor.
    Badem yağının saça faydaları nelerdir?

    - Saçlar için iyi bir yumuşatıcı olan badem yağı, saçın daha kolay şekillendirilmesine ve taranmasına yardımcı olur.

    - Saçlardaki kırılmaya ve bölünmüş uçların onarılmasına yardımcı olur.

    - İçeriğindeki yüksek miktardaki E vitamini nedeniyle doğal bir antioksidandır. Antioksidanlar da saçın etrafındaki çevresel stresle mücadele ettiğinde saçların daha genç ve sağlıklı görünmesini sağlar.

    - Badem yağı, pul pul dökülen saç derisi ve saçtaki sedef hastalığı için bir tedavi olarak da kullanılabilir. Bunun için Az miktarda badem yağını doğrudan saç derisine sürmek, bölgeye kan akışını arttırır ve güçlü antioksidanlar verir.

    Badem yağı saça nasıl uygulanır?
    Badem yağını, uygulamadan önce avuçlarınızın arasında küçük bir miktar ovalayarak doğrudan saça uygulanabilir. Parlaklığı ve yumuşaklığı artırmak istenirse de saç uçlarına özellikle dikkat edilmeli. Yağı saç uçlarına masaj yaparak uygulayın ve şekillendirdikten sonra yağı saçta bırakın.

    Badem yağının zararları ve yan etkileri
    Badem yağı, herkesin cildinde kullanması için genellikle güvenlidir. Şiddetli bir fındık alerjisi olan herkes, badem yağını saçlarında veya başka bir amaçla kullanmamalıdır, çünkü tetiklediği alerjik reaksiyon ciddi olabilir.

    Saçınızı kurutmadan önce saf badem yağı sürmeyin. Yağ saç folikülünüzün etrafında ısınır ve saç derinizi yakabilir.
#18.08.2022 20:27 3 0 0
  • Sahibinden.com'dan yeni düzenleme: Yetkili bayiler sadece sıfır araç ilanı çıkabilecek
    Ticaret Bakanlığı'nın ikinci el otomobil ve arazi taşıtlarının satışına 6 ay ve 6 bin kilometre şartı getiren düzenlemesinin yürürlüğe girmesinin ardından Türkiye'nin en büyük online platformlarından Sahibinden. com da harekete geçti. Yapılan düzenleme ile artık platform üzerinden sadece otomotiv markalarının yetkili bayileri sıfır motorlu kara taşıtı ilanı verebilecek.

    Sahibinden Com açıklamasına göre, şirket, motorlu kara taşıtı ticaretine ilişkin şeffaflığı artırmak ve tüketiciyi korumak adına önemli bazı değişiklikleri hayata geçireceğini duyurdu.

    Bu kapsamda sadece otomotiv markalarının yetkili bayileri sıfır motorlu kara taşıtı ilanı verebilecek.

    Yetkili bayilerin dışındaki satıcılar, ilan verirken "Aracın Durumu" kriterini sadece "İkinci El" olarak seçebilecek ve "Araç Kilometresi" için en az 6 bin km girebilecek. Ayrıca girilen ilanların tüm bilgilerinin gösterildiği ilan detay sayfasında aracın durumunu gösteren "Sıfır" veya "İkinci El" ifadesi, sıralamada "Kilometre" bilgisinin önüne taşınacak.

    Böylelikle alıcıların, aracın ikinci el mi sıfır mı olduğunu, kilometresi ile birlikte görmeleri sağlanacak. Bu değişikliklerin 15 Eylül'de devreye alınması planlanıyor.

    Aynı modelin "2022 Güncel Liste Fiyatı" da gösterilecek
    Ek olarak ilan detay sayfasında, ilanı verenin talep ettiği fiyatın yanı sıra, aynı modelin distribütörü tarafından belirlenmiş "2022 Güncel Liste Fiyatı" da gösterilecek. Böylece ilandaki araç için istenen fiyat ile sıfırının güncel liste fiyatı şeffaf bir şekilde tüketicilere sunulmuş olacak.

