Söz biter; hıçkırığa boyanır birgün daha
Sûret-i cemalimde mahzun çocuklar çağlar
Benden alır hüznünü seni görmemiş saha
Fikrimin hicretine tam on dört asır ağlar
.........Efendim! An yaralı, bu güz sensiz hastadır
.........Semalarda titreşen dualarım yastadır
Toplanır birer birer deryasına seherin
Nurundan almak için rûhanî güvercinler
Bilmezler, günah nedir; nerde izi kahırın
Sesini duyamayan kalbim elimde inler
.........Efendim! Dil isyanda, zikre seni katıyor
.........Halbuki yüreğimde kaç bin Leheb yatıyor
Kutlu varoluşların en mukaddes olanı
Duası Abdullah'ın, Amine'nin rüyası
Sen ey ana rahminin boynu bükük kalanı
Cihânşumul doğumun en haşmetli ziyâsı
.........Efendim! yokluğunun diğer adıdır ziyan
.........Varlığını haykıran sözlere emridir; yan!
Sen ki Kureyş müjdesi gonca gonca açılan
O İlahi rahmetin merhamet yüklü gizi
Bir feth-i mübîndin ki karanlığa saçılan
Bitmedi, bitmeyecek zulme verdiğin sızı
Yaralı yüreğiyle yağmurları ağlattı
Ardından bakıp kalan gül Mekke sokakları
Gizli bir inilti ki derdi öze bağlattı
Yılların firâkıyla ağrıdı şakakları
.........Efendim! kir ve kan'dır çağın yüzünden sızan
.........Nasıl şaşırıp kaldı yönü kefensiz mizan
Hani âli bayramı yaşamıştı Medine
Râm olup varlığına kurtulurken yoklardan
Ve takvâ yazar iken canını yüce dine
Hala utanır Taif yürüyen ayaklardan
.........Efendim! Kör iz'anla emrine uyamadım
.........Düştüm de yollarına kokunu duyamadım
Bilallerin göğsünde iman ederken taşlar
Onunla haykırdılar; Allah, Resûl ve Ehad
Hûşu hakikatine nasıl koşmuştu başlar
Kanını toprağına değdiremedi Uhud!
.........Efendim! sûretinle ifşa oldu nur nişan
.........Sırtındaki mühürde hayat buldu sonsuz şan!
Ne güzel gülümserdin Ayşe'nin iffetine
'Beni nasıl sevdin? ' e cevabındı; kördüğüm
Çölde kumlar şahitti sevdanın saffetine
Şimdi bir masal gibi kitaplara sorduğum
.........Efendim! Kutlu çilen, dokunmadı çamura
.........Güzel ahlâk verilmiş özündeki hamura.
Ellerim, bir güzide yakarışın kelamı
Mazide nefes alan çöllere hasret sürgün
Muazzam çığlıkların yönü meçhûl selamı
İşte hicrana perde ihtiyâr gece ve gün
Hasret Sana bu gözler, gönlüm yolunu gözler,
Huzûra ersem bir kez, bahara döner güzler..
Erse pâyine başım, hep çağlasa gözyaşım,
"Sen Sen" deyip ağlasam, kalkar bütün pürüzler.
Köyünün pembe rengi, bulunmaz asla dengi;
Temizlenip giderler, günâhla gelen yüzler.
Gelenler erer nûra, her biri bir sürûra,
Rahmet yağar her yana, kalır mahrûm gözsüzler..
Toprağından tozundan, o mübârek izinden
Zulmetli dünyâlara akar gelir gündüzler
Ölgün ne desem Sana, medhin düşmezdi bana;
Bir şey diyeyim dedim, vefa etmedi sözler.
O derin şefkatinden, çok engin himmetinden,
Dönüp bir teveccüh kıl; rûhum lütfunu özler!
Faran Dağlarında Açan Sevgili
Selam sana nazlı nebi
Selam sana gözbebeği
Mevla'nın kudretiyle selam.
Selam sana nur-i dilara
Selam sana hakk habibi
Rahman'ın kudretiyle selam.
Selam sana andelib_i zişan
Selam sana muhammedi
Cebrail'in yüreğiyle selam
İbrahimce selam sana
Rahimce selam sana
Gafurca selam.
Selam sana ey yetimler padişahı
Selam sana ahmedi nefesli yar
Eyyupça selam sana
Selam sana ya habiballah
Selam sana ya nebiallah
Selam sana ya resulallah.
Ya resulallah
Sen, sevmek için istenen
Can, dudakta istenen
Sevda ikliminin en güzel mevsiminin
En güzel çiçeğisin.
Cemre gibi düştün kainatın kışına
Bahar, senin elinde doğdu
Senin elinle indi toprağa
Öyle bir sevildin ki
Candan aziz bilerek
Uğruna can verildi
Ama bu, ölüm değildi
Adını bir kez anan
Bir kez gönülden anan
Rahmetin nur kaynağı gözlerinde dirildi
Şimdi biz de seni anıyoruz
Mevla'mızın yeminleriyle anıyoruz seni
Ey faran dağları'nda açan sevgili
Fecre
On geceye
Her şeyin çiftine ve tekine
Akşamın alacakaranlığına
Kararıp bürüdüğü zaman geceye
Açılıp aydınlattığı zaman
Gündüze and olsun ki
Sen olunca sitem yok
Serzeniş yok
Eyvah yok
Alemlere ambersin
O'ndan başka ilah yok
Sen, en son peygambersin.
Beni ilk öksüz oluşun vurdu
Yetim kalışın yaraladı önce
Elden ele dolaşmıştın
Herkesin gözbebeğiydin
Ama mahzun
Ama kederli
Bir yanın arşa kadar azamet
Bir yanın ürkek
Mekke akşamları yanar
Verdiğin her nefeste
Ve gökten inen bir sesle
Allah korumasına alır.
Senin derdin allah'tı
Hüznün kederin allah
Senin dostun allah'tı
Sana en yakın allah.
Biz seni göremedik ya resulallah
Uhud dağı'nı seyrettik
Okçular tepesinden bir sabah
Bir medine sabahında
Uhud'u seyrettik
Seni göremedik
Ebu ubeyde bin cerrah sanki ordaydı
Sanki mübarek yüzüne batan miğfer halkalarını
Dişleriyle sökmek için nefes nefeseydi
Kalbi yerinden fırlayacakmış gibiydi
Seni öyle seviyordu ki
Tenine bir dikenin batması bile
O kalbi durdururdu.
Biz seni göremedik ya resulallah
Uhud'u gördük bir sabah
Malik bin sinan olamadık
Mübarek kanının, kanına karıştığı
Malik bin sinan sanki oradaydı
Ve inemedik okçular tepesinden
Sanki sen inin demeden inersek
Uhud tekrar cehenneme dönerdi.
Ey faran dağları'nda açan sevgili
Güneşe ve onun ışığına
Ardından gelmekte olan aya
Onu ortaya koyan gündüze
Onu bürüyen geceye
Göğe ve onu meydana koyana
Yere ve onu yayana and olsun ki
Sen olunca sitem yok
Serzeniş yok
Eyvah yok
Alemlere ambersin
O'ndan başka ilah yok
Sen, en son peygambersin
Vazgeçtim seni hep ötelerde aramaktan
Seni yüzyıllar öncesine hapsetmekten vazgeçtim
Mesafelerden usandım ya resulallah
Sana sesleniyorum
Ama sen günahkarların umudusun
Temizle beni ya resulallah!
Temizle beni ya resulallah!
Temizle beni ya resulallah!
Mescid-i nebevi'de gördüm
Mübarek sözlerinden birini süsleyip duvara asmışlar:
"benim şefaatim, ümmetimden büyük günahları olanlar için."