    Açıklamada yeni düzenlemeye ilişkin değerlendirmesine yer verilen sahibinden.com Üst yöneticisi (CEO) Burak Ertaş, 2000 yılından bu yana Türkiye'de ticareti kolaylaştıran ve istihdama katkı sunan bir teknoloji şirketi olduklarını belirtti.

    Aynı zamanda emlak ve otomotiv sektörlerindeki ticari faaliyetlerin şeffaf şekilde yürümesine ve ekonomiye katkıda bulunan bir kurum olduklarının altını çizen Ertaş, şunları kaydetti:

    "Son dönemde sıfır ve ikinci el araç ticaretinde yaşanan sıkıntıları ve konuyla ilgili Ticaret Bakanlığımız tarafından gerçekleştirilen düzenlemeleri dikkatle izliyoruz. Türkiye'nin sahibinden.com'u olarak biz de platformumuzun işleyişini bu düzenlemelerle uyumlu hale getiriyoruz. 15 Eylül'de devreye alacağımız bu değişikliklerin kullanıcılarımızın araç alım satım deneyimlerini daha da şeffaf hale getireceği inancındayız."

    Ertaş, satılık araç ilanlarında satış fiyatını, ilanı girenlerin belirlediğini, kendilerinin fiyatlara herhangi bir müdahalelerinin bulunmadığını vurguladı.

    Bununla birlikte, ilan detay sayfasında aracın sıfırının distribütörü tarafından belirlenen güncel liste fiyatını da göstereceklerini aktaran Ertaş, böylece tüketicinin bilinçli seçim yapmasına imkan sağlayacaklarını ifade etti.
#18.08.2022 20:20 3 0 0
  • Tarım Kredi Kooperatif marketlerinde 30'un üzerinde temel tüketim ürününde 15 Ağustos 2022 Pazartesi günü itibarıyla indirimli fiyat uygulamasına geçilecek.
    Tarım ve Kredi Kooperatifi'ne ait marketlerde 30'un üzerinde üründe Indirim yapılacak. 15 Ağustos 2022 tarihinden itibaren geçerli olacak indirimi geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıklamıştı.

    ERDOĞAN TALİMAT VERMİŞTİ

    Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde DSİ tarafından yapımı tamamlanan 34 hidroelektrik santralinin açılış törenine konuşan Erdoğan "Marketlerde benim vatandaşımı dara sokanlar, talimatı aldılar, bundan böyle koyun, kuzu etinden yüzde 25 indirim bunu başlattık. Tarım Kredi Kooperatifi Başkanı'yla da konuştum. Büyükbaş hayvanlarda da yüzde 30-35 indirimle onların da satışına başlayacağız. Ülkemizin her yerinde malum koyun-kuzu geçerli değil. Karadeniz'de daha çok büyükbaş makbuldür. Bu piyasaların dengesini bozanları da hizaya getirecek. 1300 tane Tarım Kredi Kooperatifi'nin marketi var. Tarım Kredi'nin diğer ürünlerinde de, şeker, ayçiçek yağ, 30-40 çeşit ürünlerde de süratle indirime gidecek. Sen kar amacıyla çalışmayacaksın, sen başa baş çalışacaksın" dedi.

    ET ÜRÜNLERİNDE İNDİRİM KISA SÜREDE BAŞLAYACAK

    Et ürünlerinin temin edilmesinden sonra paketli olarak satışların başlayacağı da duyuruldu.

    İŞTE İNDİRİM GELECEK ÜRÜNLER

    Makarna, un, salça, pirinç, bulgur, mercimek, nohut, şeker, tavuk ürünler, tam yağlı süt, bal, zeytin çay, kuru soğan, karpuz, kavun, çamaşır suyu, sıvı savun, peçete, rulo havlu.
#12.08.2022 19:43 3 0 0