Buyurmuşsun
İçimde her şey üşür
Rüzgar üşür
Yağmur üşür
Dua üşür
Melekler üşür
Isıtırsan bir sen ısıtırsın
Medine'ye akan nur gibi ak kalbime
Ey ban u cihan
Yorgunum
Güçsüzüm
Çaresizim
Sen çaresizlerin yardımcısısın
Yüreğimi koşturdum
Sana doğru
Çatlarcasına koşturdum
Kimseye hakkım yok
Huzurunda sana ait varlıkları dava etmem
Ben bir davalıyım
Tükendim ya resulallah
Hicretimi kabul et ya resulallah!
Hicretimi kabul et ya resulallah!
Hicretimi kabul et..
Ben Böyle Olmamalıydım
Ben, böyle olmamalıydım
İsmini duyunca, boynum düşmeliydi omzuma.
İçime bir ateş düşmeliydi
Ayaklarımın feri kesilmeliydi.
Kendimden geçmeliydim sonra...
Adını sayıklamalıydım, adımı unuttuğumda
Ama bunu kimse duymamalıydı,
Seni, mahşere kadar saklamalıydım.
Ben böyle olmamalıydım
Nisan akşamlarını ıslatırken yağmur
Bahar, şarkılarını söylerken karanlığa
Çalan her kapıya `sensin` diye koşmalıydım.
Ayak sesleri gelmeliydi uzaktan
Ben hep sana yormalıydım.
Gece yıldızlarını serpince göre
Seni görmek için uyumalıydım.
Şarkılar kime söylenirse söylensin
Sana diye dinlemeliydim.
Türküler dolmalıydı odama,
Ben bir selvi boylu yârdan ayrıldım deyince bir ses
Selvi boylu yâr sen olmalıydın
Kömür gözlüm ateşine düşeli
Senin için söylenmiş söz olmalıydı.
Bir mey yokluğuna ağlamalıydı delice
Bir keman, incecik çığlık olmalıydı
Ama bunu kimse bilmemeliydi,
Seni mahşere kadar saklamalıydım.
Böyle olmamalıydım,
Kelimeler taif'i taşıyınca kulaklarıma
Daha yüzüme çarpmadan taif rüzgarı,
Taşların izi çıkmalıydı yüzümde.
Uhud anılırken, dişlerine sızı düşmeliydi.
Haremde bir ikindi vakti
Kem gözler çevrilince sana
Ve vefasız eller uzanınca yakana
İçim daralmalı, nefesim kesilmeliydi.
Sen ötelere hazırlanırken,
Öteler senin için süslenirken,
Son kez baktığın pencerede hayal edip seni,
Perdenin son kez kapanması gibi,
Kapanmalıydı gözlerim.
Sonra içime doğru gerilip,
Seni bize lutfedenin ismini haykırıp,
"allah(c.c.)" deyip,
Düşmeliydim yere.
Ama bunu kimse bilmemeliydi.
Seni mahşere kadar saklamıydım.
Ve mahşer günü...
Uzaktan seni seyretsem.
Sana yakın olmak için can atsam.
Beni engelleseler,
"sen kim yakınlık kim?" deseler.
Ben ağlamaktan konuşamasam.
Gözlerini çevirsen bana.
"benim cennetim bana bakan gözlerindir."
Ve tebessüm etsen.
Ama bunu kimse görmese,
Seni ebede kadar saklasam
"KORKMA ARKADAŞ..!
BEN, 'KUREYŞTEN KURU EKMEK YİYEN BİR KADININ OĞLUYUM.!"
HZ.MUHAMMED.S.A.V.
ALLAHIN SEVGİLİSİ,
KAİNATIN EFENDİSİ,
MELEKLERİN DUDAKLARINI TAKİP ETTİĞİ PEYGAMBER.
SEN NE GÜZEL BİR ÖRNEKSİN.
KULSUN AMA VARLIK İÇİNDE TEKSİN,
HÜDANIN NURUSUN,GÜLSÜN ,ÇİÇEKSİN !
KOLLARINI AÇMIŞ SARILIYORDU BOŞLUĞA,
KARDEŞLERİM DİYORDU,
BİZ SENİN KARDEŞLERİN DEĞİLMİYİZ DİYE SORULUNCA SİZ ARKADAŞLARIMSINIZ,
AHİR ZAMANDA GELECEK ÜMMETİMDEN ÖYLE İNSANLAR OLACAK Kİ
BENİ ANASINDAN, BABASINDAN, HANIMINDAN, ÇOCUKLARINDAN VE HERŞEYDEN DAHA ÇOK SEVECEKLER.
İŞTE ONLAR BENİM KARDEŞLERİM....
! EY GÜLLERİN EFENDİSİ....S.A.V
BELKİ MEDİNEDE RAVDANDA DEĞİLİZ AMA
BİZ KARDEŞLERİNDE SENİ ÇOK SEVİYORUZ
HEMDE CANIMIZI UĞRUNDA VERECEK KADAR
SENİ ÇOK SEVİYORUZ....
Yıllar geçiyor ki, yâ Muhammed,
Aylar bize hep muharrem oldu!
Akşam ne güneşli bir geceydi...
Eyvah, o da leyl-i mâtem oldu!
Âlem bugün üç yüz elli milyon
Mazlûma yaman bir âlem oldu!
Çiğnendi harîm-i pâki şer'in;
Nâmûsa yabancı mahrem oldu!
Beyninde öten çanın sesinden
Binlerce minâre ebkem oldu.
Allah için, ey Nebiyy-i mâsûm,
İslâm'ı bırakma böyle bîkes,
İslâm'ı bırakma böyle mazlûm.
Faran daglarında açan sevgili Selam sana nazlı Nebi
Selam sana gözbebegi Mevla'nın kudretiyle selam.
Selam sana nur-i dilara Selam sana Hakk habibi Rahman'ın kudretiyle selam.
Selam sana Andelib_i Zişan Selam sana Muhammedi Cebrail'in yüregiyle selam İbrahimce
selam sana Rahimce selam sana Gafurca selam.
Selam sana ey yetimler padişahı Selam sana Ahmedi nefesli yar Eyyupça selam sana
Selam sana ya Habiballah Selam sana ya Nebiallah
Selam sana ya Resulallah. Ya Resulallah Sen, sevmek için istenen Can,
dudakta istenen Sevda ikliminin en güzel mevsiminin En güzel çiçegisin. Cemre gibi düştün kainatın kışına Bahar,
senin elinde do du Senin elinle indi topraga Öyle bir sevildin ki Candan aziz bilerek U runa can verildi
Ama bu, ölüm de ildi Adını bir kez anan Bir kez gönülden anan Rahmetin nur kayna ı gözlerinde dirildi
Şimdi biz de seni anıyoruz Mevla'mızın yeminleriyle anıyoruz seni
Ey Faran Dagları'nda açan sevgili Fecre On geceye Her şeyin çiftine ve tekine Akşamın alacakaranlı ına
Kararıp bürüdü ü zaman geceye Açılıp aydınlattı ı zaman Gündüze and olsun ki
Sen olunca sitem yok Serzeniş yok Eyvah yok Alemlere ambersin O'ndan başka ilah yok Sen, en son peygambersin.
Beni ilk öksüz oluşun vurdu Yetim kalışın yaraladı önce Elden ele dolaşmıştın
Herkesin gözbebe iydin Ama mahzun Ama kederli Bir yanın arşa kadar azamet Bir yanın ürkek Mekke akşamları yanar
Verdi in her nefeste Ve gökten inen bir sesle Allah korumasına alır.
Senin derdin Allah'tı Hüznün kederin Allah Senin dostun Allah'tı Sana en yakın Allah.
Biz seni göremedik ya Resulallah Uhud Da ı'nı seyrettik Okçular tepesinden bir sabah Bir Medine sabahında Uhud'u seyrettik
Seni göremedik Ebu Ubeyde bin Cerrah sanki ordaydı Sanki mübarek yüzüne batan mi fer halkalarını
Dişleriyle sökmek için nefes nefeseydi Kalbi yerinden fırlayacakmış gibiydi
Seni öyle seviyordu ki Tenine bir dikenin batması bile O kalbi durdururdu.
Biz seni göremedik ya Resulallah Uhud'u gördük bir sabah Malik bin Sinan olamadık Mübarek kanının,
kanına karıştı ı Malik bin Sinan sanki oradaydı Ve inemedik okçular tepesinden
Sanki sen inin demeden inersek Uhud tekrar cehenneme dönerdi.
Ey Faran Dagları'nda açan sevgili
Güneşe ve onun ışıgına Ardından gelmekte olan aya Onu ortaya koyan gündüze
Onu bürüyen geceye Göge ve onu meydana koyana Yere ve onu yayana and olsun ki
Sen olunca sitem yok Serzeniş yok Eyvah yok Alemlere ambersin O'ndan başka ilah yok Sen,
en son peygambersin Vazgeçtim seni hep ötelerde aramaktan Seni yüzyıllar öncesine hapsetmekten vazgeçtim
Mesafelerden usandım ya Resulallah Sana sesleniyorum Alemlere rahmetsin
Seslenince yanımdasın Burdasın Günahkarım Ama sen günahkarların umudusun
Temizle beni ya Resulallah! Temizle beni ya Resulallah!
Temizle beni ya Resulallah! Mescid-i Nebevi'de gördüm Mübarek sözlerinden birini süsleyip duvara asmışlar:
"Benim şefaatim, ümmetimden büyük günahları olanlar için.
" Buyurmuşsun İçimde her şey üşür Rüzgar üşür Ya mur üşür Dua üşür Melekler üşür Isıtırsan bir sen ısıtırsın Medine'ye akan
nur gibi ak kalbime Ey ban u cihan Yorgunum Güçsüzüm Çaresizim Sen çaresizlerin yardımcısısın
Yüregimi koşturdum Sana do ru Çatlarcasına koşturdum Kimseye hakkım yok
Huzurunda sana ait varlıkları dava etmem Ben bir davalıyım Tükendim ya Resulallah
Hicretimi kabul et ya Resulallah! Hicretimi kabul et ya Resulallah! Hicretimi kabul et...
Süreyya yıldızı s.a.v.
"Kıyametin o an sıkıntılı anlarında
Rabbimin izniyle
şefaatime en fazla layık olan kimse...
yaşarken ,ecel kendisine gelmeden
Riyadan uzak,en samimi duygularla
kalbinden
La İlahe İllallah diyendir..."
Kara yüzüm ve kan ağlayan gözümle Bazan durgun, bazan yorgun Sırtımda dağların çekmediği yük, günahım mecalimden de büyük Kapından gayrı yok penahım, varsa elimde bir sermâye-i âhım Boynu burulu, hem bağrı dağlı.. Kapına geldim, "Ümmetî!" dediğin umuduna geldim.. Acep Efendim?!.. Acep efendim, bakar mısın defterimin karasına, yoksa itiverir misin onu elinin tersiyle. Bildir bana efendim, cennet mi yüzündür, yüzün mü cennet? Bildir bana ve bana cennetini bahşet.
"Allahümme salli ve sellim ve bârik ala seyyidinâ ve mevlanâ Muhammedinin nûriz zatiyyi ves sirris sâriyyi sirruhû fî cemiy'ıl âsâri vel esmâi ves sıfâtı ve sellim tesliymâ."
<Allah'ım! Kendisi nur olan, sırrı bütün görünen varlıklara, isim ve sıfatlara nüfuz etmiş bulunan Efendimiz Muhammed'e salat eyle. O'nu mübarek kıl ve O'na en iyi şekilde selam eyle.>
Fazileti: Bu yüce salavat-ı şerifeyi bir defa okumak, yüz bin salavat-ı şerife okuma fazileti ve gücündedir. Sıkıntı ve stresten kurtulmak için okunması bir iksir olarak kabul edilmiştir.*
" Üzerime getirilen salavat Sırat üzerinde bir nurdur. "
Ey kainatın gülü seni sevince her mevsim bahar, her yağmur rahmet, her gece gündüz oluyor bana. Seni sevince hayat gül bahçesine dönüyor, dikensiz gül bahçesine yüreğimde köpük köpük kabaran sevgi tomurcukları oluşuyor. Bu tomurcuklara yüreğimi teslim ediyorum. Bu tomurcuklara kendimi teslim ediyorum
Sevgi dedim de, hz ebubekir düştü aklıma. Dost ebubekir, sıddık ebubekir mağaradaki haliniz canlanıyor gözümde. Hani mübarek başını koymuştun ya dostun dizine, o da sen rahatsız olmayasın diye kıpırdamaktan bile çekiniyordu. Ebubekir kalbiyle ve duygularıyla ölçemediği bir ruh halindeydi. Bu an bir ömre bedeldi sanki. Ama birden iliklerine kadar işleyen bir sancı duydu o güzel dost. Bir yılan sokmuştu ayağını. Ama bu sancı engellemedi o anki saadeti. Kıpırdamıyordu, Resulullah rahatsız olmasın diye. Ancak acıya daha fazla dayanamayarak iki damla yaş düşmüştü dostun gözlerinden, mübarek yüzüne. Sadece iki damla ne güzel sevgi, ne güzel sabır. Sevgili'ye duyulan ne büyük bir muhabbet!
Ey sevgili, hasret kabuğum çatlamak üzere. Damarlarımdaki kan, vuslat için hücuma geçti. Yüreğimdeki sönmek bilmeyen ateş kıvılcımlar saçmaya başladı. Sensizliğin ufkunda kayboluyorum. Nereden estiği bilinmeyen bir fırtınaya yelken açtım gidiyorum. Öyle bir gidiş ki, geri dönmek imkansız
Ey sultanım, alınlarda pırıl pırıl yanan, ahlakı kur'an olan sultanım. Biz senin gibi sahip çıkamadık çaresizlere, düşkünlere. Senin gibi sevgi gösteremedik onlara. Düşkünlerin kanadı, çaresizlerin ilacı olan sultanım, çöl sıcaklığında bile üşür, üşütür olduk insanları! Oysa biraz sevgi, biraz şefkat, biraz hoşgörü yeterdi.
Gönül dünyama rahmet meltemi estiren elçi, penceremi açan rüzgardan aldım kokunu. O rüzgarda bir kez daha hissettim senin yokluğunu. Bir kez daha sensizliğin soğuk şerbetinden doyasıya içtim. Durmadan kanayan yaramın aslında sensizlik olduğunu bir kez daha hissettim.ey sevgililer sevgilisi gönül kapılarını aralayarak hasret perdesini açıyorum. Hasretin kara saplı bir bıçak gibi sivrilip saplanıyor bağrıma. Çok acı veriyor bana, çok
Gönüllere sükûnet veren,kalplere sevgisini serpen, "ümmetim, ümmetim!" diyen gönül rehberim, hasretin alevlendi. Yanık yüreğim hasret yumağına döndü. Sen gittin ya ey resul, cürüm tohumları boy saldı bedenlerde. Şehirler, hicretteki mekke sessizliğine büründü. Sevgin beni bir hâl etti.ey sevgili bu nasıl sevgi; sesini duymadan, yüzünü görmeden,gözlerine bakmadan ey sevgili bu ne dehşetli sevgi? Hasretin vurdu tüm gönülleri. Hani baharı sessizce bekler ya tohum, işte öyle bekliyoruz seni ey sevgili. Sevgiyle, hasretle ve umutla
İşte yine güneş doğmaya başladı.Her yıl olduğu gibi..Nisan ayında..
Ya Rasulallah!
Hani bir Fuzulin vardı.Sana naatlar kasideler yazıyordu.hani,hani diyorduya bir beyitinde;
Ya Rasulallah ya Hayrel beşer müştakınım
Eyle kim leb-teşneler yanıp diler hemvare su
İşte bende onlar gibi susadım.Lebler kuru gözler yaşlı.Çöl sıcağında kalmış gibi susadım.Sana susadım.Sana olan hasretim yakıyor çöl güneşini.Benim susamam dinmiyor.Dinmeyecek.Ta ki vuslata erene kadar.Gül yüzünü görene kadar Ya Rasulallah..
Gel!Gel de kurtar bizi sensizliğin ateşinden.Hasretin yakıcı güneşinden..
Hani bir çiçek varya ismi gül..Kokusunu Senden rengini bülbülün kanından alan gül.Artık o bile Sensizliğe dayanamıyor.Eskisi gibi buram buram Sen kokmuyor.Eve girdiğinde bütün evi saran kokusunu,şimdi elimizde tutsakta alamıyoruz.Belki o koku bizim günahkar ellerimizin arasından değil de,Senin,Kainatın nurunun ellerinde yayılmak istiyor.Gel de bizleri o kokudan Nur cemalinden mahrum bırakma..Bu yolculukta bizi yanlız koyma.
Burada Mecnun'a dönmüş Kayslar var.Seni bekliyorlar.Gel de sevindir bu garipleri.Kurtar bizi penceresiz bu dünyanın boğuk havasından.Engellerden sen geçir.Tut elimizden,bırakma bizi.Cennete kadar tut Ya Rasulallah.Cennete kadar tut.Bırakma
Arşın kubbelerine adı nurla yazılan
İsmi semâda Ahmed yerde Muhammed olan
Yedi katlı göklerde Hak cemalini bulan
Evvel ahir yolcusu ya Hz.Muhammed
Sağnak nur yağmurları inerken yedi kattan
O gece sendin gelen ezel kadar uzaktan
Melekler her zerreye müjde verirken Haktan
O gece sendin gelen ya Hz. Muhammed
Güneşler o gecenin nuruna secdederken
Yıldızlar meşk eder içinde kainat vecd ederken
Bütün hamdü senâlar yüce Rabbe giderken
O gece sendin gelen ya Hz. Muhammed
Kâbe'de şirk taşları putlar yere dönerken
Cehalet bayrakları birer birer inerken
Bin yıllık küfr ateşi ebediyyen sönerken
O gece sendin gelen ya Hz. Muhammed
O gece Save gölü mucizeyle kururken
Kisra saraylarında sütunlar savrulurken
Arzdan arşa alemler rahmetini bulurken
O gece sendin gelen ya Hz. Muhammed
Senki doğum kundağı ak bulutla örülen
Doğar doğmaz Allah'a secde emri verilen
Alnında alemlere rahmet tacı görülen
Kainat efendisi ya Hz. Muhammed
Senki güzel huyların ahlakın meş'alesi
Sabır doruklarında beşerin en yücesi
Senin cennet mekanın fakirlerin hanesi
Gönüller hazinesi ya Hz. Muhammed
Sana şahid sonsuzlar ezelden beri her an
Sana şahid ayetler her zerre ve her mekan
Senden uzak kalmaya nasıl dayanırki can
Sen her canda canansın ya Hz. Muhammed
Miraç gecesi birbir açılıyorken gökler
Seni selamlıyorken her katta peygamberler
Öyle bir an geldiki durdu bütün melekler
Hakka yalnız yürüdün ya Hz. Muhammed
Gönül gözü görmeyen can gözünü neylesin
Dünya da dönmeyen dil mahşerde ne söylesin
Mevla bütün beşeri ümmetinden eylesin
Sancağının altında ya Hz.Muhammed
Hak ile kul vuslatı o ilahi düğünde
Hiç kimseden kimseye fayda olmayan günde
Hasatları has tartan o terazi önünde
Noksanlarım bağışlat ya Hz. Muhammed
Bilirizki hükmü yok bu dünya nimetinin
Gönüldür sermayesi ahiret servetinin
Sana salat ve selam gönderen ümmetinin
Cennetler şahidi ol ya Hz.Muhammed